FARÂBİ VE ERDEMLİ ŞEHİRLER

Büyük Türk bilgini Farâbî (ö. 950) El-Medînetü’l Fâzıla isimli eserinde şehir sosyolojisi üzerinde müthiş tespitlerde ve tavsiyelerde bulunur.

Farâbî şehirleri, erdemli (fâzıl) şehirler ve erdemli olmayan şehirler olmak üzere ikiye ayırır.

Erdemli şehirler medeniyetin kaynağı, eğitimden sanata kadar her güzel hasletin merkezidir.

Erdemli şehirler, erdemli insanlardan oluşur. Bu insanlar, en yüksek derecede mutluluğa erişmek için birbirleriyle yardımlaşırlar. Bilirler ki mutsuz insanların çok olduğu bir toplumda kendilerinin mutlu olması mümkün değildir.

Farâbî’nin bu tasnif ve tanımlamasından hareketle günümüzde erdemli insanların yapmaları veya yapmamaları gereken hususları şöylece özetleyebiliriz:

Erdemli şehirlerde yardımlaşma duygusu en üst düzeydedir. İhtiyacı olanların ihtiyaç duyduğu şey el birliğiyle karşılanır. Kimse kimseyi kıskanmaz; eteğinden tutup onu aşağı çekmeye çalışmaz.

Erdemli şehrin insanlarında çevre bilinci gelişmiştir. Yüce Yaratıcı’nın insanoğluna hediyesi olan doğa, bütün ihtişam ve güzelliği ile korunur.

Erdemli şehirlerde insanlar sokağa tükürmez, kimse çöpünü rastgele bir yere bırakmaz. Erdemli şehirlerde çöplüğe dönüşmüş sokak başları ya da metruk ev ve arsalar yoktur.

Erdemli şehirlerde insanlar kamu malına zarar vermez. Umumi tuvaletler, parklar ve gezinti alanları, pazar yerleri, mezarlıklar, ibadethaneler gibi ortak alanlar temiz tutulur. Buralara belediye veya diğer kurumlar tarafından halkın yararlanması için konulan eşyalara zarar verilmez. Herkes bilir ki kamu malı, kendi malıdır.

Erdemli şehrin esnafı erkencidir. Halk ayaklanıp sokağa çıkmadan dükkânını ve iş yerini besmeleyle açar, içini dışını süpürür, temizler ve müşterisini beklemeye başlar. Akşam olunca da el ayak çekilmeden dükkânını kapatıp gitmez. Her daim müşteri velinimettir; güler yüzle karşılanır, alış-veriş yapsın veya yapmasın, güler yüzle uğurlanır.

Erdemli şehirlerde insanlar birbirini kandırmaz, tartıda hile yapmazlar. Malın iyisini tezgâhın önüne dizip müşteriye arkadaki bozuk maldan vermez. Bu şehirlerde fâhiş fiyatla mal satılmaz. Bilinir ki komşusunu kandıran kendini kandırmıştır.

Erdemli insanlar, kitaplarla dost olan insanlardır. Kitap onlar için ekmek, su gibi ihtiyaçtır, ruh gıdasıdır. Bu nedenle, erdemli şehirlerde kahvehane sayısı az, kütüphane sayısı çoktur. Erdemli olmayan şehirlerde ise tam tersi.

Erdemli şehirlerde insanlar birbirine karşı olağanüstü derecede saygılıdır, hak yemezler. Yüksek sesle konuşmazlar. Kimse kimseyi rahatsız etmez. Bir iş yapılacağı zaman herkes sırasını bilir. Öndekiler izin vermedikçe sonradan gelenin öne geçmesi mümkün değildir.

Büyüklere, âlimlere, âmirlere ve yabancılara hürmet edilir. Mukaddesata büyük saygı gösterilir. Fitne, iftira, dedikodu ve gıybet büyük ayıp ve ağır günah sayılır.

Erdemli şehirlerde kadınlara büyük değer verilir. İnanılır ki, kadın iyi bir anne, sadık bir eş, vefalı bir hayat arkadaşı, merhamet ve şefkat timsali bir kişi olarak her türlü saygı ve sevgiye layıktır.

Erdemli şehirlerde küçüklere ilk öğretilen şey dürüst ve ahlâklı olmaktır. Hırsızlık, gasp, taciz ve tecavüz gibi gayriahlaki durumlar yaşanmaz. Zira, ahlâksızlık ile erdemlilik bir arada bulunmaz.

Erdemli şehirlerde herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışır. İşe zamanında gidilir ve zamanında gelinir. Emek kutsal kabul edilir ve çalışanın emeğinin karşılığı alın teri kurumadan verilir.

Erdemli şehrin yöneticileri de erdemli olur. Erdemli olmalarının temelinde bilgi ve hikmet sahibi olmaları vardır.

Hikmet sahibi insan, faydalı olanla zararlı olanı bilir ve faydalı olanı edinip zararlı olandan kaçınmak için düşünüp taşınır. Yine hikmet sahibi insan görünür ve görünmez âlemlerin varlıkları arasında ilgi kurup olaylar arasındaki sebep-sonuç değerlendirmelerini yapabilir.

Yöneticiler için en üstün erdem adaletli olmaktır. Adalet o kadar üstün bir erdemdir ki diğer erdemleri içine alır. Adalet olmadan erdemli şehrin varlığını sürdürmesi mümkün değildir.

Erdemli insanların en büyük özelliklerinden biri de cömert oluşlarıdır. Dışarıdan gelen bir yabancı, misafir kabul edilip cömertçe ağırlanır.

İnsanların barbar ve vahşi şehirlerden kaçmak için yer aradıkları günümüz dünyasında acilen erdemli şehir ve erdemli toplum inşası için yöneticiler, bilim insanları, sanatkârlar kısacası bilumum halk seferber olmalıdır.

İşe eğitimden başlamalı ve kadim kültürümüzün değerleriyle bezenmiş millî bir eğitim sistemi geliştirilmelidir.