Cennetin Kapıları

Lorenzo Ghiberti, Rönesans’ın en önemli sanatçılarından birisi olarak karşımıza çıkar. 1378 yılında Floransa’nın doğusunda bulunan Pelago...

Lorenzo Ghiberti, Rönesans’ın en önemli sanatçılarından birisi olarak karşımıza çıkar. 1378 yılında Floransa’nın doğusunda bulunan Pelago kentinde doğan Ghiberti, şehrin saygın kuyumcularından biri olan babası Bartoluccio Ghiberti tarafından sanat eğitimi almaya başladı. 1392 yılında “İpek ve Altın” Loncası’na çırak olarak kabul edildi ve 1398 yılında usta kuyumcu sınavını geçti (Günümüzün aksine, eskiden kuyumculuk bir sanat dalı olarak görülmekteydi). 1400 yılında Floransa’daki veba salgınından kaçarak, İtalya’nın Adriyatik kıyısındaki şehirlerinden biri olan Rimini’de yaşamaya başladı. Rimini’de bulunduğu süre boyunca resim sanatı üzerine eğitimler aldı ve çeşitli projelerde çalıştı.

Floransa’nın veba ile mücadelesi sanıldığı kadar uzun sürmedi; kumaş tüccarlarından oluşan zengin bir lonca mucizevi kurtuluşu taçlandırmak adına bir yarışma düzenlemeye karar verdi. 1401 yılında düzenlenen yarışmada, Floransa Katedrali’nin hemen yanında bulunan Aziz Giovanni Vaftizhanesi’ne gösterişli yeni kapılar yapılması kararlaştırıldı. Sekizgen vaftizhane, eskiden kalma önemli bir binaydı. Bu oldukça ciddi bir girişimdi: Kapı kanatlarının hazırlanması için ihtiyaç duyulacak bronz son derece pahalıydı ve pek çok asistanın çalıştığı büyük bir stüdyo kurulması gerekiyordu. Lonca, bu proje için en doğru sanatçıyı bulduklarından emin olmak istiyordu. Yarışmaya katılacak adaylar için verilen hazırlık süresi tamamlandığında, finale yedi sanatçı kalmıştı: Ghiberti henüz yirmi üç yaşında olmasına rağmen finale kalmayı başarmıştı ancak rakipleri arasında Brunelleschi ve Donatello gibi Rönesans’ın oldukça önemli isimleri vardı.

Finalistlere, İncil’de yer alan “İshak’ın kurban edilişi” hikayesini tasvir eden bir numune oluşturmaları için birer sene süre verildi. Verilen sürenin ardından, tamamlanmış eserler heykeltıraşlar, ressamlar ve kuyumculardan oluşan bir heyet tarafından değerlendirildi. Jüri en iyi seçmek konusunda zorlansa bile Ghiberti yarışmayı kazanmayı başardı. Rakipleri Donatello ve Brunelleschi bile Ghiberti’nin yaptığı çalışma karşısında oldukça etkilenmişti: Genç bir adam olan Ghiberti, rakiplerine kıyasla çok daha kusursuz bir çalışma ortaya koymuştu, bu da ilerleyen yıllarda çok daha muhteşem eserler yapabileceğinin göstergesiydi. Bu görev için Ghiberti’nin seçilmesi ne kadar doğru olacaksa, onun zaferinde hak iddia etmek bir o kadar kıskançlık göstergesi olacaktı.

Vaftizhanenin kapılarının tasarımlarını yapmak kolay bir iş değildi. Yap

ılması planlanan tasarımlar dini betimlemeler içerdiğinde sanatçıların omuzlarındaki yük artardı. Ghiberti, 5.06m uzunluğundaki kapılar için “dört parçalı yaprak” şeklinde yirmi sekiz panel hazırladı. Vaftizhanenin kuzey yakasında yer alan ve İsa’nın yaşamını betimleyen panellerden oluşan kapıları tamamlamak, Ghiberti’nin tam olarak yirmi bir senesini aldı (1403-1424). Ortaya çıkardığı olağanüstü çalışma ise onu İtalya’nın en itibarlı sanatçılarından biri haline geldi.

Kuzey kapılarının tamamlanmasının ardından, bir başka görevlendirmeyle Vaftizhanenin doğu yakasındaki kapılarının da yenilenmesi istendi. Doğu kapılarını tamamlamak Ghiberti için yeni bir mücadele demekti. Yirmi yedi sene (1425-1452) süren bu çalışmada panelleri kare şeklinde kullandı ve sayılarını ona indirdi. Ölçeklendirilmede ve perspektifte ulaştığı seviyeyle önceki çalışmalarının da üzerine çıkarak, heykel sanatında realizmin standartlarını yeniledi.

Lorenzo Ghiberti doğu kapılarının tamamlanmasından üç sene sonra (1455) hayata gözlerini yumdu. Yetmiş yedi senelik ömrünün kırk sekiz senesinde Aziz Giovanni Vaftizhanesi’nin kapıları için çalıştı. Öylesine ilginç bir durum ki: Sanki Ghiberti o kapıları yapmak için dünyaya gelmişti.

Ghiberti’nin ölümünden yıllar sonra, Rönesans’ın usta sanatçısı Michelangelo’ya kapılar hakkında ne düşündüğü sorulduğunda verdiği cevapla onları isimlendirdi: “O kadar güzeller ki, cennetin kapısı olabilirler.”