GAFLET…

GAFLET…

Gaflet (aymazlık); terk etmek, önemsememek, dalgınlık, dikkatsizlik, yanılma, ihmal mânâsında… Gaflet; dikkatsizlik, unutkanlık ve bilinçsizlik hâli… Gaflet; birinin toplumsal değerlerimizin yitirilmesi, kadim medeniyet kodlarımızdan uzaklaşılması, sorumlulukların ve görevlerin ihmal edilmesi… Gaflet, hak edilmeyen lokmanın kursaktan geçmesinin rutinleşmesi… Gaflet, çok yenilmesi, çok uyunması, lokmanın bölüşülmemesi, gözün doymaması… Gaflet; çok konuşulması, boş konuşulması, kırıcı ve incitici sözler sarf edilmesi, gıybet ve dedikodu yapılması… Gaflet; hayatın yalan ve iftira odaklı hâle gelmesi… Gaflet, “Ya hakkı söyle veya sus.” (Hadis-i şerif)in ölçü olmaktan çıkması, ‘üç düşün bir konuş’ düsturuna uyulmaması… Gaflet; fikredilmemesi, zikredilmemesi, şükredilmemesi…

Gaflet; bir şeyin gerekliliği ortada iken bunun idrak edilememesi, ya da yeterince dikkatli ve uyanık hareket edilmediği için insanın içine düştüğü yanılgı durumu… Gaflet, ebeveynin çocuklarına gereken alâkayı göstermemesi… Gaflet, insanın ebedî hayatına zehir saçan mânevî bir hastalık… Gafil (aymaz), gaflet içinde olan, insan olamayan… Gafil (Arapça); aymaz, nefsine (egosuna) yenik düşen, zamanını boş geçiren… Gafil, unutkan, dikkatsiz veya düşüncesiz veya dalgın bir kişi… Aymaz, hazırlıksız, tedbirsiz, düşüncesiz, dikkatsiz ve bilgisiz olan… “Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdırlar. İşte bunlar gafil olanların ta kendileridir.” (A’raf, 7/179)… Gafil olan, leş misâli yaşar… “Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin benzeri, diri ile ölü gibidir.” (Hadis-i Şerif)… Gafil, çıkarı peşinde hırsla çırpınır durur… Gafil, bir şeyler elde edince, gaflet sarhoşu olur… Gafil, bir şey elde edemediğinde, hüzün ve kedere boğulur… Mal, mevki ve şöhret için başkalarından geçinmek, bizi başkalarına bağımlı kılar ve köle hâline getirir. Bu gaflet devam ettikçe insan, sömürü düzeninin bir aparatı olur; paranın para kazandığı kapitalist sistemin oyuncağına dönüşür…

Fuzuli’nin ünlü gazelinden bir dörtlük: “Gel ey gafil, mey-i aşk içelim bir kere… Bir kadeh daha kırıp, bir kere daha içelim. Bir zamanlar mecnun idim, şimdi mecnun değilim… Bir kere daha deli divane içelim.”… Bu, aşkın sarhoş edici etkisini ve gaflet içindeki aşığın hâlini dillendirmekte… Fuzuli’nin dilinde aşk, içki ve gaflet bir araya gelerek derin bir maneviyatı ifade etmekte… Gaflet (aymazlık), olağandışılığı olağan algılamaya yarayan bir perde… Sıradan gözüken o kadar çok normal dışı hadiseleri algılayarak yaşamak çok zor olurdu sanırım… Gaflet perdesi, belki bizi rahatlatan bir durum… Sürekli gaflet hâli ise, rahatsızlığı rahat olarak içselleştirme olsa gerek… Bir bireyin, çevresinde olup bitenlerin farkına varamaması kabul edilebilir normal bir ahvâl değil elbette… Düşünen, sorgulayan insan, bütün aymazlıkları görebilmeli… İşin bamteli, “Çareyi tedbirde sanmak ne gaflet! Deveni hem bağla, hem tevekkül et.” (Necip Fazıl Kısakürek) düsturunda gizli… Belki, gaflet, daha keskin bir düzelme, silkelenme ve özümüze gelebilmek için bir hazırlık aşamasıdır… Gaflette ısrar, kalbin mühürlenmesi… “Gaflet insana gurur getirir, helake yaklaştırır.” ( Hz. Ali)… Uykuların en kötüsü, gaflet uykusu… Gaflet uykusuna yatanların, sabaha çıkmaları zor…

Gaflet, öylesine bir kördüğümdür; bizi biz olmaktan eden açmazlar girdabıdır… Gaflet sarmalında, fikir – zikir ve şükür olmaz… Ne mi yapmalı? Çare belli; “İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmalısın ki, ölülerin nasihatini duyabilesin.” ( Şeyh Sadi Şirazi)… Yoksa “Unutma! Kazanmak koca bir ömür ister, kaybetmeye ise anlık gaflet yeter.” (Hz. Mevlana)… Gaflet, aydınlığın ve aydın olmanın önünde en büyük engel… Gaflet çukurunda kalmak, karanlıktan gün yüzüne çıkamamak demek… Gaflet perdesi, açılmak bilmeyen tiyatro perdesinden bile daha kötü… Gaflet perdesi, önce gözlerimizi, sonrasında zihnimizi, en sonunda da gönlümüzü kapatır… Gafletten uyanış, gerçek diriliş… ‘Nisyan’, unutmak demek… Bir şeyi bilmeden terk etmek ‘nisyan’, bile bile terk etmek, ‘gaflet’…

Gafletin, gaf ile alâkası da var gibi… Gaf, dilimizde sıkça kullanılan bir kelime… Gaflet (Fransızca), yapılan yersiz, beceriksiz veya zamansız söz veya davranış… Gaflet, patavatsızlık olarak da kullanılmakta… Gaf yapmak, düşünmeden veya dikkatsizce bir şey söylemek veya yapmak anlamında… Gaf, kültürden kültüre değişiklik gösterebilmekte… Bir kültürde iyi bir davranış olarak kabul edilen bir hareket, başka bir kültürde gaf olarak algılanabilmekte… Gaf, gaflet çıkmazında kalıcı hâle gelen bir illet… Gaf ve gaflet, milleti millet olmaktan çıkaran zillet… Gafı, maksadını aşan söz olarak geçiştirmek ne kadar doğru? Gafleti, vurdumduymazlığın kalkanı yapmak ne kadar etik?

Gafın g’sini silmek, hatanın ve yanlışın af olmasına neden olabilir mi? Bu, gafı gafla savuşturma gafleti… Yapılan gafa merhamet gözüyle bakamamak ise, gafletin doruk noktası… Gafil avlanmamak, dikkatsizce tuzağa düşmemek için, basiret sahibi olmak gerek… Lafın kısası, gafile kelamdır, nafile kelam (habersiz kişiye söylenen söz, boş sözdür)… Gafleti yok eden tek panzehir: “Hamdım, piştim, yandım… Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir." (Hz. Mevlana) diyebilmektir, bu minval üzere yaşayabilmektir ve düşündüğünün gereğini yapabilmektir… Gaflet, ataletin (devinimsizliğin, tembelliğin, çalışmadan oturmanın, gevşekliğin, uyuşukluğun; işsiz kalmanın, işsizliğin) beslendiği kaos ortamı… Gafletten kurtulmanın ilacı adalet ile hükmetmektir; âdil olmaktır… “Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah, (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez.” (Hadis-i Şerif)… “İnsanlardan çoğunun aldandığı (ve kıymetini takdir edemediği) iki nimet vardır: Vücut sıhhati, boş vakit.” (Hadis-i Şerif)…

Gafletin ilacı, irade ve basiret… Gafleti, kısmete bağlamak, gaflet üstüne gaflet… Gaflet, kendimizi resetlemek adımı olduğunda güzel… Gafleti, gafletle bertaraf edemeyiz… Gaflet sarmalında kalmayı marifet bilmek, özrü kabahatinden büyük r gaflet… Özür, ne zaman güzel? Özür dilendiğinde ve özür her ne ise, giderildiğinde… Selam, sevgi ve saygılarımla.