İNGİLTERE GÜNLÜKLERİ 1

Bundan tam 30 yıl önce dil eğitimi için gitmiştim ve 2023’ün Eylül ayında kızımın hukuk yüksek lisansı için yeniden gittim.

İlk gittiğimde 8 ay kadar kaldım. İlk 1 ayımı Ramsgate adlı deniz kenarındaki küçük bir kasabada, kalan süreyi de Londra’da geçirmiştim.

O döneme ait gözlemlerim ve düşüncelerim özetle şunlar olmuştu:

Dünyayı sömürmüşler ve kendi ülkelerini yaşanabilir, düzgün bir ülke haline getirmişler. Sömürdükleri ülkelerin insanlarına zerre kadar değer vermeyerek, hatta evlerinde besledikleri bir kedi, köpek kadar umursamayarak, aç kalmalarını, öldürülmelerini zerre kadar önemsememişler.

Sömürdükleri ülkelerin insanlarının canıyla, kanıyla beslenerek semirdikçe semirmişler.

Bir ülkenin ya da bir insanın bugün bulunduğu ve göründüğü durumuyla değerlendirmek ya da yargılamak hüküm vermeye yetmez. Geçmişini sorgulamalısınız.

Evet bugün ne yazık ki ülkemin tarih bilmeyen, okumayan insanlarında son derece aşağılık bir Avrupa ve Avrupalı hayranlığı var. Gerek kendi tarihini, gerekse de diğer ülke ve halkların tarini bilmezsen bu kaçınılmazdır.

Halbuki ben İngiltere’de bulunduğum dönemlerde girdiğimiz sohbet ya da tartışmalarda İngilizleri yerin dibine sokacak tarihi gerçekleri yüzlerine vurduğumda, suratlarının aldığı şekli görmeliydiniz. Kendilerini aşağılanmış hissedeceklerse onlar hissetsin, sizler bizler değil. Bizim tarihimizde İngilizlerin 52 ülkede uyguladığı sömürü düzeni hiç bir zaman olmamıştır.

Bu düşüncelerin ardından elbette şunları da düşünmedim değil: İngiltere’nin şu an sahip oldukları finans, bankacılık, sigortacılık, denizcilik, dil eğitimi, Arap ülkelerinde çöktüğü petrol gelirleri ve turizmden başka neyi var ?

Oysa ülkemizin yeraltı ve yer üstü değerleri saymakla bitmez. 30 yıl önce de bizim en büyük eksikliğimiz yönetimde diye düşünmüştüm, ne yazık ki aradan 30 yıl geçmesine rağmen bugün de aynı şeyi düşünüyorum.

British Museum’u gezdiğimde (3 gün) bir yanım ‘vay hırsızlar, ülkemiz dahil dünyadan tarihi eserleri kaçırıp getirmişler’ dedi, diğer yanımsa ‘iyi ki getirmişler, yoksa biz bunları hela taşı ya da inşaat dolgusu olarak kullanırdık’ dedi.

Hyde Park Speaker’s Corner’de insanların dilediği her şeyi, ama kelimenin tam anlamıyla her şeyi (buna kraliçeye ve Hz. İsa da dahil) küfür ya da hakaret edebildiklerini, üstelik oradaki polislerin 

konuşmacıları korumak amacıyla görevlendirildiğine şahit olunca çok şaşırmıştım.

İngiltere’nin demokrat ve hoşgörülü bir ülke olduğunu düşünürdüm. Ancak şunu gördüm ki; üstü kapalı da olsa orada bir kast sistemi var. İngiliz, Britanyalı, Avrupalı, Batılılar (ABD, Kanada vs.) ve diğerleri olmak üzere. Her ne kadar demokrat söylemlere sahip olsalar da, kendilerini hala dev aynasında gördükleri kesin.

NE OKUYALIM

Charles Dickens’ın Büyük Umutlar ve İki Şehrin Hikayesi

NE İZLEYELİM

İngiltere-Hindistan ortak yapımı, yönetmenliğini Richard Attenborough’un yaptığı, başrolünü Ben Kingsley’in oynadığı Gandi’yi mutlaka izlemelisiniz. (Aslında geçmişteki İngiliz politikalarını yerden yere vuran bu filmi Hindistan’la birlikte yapmaları da ayrıca takdir edilmesi gereken bir vaka.)