“GOCA KÖTAYALI”

Ah be güzel Kütahya! Ne büyük hazinelere maliksin ama üzerinde tepine tepine seni bitiriyoruz. Kavga desen bizde, gurur kibir dersen bizde, kıskançlık bizde. Daha çok sayarım, üzülürüz hep beraber.

Geçen günlerde yazmıştım. Ne zaman birileri yukarıya doğru yükselişe geçse, hemen paçadan tutar alaşağı ederiz. Birlik ve beraberliğimiz o kadar bozulmuş ki aynı konu hakkında 80-100 farklı dernek kurarız. Oysa bir çatı altında toplanıp, gücümüzü dağıtmadan sivil toplum çalışması yapsak daha iyi değil mi?

Ankara’dan etkili ve yetkili üst düzey görevli bir dostum aradı dün. Eleştirel içerikli yazılarımı okuduğunu, bunlarla ilgili üzerine düşenleri yapacağını söyledi. “Siyasal İslam” eleştirilerimin biraz sert olduğunu söyledi. “Üzgünüm dostum, acı ama gerçek” dedim, gülüştük.

Benim için olmasa da memleket için güzel bir gelişme. Sesimizi Ankara’dan duyanlar, bu yazılanlara sessiz kalmayanlar var. Bu kişinin adını özellikle yazmıyorum. Neden mi? Paçasından tutup aşağıya asılmayalım diye. Asılır mıyız? Hem de var gücümüzle asılırız. Bu, sadece siyasette değil, her alanda geçerli. Yazıma başlık olarak verdiğim “Goca Kötayalı” kendini şak diye bilir. Yüzü kızarır mı? Saçına bile takmaz! Yine bildiği teraneyi okur durur.

“Kim ulen bu goca Kötayalı” diye arayacaksınız biliyorum. Hanımlar beyler, “Goca Kötayalı” bir şablondur. Tutun o şablonu, tariflere uygunsa, şak diye oturuverir. Aslında benim yazılarımın büyük bir bölümü şablon özelliği taşır.

Yapma be “Goca Kötayalı” memleketine de kendine de zarar veriyorsun. Senin özünde bu yok haddizatında. Sen ne sanatkârlar, zanaatkârlar, kâmil insanlar, aydınlar çıkarmış bir memleketin evladısın.

Yahu, divan edebiyatının başladığı, doğduğu topraklardan neşet ettin. Türk, Ermeni, Rum demeden yıllarca kardeşlik içinde yaşadın. Bu memlekette hasetlik ve garaz yok gibiydi bir zamanlar. Ne karıştı senin suyuna da böyle oldun? Gel artık, kendine gel. Dön özüne sevgili Kütahyalı…

KÜTAHYA’DA TRAFİK SORUNU OLUR MU?

Evet, her yerde bu sorun olabilir. Olabilir olmasına ama buna çözüm aranır, çözüm için bir şeyler yapılır. Son 10 yılın gittikçe derinleşen bir sorunu hâline gelen ulaşım ya da trafik sorunu, Kütahya halkı için Çin işkencesine döndü. AK Partili Belediye Başkanı Mustafa İça zamanında peyda olan, sonra da yine AK Partili Kâmil Saraçoğlu döneminde iyiden iyiye artan bu soruna, ne yazık ki MHP’li başkan Prof. Dr. Alim Işık da bir çare bulamadı. Allah var, Alim Hoca’nın hakkını yemeyelim, bu konunun çözümü için çok uğraştı, emek verdi. 7 aydır görev yapan çiçeği burnunda başkan CHP’li Eyüp Kahveci bu işin çözümü için kolları sıvadı. Bizimle son yaptığı basın toplantısında, bu işin çözümü için önemli adımlar atılacağını biraz zamana ihtiyaç olduğunu söyledi. Öyle ümit ediyorum ki bu sorunun köklü çözümü için radikal kararlar alınır.

Ya hemşerim, sabah ve akşam saatlerinde merkez dediğimiz bölgelerde trafik resmen çileden çıkarıyor adamı. Bayram seyran öncesi, Ramazan ayındaki trafik yoğunluğu da buna eklenince vallahi çekilmez bir dert oluveriyor. Eyüp Başkan’ın bu işi kökünden çözeceğine olan inancım çok yüksek. Bekleyelim ve görelim bakalım neler olacak…

TEBESSÜM

Dil bilgisi dersinde öğretmen öğrencilere sordu:

"Bağırmadım, bağırmadın, bağırmadı" deyince ne anlarsınız?

Kimseden çıt çıkmıyordu. Öğretmen bütün öğrencilerin birden parmak kaldırmasını beklediği için, hayal kırıklığına uğradı. Ön sıralardan Temel ayağa kalkarak söz istedi. Öğretmen söz verince de cevapladı:

“Önemli bir durum yok öğretmenim. Hiç kimse bağırmamış…”

GÜZEL CÜMLELER

Öyle ucuz değil gül koklamak. Gül tutan ele diken batmalı. Bir aşka gönül veren, o aşkın kapısında yatmalı…