Demokrasiye inanmayan, yalnızca kendi çıkarları ve hakları söz konusu olduğunda demokrasiye sığınan bütün iktidarlar dikensiz gül bahçesi ister.
İsterler ki, kimse kendilerini eleştirmesin. Herkesin kendileri gibi düşünmelerini ve yaşamalarını isterler. Başkaca bir düşünce ya da yaşam şeklini sindiremezler. En doğru inanç ve en doğru yaşam şekli kendilerininkidir çünkü. Buna içtenlikle de inanırlar ve asla diğer yaşam ya da inanç biçimlerine saygı duymazlar. Duyar gibi görünürler, o kadar.
Evde kendi eşine, çocuklarına, işyerinde çalışanlarına demokrat olmayan insanlardan iktidara geldiklerinde demokrat olmalarını bekleyemezsiniz. Bu o insanların doğalarına ve inanç biçimlerine aykırıdır.
Dünyanın neresinde olursa olsun, gerek tarihte, gerekse de bugün demokrasiyi içselleştirememişlerin iktidarlarında muhalefete, eleştiriye tahammülün olmadığını görürsünüz. Bu gibi insanların iktidarında çevrelerindeki insanların da eleştiren, karşı çıkan, doğruyu söyleyen insanların olmasını bekleyemezsiniz. Çünkü iktidarı ele geçirenler böyle insanları çevrelerinde barındırmazlar. Bunu yapanları da başlangıçta birlikte yol yürüdükleri insanları da ilk fırsatta uzaklaştırırlar.
Hitler dönemine dair onlarca film izledim. Her izlediğim filmde de şöyle düşündüm: Yahudiler başta olmak üzere kendi dininden, kendi milliyetinden insanlar nasıl olur da Nazilerle işbirliği yaparlar. Zaten ölüme gidecek olan, bunun kaçınılmaz olduğunu bilen insanlar nasıl olur da gözlerinin önünde eşleri, çocukları, komşuları aşağılanırken, tecavüze uğrarken, işkence görürken, öldürülürken tepkisiz kalabiliyorlar ? Acaba benzer bir olaylar zinciri ve vahşet ülkemde olsa, ülkem insanları nasıl bir davranış sergilerler ? Elbette aralarından düşmanla işbirliği yapanlar da çıkacaktır. Ama her ne olursa olsun Türk halkı böylesi bir kıyıma asla göz yummaz, tepkisiz kalmazdı diye düşünüyorum her keresinde. Ölümü göze alıp, kısa sürede örgütlenip, bu kadar sistematik bir kıyıma katlanmazdı.
Her ne kadar son dönemlerde eskisi kadar gurur duymasam da, Türk milletinin sahip olduğu hasletler ve DNA'sına kazınmış kodlarla yardımlaşmanın, zalime karşı dik duruşun, vicdanın bu milletin yüreğinden söküp atılamayacağı düşüncesindeyim. İşte tam da bu nedenlerle bu ülkede dikensiz gül bahçesi yaratılamaz. Yaratılmış gibi görünse de bu olanaksızdır. Bu milletin vicdanı gün gelir su yüzüne çıkar.
Kendilerince dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışanların bu milleti yeterince iyi tanıdığına inanmıyorum. Tanısalardı, böyle bir girişimin boşa kürek çekmek olduğunu gayet iyi bilirlerdi.
Geçmişte baskıyla, zulümle, yıldırmayla bunu deneyen iktidarlar oldu. Sonuç: Hüsran.
Her defasında küllerinden yeniden doğmuş bir millete boyun eğdirilemez.
NE OKUMALI
Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı
NE İZLEMELİ
Yönetmen Costa Gavras'ın Z Ölümsüz, İtiraf, Sıkıyönetim ve Kayıp adlı fimleri.