Mesele okuryazar olmanın ötesinde… Okuyan ve yazan olabilmek… Okumayan ve yazmayan okuryazar sayısı medenî olmak için yeterli mi? Dinler, konuşur, okur, yazar… Dinleyen, konuşan, okuyan, yazan… Dildeki bu dört beceriyi iç içe halka halka birlikte işlevsel hale getirmek iletişimin doğru ve etkili olması için gerekli… Tabii ki iyi ve etkin dinleyen, konuşan, okuyan ve yazan olmak ve en önemlisi algılayan ve anlayan olmak…
Fiziksel, bedensel anlamda engelli olmanın insanî bir kusur olmadığını ve dildeki dört becerideki engellerin ise hoş görülemeyecek özür olduğunu idrak ettiğimizde sorunun değil çözümün paydaşı ve halkası haline gelebiliriz… Ne dinlersek dinleyelim, ne konuşursak konuşalım, ne okursak okuyalım, ne yazarsak yazalım… Kafamızda önceden öngördüklerimize saplanmadan ve şartlanmadan algılarımızı çalışır duruma getirebildiğimizde doğru – etkin anlama söz konusu olacaktır… Bir adım ötesi ise soran, sorgulayan, araştıran ve akademik çalışan olabilmek… Birey olmanın, entelektüel[1] olmanın, seviyeli olmanın bir bedeli var. Sabırlı, hoşgörülü, uzak görüşlü ve doğru iletişim kurabilen disiplinli olmayı özgürlükle örtüştürebilen kişilik sahibi olabilmek… Sonrasında kararlılık, planlı ve devamlı bir şekilde yeterince düzenli olabilmek… Takıntıları, saplantıları kişiliğimize etiketlendirmeden, özümüzü sorgulayabilmek… Başkaları adına düşünmeden, karar vermeden, özellikle aklımızı kiraya vermeden millî ve küresel boyutta düşünebilmek… Duygusallığa yer vermeden duygulu olabilmek… Beyin-gönül fırtınası ve ilim-irfan fırtınası arasında köprü kurabilmek… Bu, kaliteli düşünebilmek, kaliteli yaşayabilmek… Düşünce – okuma çilesi[2] ile yoğrulan beyin olabilmek ve bütün evreni sevgiyle kuşatan yürek olabilmek…
Duymak, görmek istediklerimize beyinlerimizi ve yüreklerimizi esir etmemektir, okuyan– yazan olabilmek… Hâdiselere her yönden ve pencereden bakabilmektir, okuyan – yazan olabilmek… Kim bilir bilindik üç boyutu aşarak daha farklı buut ve perspektiflerden bakabilmektir, okuyan-yazan olabilmek… Okuduğunu ve yazdığını bile anlayamamak garabeti mankurtlaşmanın açıklaması olsa gerek… Daha kötüsü dinlediğini ve konuştuğunu anlayamamak akıl tutulması… “Allah katında canlıların en şerli olanı (hakka karşı) sağır ve dilsiz olan, akletmeyen kimselerdir.” (8/Enfâl 22)… Kutsal öğreti OKU ayeti ile başlıyor… “Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (3-5/Alâk 19)…
Dünya Okuma Yazma Günü (8 Eylül), sahip olduğumuz öz değerlerimize, fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde mânalı… Okuma vetiresi/süreci, okumadan önce, okuma sırasında ve okuma sonrasında yapılan etkinlikleri kapsar. Okuduğunu anlama faaliyeti hızlı, detaylı bir şekilde bilgi edinme, sorun çözme ve keyfe keder vb. değişik maksatlar ile yapılabilir. Dinlerken not tutmak ve okurken not çıkarmak ise son derece gerekli… Elbette maksat algılamak, doğru anlamak, doğru ifade etmek ve maksadın hâsıl olması için çaba göstermek… Okumada gaye bilgiye ulaşmak, bilgiyi doğru ve anlamlı uygulayarak davranış haline getirebilmek ve kazanım ve değerler elde edebilmek olmalı… Okumalıyız özümseyerek, algılayarak ve anlayarak… Yazmalıyız, doğru referanslarla, araştırmalarla ve doğru üslup ile… “Okumasını bilirsen her insanın bir kitap olduğunu göreceksin.” (W. E. Channing)… Ancak, “Düşünmeden okumak hazmetmeden yemeğe benzer.” (Edmund Burke)… Bundan da önemli olanı, “Kendimizden ne kadar habersiz olduğumuzu yazdıklarımızı yeniden okurken anlarız.” (Paul Walery)…
Okuryazar olmak mârifet değil, mesele okuyan yazan olabilmek… Okumada gösterilmesi gereken hassasiyet işin bam teli… “Arkadaş seçmekte gösterdiğiniz titizliği, yazar seçmekte de gösterin.” (Wentworh DILL)… Kelam – gönül – sanat ehliyle muhabbet, dinlemekle, konuşmakla ve okumakla kemâle ulaşır. Kelimelerin ses formatı dinlemede ve konuşmada, yazı biçimi kitapta ahenk bulur… Ahengin tadını çıkarmak dinleyene, konuşana, okuyana ve yazana kalmış… Muhabbet halkasının dört ayağı dinle-konuş-oku-yaz… Muhabbet sofrasında olması gereken ise güzel söz, saz, naz ve niyaz… Okuma – yazma sevdalısı yürekler ve beyinler ile hoşsohbetiniz bol olsun… Selam, sevgi ve saygılarımla.
1http://dumlupinargazetesi.com/yazar/zafernefer/konu/entelektuel-olmak-2
2http://dumlupinargazetesi.com/yazar/zafernefer/konu/okuma-cilesi-mi-okumama-cilesi-mi
Zafer NEFER, 03.07.2021 12.36, Kütahya
Yorum yazarak Dumlupınar Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Dumlupınar Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Dumlupınar Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Dumlupınar Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Dumlupınar Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Dumlupınar Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Dumlupınar Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Dumlupınar Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.