25 Kuruş

Sanırım 1965 ya da 1966 yılı

Yer Kütahya Atatürk ilkokulu kantini.

İlk defa Coca Cola'yı aldığım yıldı.

Bir simit ve bir Coca Cola yirmi beş kuruş.

Simidi yedim.

Lâkin ilk defa aldığım Coca Cola'yı içemedim, renginden çikolatalı bir içecek olduğunu zannederek özenti ile almıştım.

İçemedim.

Sınıf arkadaşıma verdim.

Bir Coca Cola bir simit yirmi beş kuruştu, hiç unutmadım.

Belediyede çalışan babamın maaşı da 150 lira idi

Ne kadar değerli ve kıymetli idi Türk parası .


Yetmişli yıllarda tökezlettiler.

Seksenli yıllarda Özal ile çökerttiler.

2000 li yıllarda ruhuna fatiha okudular, altı sıfırını attık.

İçeceğimiz süttü, ayrandı hoşaftı, o kadar.

O yıllarda Amerikan içecekleri ile tanıştık.

Emperyalizmin zehrini damla damla şırınga ile verdiği yıllar, bizler Amerikan süt tozu ile büyüdük ilk okuldaki beslenme saatlerinde, teneffüste ise Coca Cola.

Şimdi bakıyorum da hiç işe yaramamış yerli malı yurdun malı sloganı.

Neden mi bu yazıyı yazıyorum

Coca Cola türü içeceklere müptelalığım pek yoktur.

Çok seyrek alırım

Geçen gün eşim misafir gelecek diye 2,5 litrelik Cola almış.

Misafirler bitiremedi, dolaba kaldırdık.

Geçen baktım dolapta duruyor, zebil olmasın diye bir bardak doldurup içtim.

Ertesi akşam bir bardak

Sonraki akşam bir bardak daha.

Bir haftada bitirdim.

Lâkin ardından her akşam dolapta Cola aramaya başladım, acaba eşim almış mı diye.

Son üç gündür akşam saatlerinde Cola krizleri geliyor.

İçine ne koydular ise!

Nasıl' mı paramız pul oldu derseniz!

Coca Cola ile başladı, ithal ürün hayranlığı ile doruğa ulaştı.

Ürettiğimden çok tükettik

Sattığımızdan çok aldık.

İtibardan tasarruf olmazı rehber eyledik

Hans yapacak Hasan kullanacak dedik

Bizim o yıllarda günlük harçlığımız olan 25 kuruşu işte böyle pul eyledik