HZ. PEYGAMBER’İN HEM DAMADI HEM KARDEŞİ
Hz. Muhammed, Hz. Ali'yi çok sever, güzel ahlâkını ve ilmini takdir ederdi. Kızı Fâtıma validemizi onunla evlendirirken, “Kızım, kocan insanların en önce Müslüman olanı ve en çok ilmi olanıdır.” buyurmuşlardır.
Hz. Peygamber Medîne-i Münevvere'ye hicretlerinden sonra, Ensar'la, Muhacir'in arasındaki dostluğu pekiştirmek, sevgiyi güçlendirmek için kardeşlik kurmayı buyurdular. İnanç temeline dayanan bu kardeşliği kurarken bir Ensar'la bir Muhacir'i eşleştirmiş; fakat Hz. Ali kimseye kardeş edilmemişti.
Hz. Peygamber, "Yâ Rasûlallah, ashâbını birbirine kardeş ettin, beni ise yalnız bıraktın!" diyen Hz. Ali'ye, şöyle buyurdular:
"Musa'ya Harun ne menzildeyse, sen bana o menzildesin; ancak benden sonra peygamber yok; sen dünyada da benim kardeşimsin, âhirette de."
Bu lûtfa mazhar olan Hz. Ali, sevincinden ağladı.
HZ. ALİ BEDİR’DE
Bedir savaşında Hz. Ali, yirmi beş yaşındaydı. Müşrikler daha önce gelip vadideki tüm kuyuları tutmuşlardı; İslâm ordusu, son kuyunun yanına konuşlandı. Geceleyin susuzluk baş gösterince Hz. Rasûl-i Ekrem, "Bize kim su getirir." buyurdular. Hz. Ali, bir kırba alıp hayli uzakta olan su dolu kuyuya vardı; kırbasını suyla doldurup sahabeye ulaştırdı.
Savaş başlamadan müşriklerden Utbe, yanında kardeşi Şeybe ve oğlu Velid'le meydana çıkarak kendileriyle savaşacak üç kişi istedi. Ensar'dan üç kişi karşılarına çıktı; ancak Utbe, onların kendilerine denk olmadığını, Hz. Peygamber'in kendi kavminden kişiler göndermesini haykırdı.
Hz. Peygamber, "Ey Hâşimoğulları, kalkın ve bâtıl ile Allah hakkı için savaşın. Onlar Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar." buyurdu.
Daha sonra Hz. Peygamber, bu üç kişinin karşısına Hz. Hamza, Hz. Ali ve Hz. Ubeyde'nin çıkmasını emir buyurdular.
Hz. Hamza Utbe'yle, Hz. Ali ise Velid'le savaştılar ve rakiplerini öldürdüler. Hz. Ubeyde ile Şeybe'nin savaşı uzun sürdü. Rakiplerini saf dışı bırakan Hz. Hamza ile Hz. Ali, Hz. Ubeyde'nin yardımına koşarak Şeybe'yi de öldürdüler. Daha sonra şiddetli bir savaş başladı ve zafer inananların oldu.
HZ. ALİ UHUD’DA
Hicretin üçüncü yılı Şevval ayında üç bin kişilik Kureyş ordusu Medine civarındaki Uhud dağının yanındaki Ayneyn tepesinin kenarına kondu. Hz. Peygamber, Medine'de bir savunma harbi yapmak istediği halde Bedir savaşında bulunamayan gençler, düşmanın üstüne gidip savaşmak istediler.
Hz. Peygamber zırhını kuşanarak çıktıktan sonra pişman oldularsa da Hz. Peygamber, "Bir Peygambere, zırhını giyip silâhını kuşandıktan sonra geri dönmek yakışmaz" buyurup yürüdü.
Savaş başlayınca, Hz. Ali, müşrik ordusunun bayraktarlığını yapan dört kişiyi öldürdü. Müşrikler, bozguna uğradılar. Müslümanlar, müşriklerin karargâhına kadar girip ağırlıklarını yağmaya koyuldular. Bunu gören okçular, yerlerini terk ettiler. Bunu fırsat bilen Velid oğlu Hâlid, yanındakilerle beraber şiddetle okçulara saldırdı, hepsini şehit edip ordunun arkasına geçti.
Müslümanlar, bozguna uğradılar. Hz. Peygamber, yaralandı; zırhı, sağ yanağına battı ve yan dişleri kırıldı.
Hz. Hamza burada şehit oldu. Müşrikler, Hz. Peygamber'i hedef alarak üzerine hücum ettilerse de Hz. Ali, kahramanca savaşarak müşrikleri Rasûlullah'ın yanına yaklaştırmadı.
Rivayet edilir ki bu sırada elindeki kılıç kırılmış ve Hz. Peygamber kendi kılıcını ona vermiştir. Hz. Ali'nin bundan sonra savaş meydanlarında kullandığı Zülfikâr adlı kılıç, işte bu kılıçtır.
HZ. ALİ HENDEK SAVAŞINDA
Bütün boylar, Kureyş'le birleşmişler, Yahudiler de onlara uymuşlardı. Ebû-Süfyan'ın kumandası altında harekete geçtiler. Hz. Muhammed, Selmân'ı Fârisî'nin fikrini kabul ederek Medine'nin açık olan tarafına hendek kazdırdı.
Müşriklerden olup Bedir'de yaralı olarak kaçıp kurtulan Abdüvedd oğlu Amr, hendeğin geçit yerine gelip "Karşıma çıkacak bir er yok mudur?" diye bağırdı.
Hz. Ali, "Yâ Rasûlallah, izin ver de gideyim." dedi; Rasûlullah izin vermedi.
Amr, Müslümanlara hakaret ederek durmadan bağırıyordu. Hz. Ali ayağa kalkıp, "İzin ver yâ Rasûlallah şuna karşı çıkayım." dedi.
Hz. Peygamber, izin verdi, sonra, "Yaklaş yâ Ali!" buyurdu. Kendi sarığını çözüp Hz. Ali'ye sardı, "Allah'ım, onu önünden, ardından, sağından, solundan, üstünden, altından, sen koru!" diye dua etti. Hz. Ali meydana gidince de ellerini kaldırıp "Ey Allah'ım, Bedir günü benden Ubeyde'yi, Uhud günü Hamza'yı aldın, bugün Ali'yi sen koru!" diye duaya koyuldu.
Amr ve Hz. Ali birbirlerine saldırdılar; meydan, tozdan görünmez oldu. Bir müddet sonra Hz. Ali'in "Allahu Ekber" diye tekbir sesi duyuldu. Herkes anladı ki Hz. Ali, Amr'ı öldürdü.
Amr öldürülünce bütün müşrikler dağıldı. Amr'ın kız kardeşi, bunu duyunca, "Hâşimoğullarından yiğit bir er tarafından öldürülmüş. İkisi de arslan, ikisi de birbirine denk; saldırmışlar, birisi, öbürünü öldürmüş." meâlindeki beyitleri okudu.