İNSAN TİPOLOJİSİ VE BAY X (III. Bölüm)

Bay X’in kim olduğunu merak ettiğinizi biliyorum; fakat söyleyemem. Sadece şunu söyleyebilirim. Bay X erkek zümresindendir.

 Kim olduğunun ne önemi var! Bu toplum içinde bir tane Bay X yok ki, sürüsüne bereket. Kim olduğundan ziyade nasıl biri olduğuna bakın siz.

 Onunla ilgili bir anımı sizinle paylaşayım efendim. Kandil akşamıydı. Hanım kandil simidi istedi, konu komşuya dağıtacak. Bu işin mantığını da anlamış değilim ya. Neyin mi? Kandil simidi dağıtmanın. Akşama doğru kapı çalınıyor, apartmandaki komşulardan biri. “İyi akşamlar efendim, hayırlı kandiller” diyerek bize birkaç adet susamlı küçük simit ikram ediyor. Biraz sonra aynı şekilde biz de onlara. Gidip fakir fukaraya dağıtmıyoruz, “keller yağırlar birbirini ağırlar” gibi oluyor. İftar sofralarının çoğu da böyle olmuyor mu?

 Neyse konuyu dağıtmayalım. İkindiden sonra, güzel simit yaptığına kefil olduğum bir fırına gidiyordum. Uzaktan Bay X’i gördüm. Caddenin tam ortasında el kol hareketleri yaparak, ara sıra da etrafına göz atarak biriyle konuşuyordu.

 Her zaman olduğu gibi çok şıktı. Takım elbise, kravat, boyalı ayakkabılar ve omuzunda küçük bir çanta…

 Güneş çoktan binaların arkasına geçtiği halde Bay X hâlâ güneş gözlüklerini çıkarmamıştı.

 Biraz daha yaklaşınca konuştuğu kişiyi de tanıdım. Şehrin büyük camilerinden birinde görevli bir imam.

 Bay X, zavallı hocayı esir almış. Adam bir an önce evine gidecek, biraz istirahat ettikten sonra akşam namazı için tekrar camiye gelecek. Fakat Bay X bunu anlamaz ki! Boş fıçı çok langırdarmış. O, bu konularda empatiyi sempati anlayan bir nâdândır.

 Biraz uzaktan, görmezlikten gelerek geçip gidiyordum ki cırtlak bir ses, “Hoca’m aşk olsun, selam sabah yok, küs müyüz yoksa!” 

 İçimden “eyvah!” dedim. “Yakalandık.” Mecburen döndüm, yanlarına geldim. Tokalaştık. “Kusura bakmayın, sohbetinizi bölmek istemedim.” dedim.

 Ben varır varmaz İmam Efendi “Hadi bana müsaade, hayırlı kandiller” diyerek ayrıldı. Eminim kurtulduğuna çok sevindi.

 Bu sefer Bay X’e ben esir olmuştum. Tam kandil simidi diye söze başlayacaktım ki “yahu Hoca’m, bu imamlar da bir âlem” diyerek giden imamın arkasından konuşmaya başladı. Neymiş efendim, halkı yeterince aydınlatamıyorlarmış, günde beş kere namaz kıldırmaktan başka ne iş yapıyorlarmış, falan filan…

 Bay X’in huyu bu! Can çıkmayınca huy çıkar mı! Benden ayrılınca da başka birine “yahu bu öğretmenler de bir âlem” diye söze başlayıp beni çekiştireceğinden yüzde yüz eminim. Bakmayın siz “Hoca’m Hoca’m” dediğine. Beni asla sevmez. Ben de ondan haz etmem ya!

 Hattâ bir keresinde bana telefon etti. Çalıştığım yerde bir olay olmuştu. Onunla ilgili sorular sormaya başladı. “Bay X, seni neden ilgilendiriyor bu olay? Polis misin, savcı mısın, amirim misin, memurum musun?” diye azarladım ve telefonu kapattım. Bu olaydan sonra uzun bir süre konuşmadık. Karşılaştığımızda o bir tarafa, ben başka bir tarafa baktım. Birbirimizi görmezlikten geldik. Sonra bir açılış programında yine o yılışık haliyle yanıma gelerek konuşmaya başladı.

 İşte şimdi yine karşımda duruyor. Aldı sazı eline. Önce bugün gerçekleştirdiği makam ziyaretlerini ballandıra ballandıra anlattı.

 Ben “işim acele” deyip tam ayrılacakken “Hoca’m piyasa çok durgun ve hayat pahalı” diyorlar, sen ne diyorsun?” demez mi?

 “Bay X, mübarek kandil akşamı beni konuşturma, bir şey demiyorum.” dedim.

 Elimden tuttu, “Bak Hoca’m, pahalılık falan yok, israf var israf diyerek” nutkuna başladı. Ona göre insanlar lüks yaşamaya, bol keseden harcamaya alışmış. Sabır, şükür ve kanaat yok olmuş.

 “Bay X, beylik laflar bunlar. Sana göre öyle. Söylenecek çok şey var; ama zamanı ve yeri değil. Hadi bana eyvallah, hayırlı kandiller.” diyerek ayrıldım.

 İşte böyle, Bay X, tuzu kuru biridir. Karnı tok, sırtı pektir. Ne demiş şair:

 Tok olanlar bilemez çektiğini aç olanın

Sırtı pek kimseye ahvâl-i şitâ yaz görünür

(Tok olanlar, aç olanın çektiğini bilemez. Sırtı pek kimseye kış mevsimi yaz görünür.)

 Devran yine o devran… Memleketin hali ortada. Bay X’ler zevk ü safâ içinde gününü gün ederken garipler, fukaralar kanaat deryası içinde akıntıya karşı kürek çekmekle meşgul. (Devam edecek.)