BİR KAHVALTI MASASINDAN GAZZE’YE VİCDAN YOLCULUĞU

Her sabah, ailecek kurduğumuz kahvaltı soframızda çaylarımızı yudumlarken, dünyanın bir başka köşesinde insanlar yeni güne bombaların sesiyle uyanıyor. Filistin’den gelen haberler içimizi burkuyor, vicdanımızı sızlatıyor.

İsrail’in, başta Gazze olmak üzere Filistin’e yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bölgedeki insani kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Yakın zamanda basına yansıyan bir görüntü ise yüreklerimizi dağladı: İsrail saldırıları nedeniyle evlerinden edilen küçük bir kız çocuğu, yaralı kız kardeşini kavurucu sıcak altında, yalın ayakla ve omzunda taşıyarak kilometrelerce yürüdü.

Bu görüntü, tıpkı vicdan sahibi milyonlarca insan gibi beni de derinden etkiledi. Küçücük bir omuzda, koca bir dünyanın ağırlığı vardı. Ayağında ayakkabı değil, yüreğinde umut taşıyordu. Ne oyuncak vardı elinde, ne masal... Bombaların gölgesinde susturulmuş çocuk kahkahaları vardı yalnızca.

 

 

Filistin artık bir coğrafyadan ibaret değil; insanlığın kalbine saplanmış bir vicdan yarasıdır. Bizim penceremizden uzak gibi görünse de, yaşanan acılar hepimizin ortak sorumluluğudur.

Gazze sokakları, çocukların oyun alanı olmaktan çıkıp birer mezarlığa dönüşüyor. Hayaller, umutlar, hikâyeler yarım kalıyor. Orada gıda bulmak, başını sokacak bir yer edinmek lüks sayılıyor. Her yeni sabaha sağ salim uyanabilmek ise başlı başına bir endişe ve mücadele konusu.

Bu satırları yazarken kahvaltı masasındaki çayım hâlâ sıcaktı. Ama içimdeki vicdan soğudu. Dualarımda sadece kendi evladım değil, Filistinli kardeşlerimizin çocukları da vardı. Çünkü biz insanız. Çünkü biz biriz.

Zira bilirim ki, kızım ve oğlum için dilediğim tüm güzellikler, tüm iyilikler; güvenli bir gelecek, sıcacık bir yuva, huzur dolu bir yaşam... Bunların hepsi, önce masum Filistinli yavruların ve ardından bu dünyanın her köşesindeki her bir çocuğun hakkıdır. Bir çocuğun gözündeki parıltı sönmediği sürece, umut her zaman var olacaktır. Ve o parıltı, hepimizin sorumluluğundadır.

Ve unutmamalıyız;

“Barış, bir çocuğun gülüşünde saklıdır.”

Çünkü biz sadece kendimizden değil, tüm çocuklardan sorumluyuz.