DEĞERLER EĞİTİMİ ve GENÇLİĞİMİZ


Bir toplumun kendi varlığını, birliğini, işleyişini ve devamını sağlayabilmek ve sürdürebilmek için o toplumu oluşturan bireylerin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli olduğu kabul edilen ortak düşünce, ahlakî ilke ve inançların tümüne “değer” denir.


Her ne kadar bu tanım olumlu çağrışımlar akla getirse de bilim adamları değerleri “pozitif değerler” ve “negatif değerler” olarak iki grupta toplamaktadır.

Sevgi, doğallık, bilgelik, farkındalık, hoşgörü, sorumluluk, kültürel mirasa sahip çıkma, özgüven, kendi olmak… vb. değerler pozitif değerlerdir.


Buna karşılık bencillik, saldırganlık, cinsel şiddet, kıskançlık, şekilcilik (imaj düşkünlüğü), sevgisizlik, hırs, güvensizlik, şımarıklık, yalancılık, sabırsızlık, sorumsuzluk… vb. değerler ise negatif değerlerdir.


Eğitim, insan doğasında var olan negatif değerlerin törpülenmesi ve yok edilmesi, pozitif değerlerin geliştirilmesi ve yüceltilmesi işidir aslında.


Çünkü hayatta her şey zıttıyla mevcuttur: ak-kara, gece-gündüz, varlık-yokluk, doğum-ölüm gibi.

İyilik varsa kötülük, güzellik varsa çirkinlik, doğru varsa eğri de vardır.

Üstadın ifadesiyle, “oluklar çift: birinden nur akar, birinden kir.”

Siz insanlara iyi, doğru ve güzel olanı göstermezseniz birileri çıkar kötüyü iyi diye, yanlışı doğru diye, çirkini güzel diye gösterir ve insanlar da buna şartlanır.

Benimsediğimiz, inandığımız ve kabul ettiğimiz değerler, davranışlarımızı biçimlendirir.

Hayatta karşılaştığımız tüm olumsuzlukların nedeni negatif değerlerdir.

Bir trafik kazasının nedeni sabırsızlık, bir cinayetin nedeni kıskançlık, bir kavganın nedeni bencillik olabilir.

Kabil, Habil’i kıskançlık nedeniyle öldürmedi mi?

Tarih boyunca yaşanan savaşların çoğu saldırganlık ve bencillik yüzünden çıkmadı mı?

Sevgisizlik, insanı insana, insanı doğaya düşman etmedi mi?

Pozitif değerler, tarihimizin derinliklerinden gelen “millî değerler” olduğu gibi bazıları da insanlığın evrensel değerleri olmuştur.

Türk edebiyatı incelendiğinde sevgiyle, hoşgörüyle, sorumlulukla, bilgelikle ilgili yüzlerce, binlerce atasözü, şiir, türkü, mani, hikâye, fıkra vb. söyleyiş vardır.

İşte Yunus Emre çağlar öncesinden sesleniyor:

Ben gelmedim da’vi için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim.

Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Ahmet Yesevî, Yusuf Has Hacip, Karacaoğlan, Fuzûlî, Şeyh Galip, Mehmet Âkif, Arif Nihat Asya, Şehriyâr, Yahya Kemal ve niceleri…

Koca bir geçmiş, bizim okumamızı ve irdelememizi bekliyor.

Yunus Emre’den bir dörtlük okuyamayan, İstiklâl Marşımızın anlamını bilmeyen, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni anlamayan, Yahya Kemal’i tanımayan, Hz. Ebubekir’in sadakatinden, Hz. Ömer’in adaletinden, Hz. Osman’ın faziletinden, Hz. Ali’nin ilminden ve şecaatinden habersiz bir gençliğe değerler eğitimi verdiğimizi nasıl söyleyebiliriz?

Türk tarihi incelendiğinde her değere örnek olabilecek binlerce olay vardır.

İşte sebep ve sonuçlarıyla Malazgirt, İkinci Viyana Kuşatması, işte Çanakkale, işte Sarıkamış, işte İstiklal Savaşı… Alpaslanların, Ertuğrul Gazilerin, Fatihlerin, Gazi Osman Paşaların, Seyyit Onbaşıların, Kara Fatmaların, Mustafa Kemallerin hayatlarından çıkaracağımız dersler, çocuklarımıza ve gençlerimize kazandıracağımız pozitif değerler yok mu?

Siz geçmişinizi inkâr, tarihinize düşmanlık eder de başka milletlerin değer yargılarını öne çıkarırsanız bir gün gelir o çocuklar ve gençler ya tinerci ya gaspçı olur ya hırsız ya katil olur ya da bayrağına, vatanına, milletine düşman olur.

Bahtiyar Vahapzâde, “Geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar.” diyor.

Ne kadar haklı!..

Suçlu aramaya gerek yok! Bunun suçlusu eğitim sistemini oluşturan unsurların tümüdür.

Eğitim politikalarını üretenler, eğitim programlarını oluşturanlar ve uygulayanlar, eğitim sitemini yönetenler, kısacası eğitimle ilgili görevi olan herkes…

Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Teknoloji ve Tasarım gibi özgüveni, kişilik gelişimini, estetik duyguları geliştiren, bedenen ve ruhen sağlıklı olmayı sağlayan derslerde test çözerek değerler eğitimi veremeyiz; robot gibi ruhsuz bir nesil yetiştirmiş oluruz.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi, kökleri tarihimizin derinliklerinden gelen ve bizi biz yapan değerlerle donatmamız gerekiyor.

O zaman geleceğe güvenle bakabiliriz.

Yeni okul binaları, yeni derslikler yapmak, her sınıfa bir bilgisayar koymaktan daha önce yapmamız gereken bir şeyler vardır:

İyi öğretmen yetiştirmek ve sınava odaklı eğitim sisteminden uzaklaşıp değerler eğitimini öne çıkarmak.