ÇEYİZ…

Çeyiz; kültürümüzde daha çok gelin tarafından hazırlanan, evlilik hazırlıklarının en önemli kısmı (maddî çeyiz)… Çeyiz; ev tekstili, kıyafetler, mutfak eşyaları ve değerli takılar vb. birçok farklı şey… Çeyiz, sadece maddî değerlerle sınırlı kalmayan, aile içindeki bağları güçlendiren ve yeni bir aile kurmanın sembolü olan önemli bir ritüel (manevî çeyiz)… Çeyiz; dantel, havlu, yatak örtüsü, yorgan, mutfak gereçleri gibi çeşitli el emeği göz nuru ürünler… Çeyiz sandıklarında sadece el yapımı dantel örtüler ve nevresim takımları değil, aynı zamanda modern mutfak aletleri ve elektronik eşyalar da mevcut… Çeyiz; evlenmek üzere olan genç kızların, evlilik hayatlarına başlarken anne-baba evlerinden yanlarına aldıkları eşyaların tamamına verilen isim… Çeyiz, farklı kültürlerde farklı şekillerde ifade edilen bir gelenek… Çeyiz; yüzyıllardır birçok kültürde varlığını sürdüren maddî bir hazırlık… Çeyiz; gelinin becerilerini, ailesinin sosyal statüsünü ve evlilik kurumuna verilen önemi gösteren bir simge…

Çeyiz; tarih öncesi dönemlere kadar uzanmakta… İlk insanların avladıkları hayvanların derileri, topladıkları bitkiler ve yaptıkları basit aletler, kadınların çeyizlerinin temelini oluşturmuş… Mezopotamya, Mısır ve Roma gibi eski uygarlıklarda da çeyiz geleneği oldukça yaygın imiş… Çeyiz; Orta çağ Avrupa'sında, bir kız çocuğunun evlenmeye hazır hâle geldiğinin bir işareti sayılmış… Çeyiz; kıyafetler, mücevherler, ev eşyaları ve toprak parçaları olmuş; çeyiz, aynı zamanda kız çocuğuna ailesi tarafından verilen bir miras olarak da görülmüş… Osmanlı İmparatorluğu'nda çeyiz, geleneksel kültürümüzün olmazsa olmaz şartı olmuş… Çeyiz, farklı kültürlerde farklı anlamları olan örf olmuş… Çeyiz, bir gelinin evliliğe hazırlanırken biriktirdiği eşyaların tamamı… Çeyiz; sadece maddî bir hazırlık değil, aynı zamanda yeni bir hayata başlamanın heyecanı ve geleneksel değerlerin yansıması…  Çeyizin tüm kültürlerde ortak olan noktaları: Çeyizin içeriğinin ve miktarının, gelinin ailesinin sosyal statüsünü göstermesi… Çeyizin, gelinin evlilik hayatına hazırlandığının bir işareti sayılması… Çeyizin, geline evlilikte ekonomik bir güvence sağlaması ve ona bağımsızlık kazandırması… Nesilden nesile aktarılan el işi ürünlerinin, geleneksel motifleri sayesinde, çeyizin kültürel bir miras olması…

Çeyizin hazırlanması ve sunulması vetiresi/süreci, evlilik hazırlıklarının en duygusal ve özel anlarından biri… Çeyiz hazırlanmasında annelerin ve büyükannelerin katkısı pek çok… Çeyizin hazırlanması, genç kızların çocukluklarından itibaren başlamakta… Çeyiz hazırlanırken, her bir parça özenle seçilmekte… El yapımı olarak hazırlanan çeyiz eşyası, çeyize manevî bir değer katmakta… Günümüzde, çeyiz geleneği modernleşmeye ve şehir hayatının getirdiği yeniliklere uyum sağlamaya başlamış; çeyiz sadece kadına değil, erkeğe de hazırlanarak çiftin ortak ihtiyaçları düşünülmekte… Bu değişim, geleneğin zamanla nasıl evrildiğinin ve kültürel adaptasyona uğradığının misâli olsa gerek… Günümüzde çeyiz geleneği, geçmişteki kadar yaygın olmasa da hâlâ birçok kültürde yaşatılmakta… Özellikle kırsal kesimlerde ve geleneksel değerlere bağlı ailelerde çeyiz hazırlığına büyük önem verilmekte… Modern hayatın getirdiği hızlı değişimler, çeyiz anlayışını da etkilemiş… Çeyiz geleneği, gelecekte, toplumların değişen değerleri ve hayat şartlarına bağlı olarak şekillenmeye devam edecek gibi…  Küreselleşme ve modernleşme ile birlikte çeyiz anlayışının da değişmesi söz konusu… Çeyizin asıl maksadı olan evlilik hazırlığı ve kültürel mirasın korunması, her zaman önemli olmaya devam edecek gibi…

 Maddî çeyiz; geleneksel olarak evlilik öncesinde hazırlanan eşyalar… Manevî çeyiz; evlilikte ve hayatın her alanında geçerli olan değerler… Manevî çeyiz; edeptir (davranış eğitimidir), terbiyedir (akademik eğitimdir), talimdir (öğretimdir)… Asıl çeyiz; etik/ahlakî değerlerdir… Böylesi çeyiz; evliliğin temelini güçlendirir, aile bağlarını sağlamlaştırır ve bireylerin hayatını güzelleştirir… Edep, bireyin kendisine, çevresine ve topluma karşı olan saygısı ve ahlakî duruşu… Terbiye, kişinin edep anlayışını benimsemesi, davranışlarında uygulaması ve nesilden nesile aktarması… Bir insanın karakterinde yer alan edep ve terbiye, sadece kendisine değil, çevresindekilere de huzur, güven ve değer katacak niteliklerdir... Evlenmeden önce hazırlanan maddî çeyiz, yeni bir yuva kurmak için gerekli… Edep ve terbiye olmadan, eşyalar sadece kuru kalabalık… Sağlıklı ve mutlu bir evlilik için maddî hazırlıklar bir yere kadar önemli… Evi ev yapandır, manevî çeyiz… Manevî çeyiz, evliliğin bir ömür boyu sürmesini sağlayan, görünmez güç… Kadına ve çocuğa şiddetin temelinde, manevî çeyiz eksikliği var… Manevî çeyizin ne olduğunun, ne olmadığının iyi anlaşılması mühim… Manevî çeyiz; kadının ve erkeğin ömürlerinin süsüdür, evlerinin bereketidir… Manevî çeyiz; annelerin kızlarına miras bıraktığı en değerli hazinedir, nesilden nesile aktarılan gelenektir, annelerin kızlarına evlilik hayatında ihtiyaç duyacakları her şeyi öğrettikleri vetiredir/süreçtir… Manevî çeyiz; kadının el emeğinin, sabrının ve sevgisinin görünümüdür… Çeyiz hazırlığı, sadece eşya toplamaktan ibaret değil, aynı zamanda kadının el emeğiyle yaptığı işlerde edindiği tecrübedir… Manevî çeyiz, bireyin hayata dair kazandığı deneyimlerdir, değerlerdir, etik değerlerdir, prensiplerdir, inançlardır… Manevî çeyiz; millî ve yerli olmaktır, kırıntı bilgilerle her konuda ahkâm kesmemektir, kendini bilirkişi yerine koymamaktır, kendi gibi düşünmeyen entelektüelleri aptal ve yandaş diye yaftalamamaktır, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve diğer yerlerde yapılan zulümleri görebilmektir, yerli ve millî markaları değil, siyonist zihniyete hizmet eden yabancı markaları boykot etmektir, emperyalistlerin hizmetinde olmamaktır… Sol yanı acımaktır, sağduyulu olmaktır, sahtekârlık ve yolsuzluk yapanların karşısında durmaktır, Devletinin-Askerinin-Polisinin yanında olmaktır! “Batı'dan medet uman ya satılmıştır, vatansızdır ya da süper ahmaktır.” (Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu)... Manevî çeyiz, bireyin millî kimliğini ve toplumsal bağlarını güçlendiren her bir şey… Manevî çeyiz, kişinin ailesinden, milletinden ve kültüründen edindiği, hayata adım atarken ona rehberlik edecek olan kültürel ve psikolojik miras… Aileden ve toplumdan öğrenilen gelenekler, ritüeller ve kültürel pratikler (bayram kutlamaları, dini ritüeller ve aile içi gelenekler); manevî çeyiz…  En değerli olan manevî çeyiz, sevgi… “Sevgi, bir manevi çeyizdir. Ne kadar çok paylaşılırsa, o kadar çok büyür.” (Hz. Mevlana)…

 “Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?” (atasözü), çeyizin gerekliğini yansıtan söz… Ancak, çeyiz dediğin, çalı çırpı, takıl tukul, çok olan ancak çok azı kullanılan eşya… Gerçek çeyiz, katıksız, pazarlıksız sevgi… İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur… Manevî çeyiz, gönül zenginliği, öylesine güzel ki, lokmayı paylaştırır, bardak yoksa eğer, avuçtan su içirir… Elbette eşya gerekli… Eşyanın ihtiyaç kadar olanı, lâzım… Fazlası israf… Fazlası, ömür törpüsü… Gereksiz düğün kutlamaları, gösteriş budalası olanların avuntusu… En güzeli, gerek oldukça eşya alınması… Az az alınması… Yeteri kadar ölçülü alınması… Kullanılmayan eşyanın alınması; çeyiz değil, ‘neyiz ne olacağız’ sorgulamasını yapmayanların ‘keriz’ davranışı… Bu; ‘vur patlasın çal oynasın ve ille de çeyiz isteyen, bununla oyalansın’ diyenlerin hayat anlayışı… Daha vahimi, çeyiz alımının başlık parasına (damadın/gelinin veya ailesi tarafından evleneceği veya evlenmek üzere olduğu kızın/kadının/erkeğin ailesine ödediği paraya, mala, altına, aileye ev alınmasına, hayvana, araziye veya başka bir servete) endekslenmesi… Bu mudur evlilik? Evlilik, emekle sevgiyle kurulmalı… ‘Çeyiz isteriz ve her daim eğleniriz.’ ile kurulan bir yuva,  çarçabuk enkaza dönüşür… Koltukta otursan ne olur, yerde otursan ne olur? Mühim olan, evlilikte her bir şeyin yerli yerine oturması, eşlerin uyum içinde olması… Bu, manevî çeyizle mümkün…

Çeyiz sandığı, başlık parası, tektaş (evlilik teklifinin simgesi) - üçtaş (evlilikte geçen 3 yılın simgesi)  - beştaş (mutluluğun, huzurun, bağlılığın ve aşkın simgesi) pırlanta yüzük… ‘Yüzük’ derken yüzdük yüzdük, sonunda büzüldük noktasına gelmeler… Bu ‘gösteriş ve israf budalası’ anlayış terk edilmeli… Sandık, kandık, sonunda tıkandık noktasına evrilmemeli… Üç maymun ve üç ‘sandık’ mâlum… “Dünyada 3 tane sandık vardır: çeyiz sandıklarımız, adam sandıklarımız bir de söz verip tutar sandıklarımız !” (Can Yücel)… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki arkadaşlarınızla paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…