KÂR ORANI…

Kâr, girişimin söz konusu olduğu bir faaliyetin neticesinde elde edilen gelire ek olarak faaliyet için yapılmış olan masraflar arasında ortaya çıkan fark… Kâr oranı, bir işletmenin performansını değerlendirmek için önemli… İşletmelerin finansal sağlığını anlamak ve performanslarını değerlendirmek için, kâr oranı önemli bir ölçüt… Kâr oranı, bir işletmenin net gelirini, gelirine veya yatırımına oranlayarak hesaplanmakta ve yüzde olarak ifade edilmekte… Kâr oranı, işletmenin kârlılığını, etkinliğini ve verimliliğini değerlendirmek için kullanılmakta…

Kâr oranı, işletmenin gelir ve giderlerini karşılaştırarak işletmenin karlılığını ölçebilmek için gerekli… İşletme sahipleri ve yatırımcılar için kritik bir metrik olan kâr oranı, işletmenin ne kadar kâr elde ettiğini göstermekte ve uzun vadeli sürdürülebilirlik açısından elzem… Kâr oranı, deyince ne anlarız? Bürüt kâr, malî kâr, ticarî kâr ve net kâr marjı… Bürüt kâr marjı, işletmenin satışlarının maliyetlerine oranlanması; işletmenin temel faaliyetlerinden elde ettiği kâr… Brüt Kâr Marjı = (Net Satışlar - Satılmış olan Malın Maliyeti) ÷ Net Satışlar… Brüt kâr, satılmış durumda olan bir malın geliri ve maliyeti arasındaki farkın gelire bölünmesi olarak tanımlanmakta… Brüt kâr marjı, bir malın satış fiyatı, satılan malların maliyeti düşülüp, satış fiyatına bölünerek hesaplanmakta… Brüt kâr marjı, satışı yapılan bir malın maliyetinin gelirlerden düşülmesinin ardından elde kalan gelirin net satışlara olan yüzdesini ifade etmekte…Mali kâr; vergi kanunlarıyla ilişkili bir terim olarak karşımıza çıkmakta… Ticarî bir işletmenin, vergi kanunları kapsamında, tahakkuk eden gelirlerinden tahakkuk eden giderlerinin indirilmesi neticesinde meydana gelen ve üzerinden vergi hesaplanan matrah… Net kâr marjı, işletmenin net gelirini, gelirine oranlayarak işletmenin genel kârlılığı demek… Net kâr; faaliyet göstermekte olan bir işletmenin belli bir dönem içerisinde yapmış olduğu tüm çalışmalar ile olağan yahut olağanüstü gelir ve giderleri elde etmesinin sonrasında ortaya çıkan, vergilerin düşülmesiyle elde kalan kâr…

Kâr oranı, işletmenin performansını ve işletme sahiplerinin, yatırımcıların stratejik kararlarının belirlenmesinde etken… Kâr oranındaki düşüş, işletmenin maliyetlerini kontrol etme veya gelirlerini artırma ihtiyacı olduğunu gösterir… Kâr oranı, yatırımcılar için potansiyel bir yatırımın getirisini değerlendirmede mühim… Kâr oranı; kritik bir değerlendirme aracı, işletmelerin sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlamak ve uzun vadeli başarılarını sürdürebilmesi bakımından vazgeçilmez ölçüt… Kâr oranının, maliyetine ya da maliyetin altında bir satışla belirlenmesi, elbette düşünülemez… Satışların maliyeti, ürün veya hizmetin üretim, dağıtım ve satış maliyetleri demek… Maliyete eklenecek giderler, vergiler vb. eklemeler mâkul bir durum… Doğru olmayan, fâhiş bir fiyatla malı satıp, tüketiciyi aldatmak… Etik olan; halkın muhtaç olduğu şeyleri piyasaya sürüp normal bir fiyatla satmak… Devletin, fiyatların belirlenmesinde kıstaslar koyarak, fırsatçılara ve haksız kazanç sağlayanlara yaptırımlar uygulaması son derece gerekli… Paranın para kazanmasına aman verilmemeli… Ticaret; üretme ve ihtiyaç döngüsüne konuşlandırılmalı; üretim ve tüketim, ihtiyaç dengesine göre yapılandırılmalı…

Piyasa, bir avuç azınlığın, kâr oranı ile oynamasına göre şekillenememeli… Kâr oranı, enflasyona kurban edilememeli… Kâr oranın belirlenmesi, ‘vicdanî karardır’ diye geçiştirilemez… Satan ve satın alan, aldatma kurgusuna göre alışveriş yapamamalı… Bir malın ve hizmetin bedeli, müşteriye göre değişmemeli… Kâr oranın tespiti, etik bir uzlaşı ile şekillenmeli… ‘Serbest piyasa’ teranesiyle, kâr oranı; sömürünün devamını sağlayan, azınlığın çoğunluğa kurduğu baskı aracına dönüşmemeli… Üreticiden alınan bir ürünün fiyatı, kesinlikle maliyetlerin ve mâkul oranının çok üstünde tüketiciye arz edilememeli… Arz ve talep dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkan kâr oranı, azınlığın hırsına endekslenememeli… Devletin müdahalesinden önce, meslek ve ticaret odaları, kâr oranı hadlerini yılda sadece bir defa periyodik olarak insan odaklı bir yaklaşımla ilân etmeli… Kâr oranı, mal ve hizmet üretenin ve arz edenin keyfiliğine terk edilememeli… Kâr oranın nasıl belirleneceğinin hükmü belli: “Sizden biriniz, kendi nefsi için arzu ettiği şeyi mümin kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olmaz. - Bize silah çeken bizden değildir. Bize hile yapıp aldatan da bizden değildir. - “Günaha batıp gidenlerden başkası ihtikâr (stokçuluk) yapmaz.” (Hadis-i Şerif)… “İnsanlardan bir şey alırken veya başkasına bir şey yaptırırken, yapılması gerekeni tam yaptırıp ölçüyü/hakkı tam uygulatan, fakat kendisinden verirken veya başkasına kendisi bir şey yaparken hakkı eksik vererek hile yapanın ve yapılması gerekeni tam yapmayanın vay haline!” (Mutaffifin-1-3)…

Hiç kimse, emeğinden daha hayırlı bir kazanç elde edemez… Emekten daha güzel bir kâr-kazanç olamaz… Haksız elde edilen kâr-kazanç, hakkın gaspıdır… Malın ve hizmetin, fırsatlara göre stoklanması, ederinden fazlaya satılması ve alınması, hakkın gaspıdır… Görevin ve yetkilerin kötüye kullanılması, haksız kazançtır… İhtikâr (hakkını yemek, kötü davranmak; kıtlaştırmak, tedavülden çekmek, istiflemek, tekeline almak), hakkın gaspıdır. İhtikâr yapan, muhtekir (hakîr, hakkâr)… Mâkul meşru kâr mı, ihtikâr mı? Tercih lüksümüz olmayan ahvâl… Kâr, haksız kazanca ilintili olunca, her bir şey, ifsât olur (bozulur)… Kısa günün kârı değildir, yalan-dolan ile edilen kazanç… Kısa vadede haksız elde edilen kâr, uzun vadede, aslında çok büyük zarar… Hava durumuna bakarak ne kadar kar yağacağı hesabı, satarak ne oranda kâr yapılacağı noktasına evrilmemeli… Ucuz yaklaşımlar, pahalıya mal olan kartopu hâline gelen sorunlar yumağına sebep… Haksız kazanç, gasp, hırsızlık, dolandırıcılık vb. iş ve işlemler ile yapılan, hak gaspı; toplumun huzurunu yok eden illet… Kâr zarar bir arada anlayışıyla hareket etme lüksümüz yok… Paşa gönlümüze göre, rant çıkarlarına göre, kâr oranını ilân etme hakkımız yok… Üretmeden tüketme ve ihtiyaçtan fazla tüketme ve isrâf etme hakkımız yok… Ederinden ve giderinden fazla bedel ödeyerek yapılan, aşırı kâr üzerine kurgulan ticaret; zulümdür… Birilerinin toplumdaki yoksulların, saçı bitmemiş öksüzlerin ve yetimlerin sırtından geçinmesidir bu… Hakkıyla yapılan alışveriş yapılan bir toplumda, ne yoksulluk olur, ne yolsuzluk olur…

Bir kuruluşun, bir şirketin vb. yapılanmaların ticarî çıkar elde etmeye dayalı kurdukları rüşvet mekanizmaları, haksız kazanç elde etmek için belirledikleri kâr oranları, maalesef hâlâ dünyanın her yerini ahtapot gibi sarmış… Yolsuzluğun; iktisadî, siyasî, idarî ve ictimaî etkileri son derece çok yıkıcı… Bu nedenle, yolsuzlukla mücadelede uluslararası işbirliğinin sağlanması önemli… Yolsuzluk, demokrasiye olan inancı sarsmakta, hukukun üstünlüğü ilkesini önemsiz kılmakta, eşitlik ve adâlet ilkesini zedelemekte, devlete olan güveni törpülemekte, ekonomik rekabeti olumsuz etkilemekte, verimsiz yatırımlara yol açmakta, yabancı sermayenin ülkemize gelmesini engellemekte, kalkınmayı geciktirmekte, halkın alım gücünü azaltmakta… Yolsuzluk, yoksulluğu ve gelir dağılımını bir avuç çıkar gruplarının lehine eşitsizliği artırmakta…

Haksız kazanç-kâr, âr duygusunu tarumâr eder… Sonrasında her türlü yalan-talan-dolan meşrû hâle kalp eder… Kâr diye, ederi gideri hesap etmemek, bizi bizden eder… Selam, sevgi ve saygılarımla.