Gündem

Birleşik Kamu-İş: TÜİK Hesaplamıyor, Rol Yapıyor!

Birleşik Kamu-İş’ten sert tepki: “Memurun, emeklinin sofrasına göz diktiler!” Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Haziran ayı enflasyon verilerini sert bir dille eleştirdi. Konfederasyon adına açıklama yapan Alpaslan Kantarcıoğlu, TÜİK’in artık bir istatistik kurumu değil, “emir eri” gibi çalıştığını vurguladı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu adına Alpaslan Kantarcıoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamada, TÜİK’in enflasyon verilerine yönelik eleştiriler sert bir dille ifade edildi. Açıklamanın tam metni şu şekilde:

TÜİK İSTATİSTİK DEĞİL HAZIROLDAKİ EMİR ERİ KURUMUDUR!

TÜİK’in bağımsız ve bilimsel bir kurum olması gerektiği hatırlatılarak, bugün geldiği durum eleştiriliyor:
TÜİK, matematik dehalarının bile akıl sır erdiremeyeceği bir hesaplama yöntemine sahip. Her gün her anlamda eksiye giden ekonomiden artı sonuçlar çıkarmaya, 2 ile 2'yi topladığında Saray kaç çıkmasını istiyorsa ona göre sonuç yazmaya devam ediyor. Biz kamu emekçilerinin aldığı maaşın yaklaşık 3’te 1’i kiraya, 3’te 1’i gıdaya 5'te 1'i ulaşıma gidiyor. Hiç var olmamış marketlere gidip asla o fiyata bulamayacağınız ürünleri alıp enflasyon sepetine koyuyor. Sonuç ortada.

Haziran ayı enflasyon rakamlarına da bu çarpık tabloyla yaklaşıldı:

Bugün de böyle oldu: TÜİK enflasyonu Haziran ayı için 1.37 yıllık olarak da 35.05 çıkarmıştır. Birleşik Kamu-İş'in son araştırmasına göre AÇLIK SINIRI: 27 BİN 415 TL, YOKSULLUK SINIRI DA 83 BİN 859 TL olarak belirlendi.

Toplu sözleşme süreci öncesi TÜİK’in bu rakamlarla kamu emekçisinin elini zayıflattığı ifade edildi:

Şimdi tam da kamuda çalışan 4 milyona yakın memur ile 2,5 milyon memur emeklisinin 2026-2027 yıllarında alacakları maaş zamlarının belirleneceği 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde, TÜİK yine hayali bir enflasyon oranı belirlemiş ve kamu emekçisinin masada hakkının yenmesine zemin hazırlamıştır. Üstelik kamu emekçisinin geçen yıllardan biriken mağduriyeti de giderilmemiştir. 2024 yılında yapılan gerçek zam oranı yüzde 37,1’dir. 2024 yılı için TÜİK’in enflasyon oranı yüzde 44,38’dir. Sözün özü, kamu emekçisinin aldığı ücret, hayali enflasyon oranına bile ezdirilmiştir ve şimdi yine aynı taktik devreye girmiştir.

Geçmiş toplu sözleşme süreci hatırlatılarak memurun yoksullaşması rakamlarla açıklandı:

7. Toplu Sözleşme'den bu yana kamu emekçisi daha da hızlı bir şekilde yoksullaşmıştır. 2 Temmuz 2025’ten itibaren geçerli olan doğalgaz zammıyla birlikte toplam artış 2023'teki o TİS'ten bu yana yüzde 700’ü bulmuştur. Aynı sürede su fiyatlarında yüzde 144, elektrik fiyatlarında yüzde 91 oranlarında artış yaşanmıştır. Son birkaç yılda ülke genelinde kiralardaki korkunç artışı da hesap ettiğinizde kamu emekçisinin barınma ve faturalara çalıştığını görmemek imkansızdır.

Açlık ve yoksulluk sınırı verileriyle maaşların durumu kıyaslandı:

Birleşik-Kamu İş’in yaptığı hesaplamalara göre Haziran 2025 itibariyle dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmeleri için yapılması gereken gıda harcaması tutarını gösteren açlık sınırı 27 bin 415 lira düzeyinde bulunmaktadır, yoksulluk sınırı ise 83 bin 859 lira düzeyindedir.
Bekar bir kamu çalışanının maaş ve ücretleri, açlık sınırını karşılasa da 4 kişilik bir aile açtır! Emekli aylıkları ise çoğunlukla açlık sınırının bile altındadır.
Bu yılın ilk yarısı için 43 bin 716 lira olan en düşük memur maaşı yoksulluk sınırının yüzde 52’sini zor karşılıyor. Yoksulluk sınırını karşılayabilmesi için en düşük memur maaşının en az 83 bin 859 TL olması gerekir.

Ekonomik gerçekler çarpıtılırken, kamu çalışanları göz göre göre yoksullaştırılıyor:

Yani kamu emekçisi açlığa, yoksulluğa göz göre göre itiliyor. Bu tablo günden güne ağırlaşırken, gerçekleri çarpıtmak için imdada TÜİK yetişiyor.

Tepkiler sertleşiyor, kullanılan ifadeler dikkat çekici:

Birleşik Kamu-İş olarak açıkça söylüyoruz: Bu yalancılıktır! Bu hırsızlıktır! Bu manipülasyondur! Bu çocuğuna harçlık veremeyen, maaşının yarısına yakınını barınma ihtiyacı için harcayan, haftada bir bile ailesiyle dışarıda bir yemek yiyemeyen kamu emekçisine “sesini çıkarma” demektir!

Emeklilerin yaşadığı derin yoksulluk çarpıcı örneklerle anlatıldı:

Hayatının en verimli çağlarında devletine çalışan kamu emeklisi, başka işte çalışmadan ya da evlatlarından utana sıkıla para almadan yaşayamaz durumda. Avrupa ülkelerindeki emekli yaşıtları dünyayı gezerken onlar taksicilik yapıyor, çaycılık yapıyor, evde yük olmamak için çıkıp parklarda oturuyor.

Gıdaya erişimin dahi lüks hâline geldiği vurgulandı:

Bu yalancı enflasyon raporu, o emekliye “Bu sana çok bile” demektir. Sofralarımıza et ayda bir girer durumda, sebze ve meyve ancak taneyle alınıyor. Enflasyonu böyle hayali biçimde belirlemek o sofradaki yetersiz gıdaya bile göz dikmek demektir.

Devletin itibarı söylemi üzerinden yapılan politik eleştiri dikkat çekti:

Dillerinden devleti ve itibarını düşürmeyenler ona en çok zarar verenlerdir. Devletin itibarı dünyadaki en büyük koruma konvoyunu kurmakla yükselmez, ama kendi çalışanına bile hakkını ödememekle alçalır.

Kamu emekçileri adına açık mesaj verildi:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu değersizliği hak etmiyor. Kamuda çalışan milyonlarca emekçi, onların aileleri, yaşamının büyük bölümünü devlet dairelerinde harcamış emeklilerimiz bu değersizleştirmeyi, görmezden gelinmeyi kabul etmiyoruz!

Toplu sözleşme süreci öncesi uyarılar yinelendi:

Şimdi yine aynı senaryoyla karşımızdalar; TÜİK sahneye çıktı ve ona verilen görevi yaptı.
Sırada adı TİS görüşmesi olan ve bugüne dek danışıklı dövüşten ibaret olan süreç başlayacak. Ve zannediyorlar ki yine her şey eskisi gibi olacak, kamu emekçisine bir yoksulluk kaderi biçecekler ve onlar da ses çıkarmayacak!

Ve son mesaj net bir şekilde verildi:

Ama bilsinler ki biz çıkaracağız! Bu kez TİS görüşme masasında biz varız, kamu emekçisinin hakkının bir müzakere eşliğinde yenmesine geçit vermeyeceğiz. Hem alanlarda hem o masada, bugün açıklanan TÜİK rakamlarının doğru olmadığını, pazardaki marketteki fiyatlarla arasında uçurum bulunduğunu, gerçekçi bir hesaplama yapılacaksa bunun ancak doğru rakamlarla yapılacak!

Ücret belirleme sistemine yönelik yeni talep dile getirildi:

Biz tam da bu yüzden TÜİK enflasyonu hesaplarken oldukça cimri davrandığı için, ücretlerin belirlenmesinde artık TÜFE yerine, bir bakıma enflasyon ve büyüme oranının bileşiği olan milli gelirdeki cari fiyatlarla artış oranının dikkate alınmak zorundadır.

Son cümleyle kamu emekçilerine net bir söz verildi:

Masada gerçekler konuşulacak!
Kamu emekçilerine sözümüz var!
Oldubitti yok, Birleşik Kamu-İş var!