Kütahya

Kentin sessiz çığlığı: 'Kütahya'da kadına şiddet oranı yüksek''

Av. Remzi Göçmenli, Dumlupınar Gazetesi özel röportajında Kütahya'daki kadına şiddet vakalarını değerlendirdi.

Kütahya'da kadın haklarına yönelik bilinç giderek artarken, Türkiye genelinde olduğu gibi Kütahya’da da kadına şiddet vakaları toplumun tüm kesimlerinde derin kaygılara yol açıyor. Uzmanlar, artan bu tabloya karşı sürdürülebilir ve çok yönlü çözümler geliştirilmesinin zorunluluğuna dikkat çekiyor. Av. Remzi Göçmenli, Dumlupınar Gazetesi özel röportajında Türkiye ve Kütahya'da kadın haklarının durumuna yönelik açıklamalar yaptı.

''Psikolojik ve Fiziksel Şiddet Kütahya'mızda Var''

Kütahya’da kadına şiddet oranını değerlendiren Göçmenli; “Şimdi Kütahya'da da elbette ki baktığımızda oransal olarak yüksek. Tabii size şu kadar oran diyemem. Ama Kütahya’mızda da bu var. Kadınımız yani bu zamana kadar boşanma davalarında hep şiddete uğrayan kişiye ki biz buna dayak deriz. Yani hem psikolojik şiddet hem de fiziksel şiddet olarak da mutlaka bizim Kütahya'mızda da var bunlar. Hele hele gençlerimiz arasında bu çok yaygın. Çünkü gençlerimiz çok bilinçli yetişmiyor artık. Yetişmediği için de mutlaka bir fiziksel şiddet, psikolojik şiddet mutlaka yapılıyor. Zaten bu da ne oluyor? Daha sonrasında da elbette ki bu olayın daha yaygınlaştığı bir durum söz konusu oluyor ve Kütahya'mızda da gerçekten üzücü ama gerçekten yüksek bir orana sahip” ifadelerini kullandı.

''Korkmasınlar, Devlet Onların Arkasında''

Şiddet gören kadınlara tavsiyelerde bulunan Göçmenli, ''Mesela KADES dediğimiz bir uygulama. Zaten bu KADES dediğimiz program bütün telefonlara indirilebiliyor. İndirilmesi gerekiyor, indirildikten sonra uğradığı herhangi bir şiddet sevgilisinden olabilir, erkek arkadaşından, kocasından, ailesinden. Bu gördüğü şiddete göre mutlaka o KADES programı indirilip kullanılmalı. Çünkü KADES programına bastığımızda çok kısa bir süre içerisinde polis o adrese mutlaka geliyor. Çünkü KADES programına bastığımızda polislerin sistemine bir sinyal gidiyor ve o sinyalle birlikte zaten polis oraya hemen intikal gerçekleştiriyor. Bazı kişiler bunları bilmiyor, yani haklarının ne olduğunu bilmiyorlar. Bence bilinçlendirilmeleri gerekiyor. Ve uzman kişiler tarafından sempozyum, söyleşi yapılıyor fakat çok fazla değil. Yapılması gerekiyor ki onlar da kendi haklarının neler olduğunu bilmeli. KADES’e bastığı zaman elbette ki oraya polis intikal edecek ve mutlaka şikâyetini yapsın. Mesela fiziki şiddete maruz kaldıysa raporlarını mutlaka alsınlar. Yani darp raporu diyoruz biz buna. Hastaneye gidip bir darp raporu alıyorlar. Şu an bazı eşler bunlardan da korkuyor. ‘Başıma ne gelebilir?’ diye düşünüyorlar. Yani eşlerin bilinçsiz olması, ataerkil düzenin daha güçlü olmasından kaynaklanıyor. O yüzden korkmamalarını söylüyorum. Korkmasınlar, darp raporu alsınlar. Devlet zaten onların arkasında.'' şeklinde konuştu.

Uzmanlar tarafından Kadınların yaşadığı şiddeti görünür kılmak, onları yalnız bırakmamak ve çözüm mekanizmalarını güçlendirmek ise sadece bugünün değil, geleceğin de en önemli toplumsal görevlerinden biri olarak görülüyor. Bunun için çocuk yaşlardan itibaren eşitlikçi bir anlayışın kazandırılması büyük önem taşıyor. Kadın sığınma evlerinin sayısının artırılması, psikolojik destek birimlerinin güçlendirilmesi ve şiddet gören kadının barınma, çocuk bakımı gibi yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması kritik görülüyor. Sadece mağdura değil, failin değişmesine yönelik politikalar da geliştirilmesi gerektiğini söyleyen sosyologlar, şiddet uygulayan erkeklerin psikolojik destek almasının şiddet döngüsünü kırmada etkili olduğunu savunuyor.