-bir âlemden başka bir âleme- ÖMÜR YOLCULUĞU

Bugün 1 Ocak 2025.

 

Yeni bir yıl, yeni umutlar, yeni hayaller…

 

İnsan doğduğu gün ölmeye başlarmış.

 

Doğrudur, her geçen saat, dakika, saniye bizi ölüme yaklaştırmıyor mu?

 

"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden." diyor Ahmet Haşim Merdiven şiirinde.

 

Her yıl, ömür merdiveninde bir basamak daha çıkıyoruz. Kaçıncı basamak "son" olacak, bunu bilen yok!

 

İnsanoğlu, kaçıncı basamakta ömrünün sona ereceğini bilseydi yaşamanın tadı, tuzu olur muydu hiç!

 

Abdülhâk Hâmid'in ifadesiyle, "Bir sırr-ı garîbi Hâlık'ın bu."

 

* * *

 

Dünya fânidir, yani gelip geçicidir; dolayısıyla yalandır.

 

"Yürü bre yalan dünya

Sana konan göçer bir gün" der Karacaoğlan.

 

Bir Çorum türküsü de;

 

“Hem okudum hemi de yazdım

Yalan dünya senden bezdim” diye başlar.

 

Bahtî mahlaslı şair Sultan I. Ahmed’in dediği gibi; dünyanın malı ve mülkü hayal ve gölge gibidir.

 

Bu fânî ‘âlemüñ yoktur me’âli

Hayâl ü zıl gibidür mülk ü mâli

 

Ziya Paşa da bu görüştedir:

 

Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde

İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde

Dünyanın altınında gümüşünde ne mutluluk olabilir ki! Nasıl olsa insan öteki dünyaya giderken hepsini ardında bırakır da öyle gider.

.....

Seyretti denir hevâ üzre taht-ı Süleyman

Ol saltanatın bile yeller eser şimdi yerinde."

Hazreti Süleyman'ın tahtının havada uçtuğu; rüzgâra emir verdiğinde rüzgârın onu tahtıyla birlikte gideceği yere götürdüğü söylenir. O saltanat bile sona erdiğine göre "Süleyman'a kalmayan dünya bize mi kalacak."

 

* * *

 

Hayatın akışı bir suyun akışı gibidir. Üstâd ne güzel söylemiş:

 

Her şey akar; su, tarih, yıldız, insan ve fikir

Oluklar çift; birinden nur akar birinden kir.

 

Yüce Mevlâ, hiçbir varlığa bahşetmediği bir akıl vermiş insanoğluna, cüz'i de olsa bir irade vermiş...

 

Testini hangi oluğa tutarsan tut! İster "nur" akandan doldur; ister "kir" akandan...

 

"Nur", Rahmânî kaynaktan beslenir, "kir" ise Şeytanî kaynaktan ...

 

"Nur" akan oluktan doldurursan "eşref-i mahlûkat" olursun, "kir" akandan doldurursan "esfele sâfilin."

 

* * *

 

Hayatın akışı hızlıdır. Hatıralarımızı anlatırken bile "daha dün gibi" diyerek başlarız.

 

Daha dün çocukken, şimdi torunlarımız olmuştur;

daha dün başımızda tek beyaz saç yokken şimdi siyah saç kalmamıştır.

 

Ve bir gün geriye bakıp "hey gidi günler hey!" deriz.

 

Türkmen kocası Yunus Emre ömrün hızlı akışını şöyle ifade eder:

 

Geldi geçti ömrüm benim

Şol yel esip geçmiş gibi

Hele bana şöyle geldi

Şol göz açıp yummuş gibi

 

Evet, ömür "bir göz açıp yummuş gibi" gelip geçer.

 

* * *

 

Yahya Kemal Mehlika Sultan şiirinde;

 
“Bu emel gurbetinin yoktur ucu
Daimâ yollar uzar, kalp üzülür
Ömrü oldukça yürür her yolcu
Varmadan menzile bir yerde ölür” diyerek dünyanın insanoğlu için bir gurbet olduğuna, hayatın da bir gurbet yolculuğu olduğuna vurgu yapar.
 
Tıpkı Âşık Veysel gibi:
 
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
 

* * *

 

Bir başka husus da "çok yaşamak" veya "az yaşamak" meselesidir.

 

Çokluk veya azlık kavramları, eskilerin deyimiyle "izâfî", yenilerin deyimiyle "göreceli" kavramlardır.

 

Birine göre çok olan, diğerine göre az olabilir; tersi de mümkündür.

 

"Çok yaşamak" veya "az yaşamak" bence sayısal değerlerden ziyade nasıl yaşadığınızla ilgili bir husustur. Ben buna "anlamlı yaşamak" diyorum.

 

"Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ" bırakamadıktan sonra yüz seksen yıl yaşasanız ne yazar?

 

Neticede "dünya dediğin bir gölgelik" değil mi?   

Abdullah bin Mesud (r.a.) anlatıyor:

 

Âlemlerin Resulü, bir hasır üstünde yatıp uyumuştu; uyandığında hasır, yüzünün yan tarafında iz bırakmıştı.

 

Biz, "Yâ Rasûlallah, sizin için bir döşek edinsek de rahat etseniz." dedik.

 

Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem:

 

"Benim dünya ile alâkam ne kadar ki? Benim durumum, uzun bir yolculuğa çıkan ve bu uzun yolda dinlenmek üzere bir ağacın altında biraz gölgelenen bir adamın durumu gibidir." buyurdu.

 

Evet, dünya dedikleri bir gölgeliktir. Rahmetli Hisarlı Ahmet "Ben kendimi gülün dibinde buldum" diye başlayan o güzelim Kütahya türküsünde yıllarca seslendi durdu:

 

Değirmen deresi bölük bölüktür

İçerde ciğerim delik deliktir

Dünya dedikleri bir gölgeliktir

 

Hayat felsefemizi bu anlayış üzerine bina edebilirsek birçok şahsî ve içtimaî problemi daha kolay çözebileceğimizi düşünüyorum.

 

Yeni yılda her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle