Sirke, genellikle yoğun asitli elma, alıç, üzüm, armut, kiraz, muşmula, kaktüs inciri, kızılcık, böğürtlen, kuşburnu, limon, zencefil, enginar, bal kabağı, erik, çam kozalağı, Trabzon hurması gibi birçok meyveden elde edilen, asetik asit içeren su… Sirke; yemeklerde tatlandırıcı, salatalarda veya salamura gibi koruyucu olarak kullanılan ve temizlik maksadıyla da tüketilen sıvı… Keskin sirke, daha az su içeren ve daha yoğun bir tadı ve asit içeriği olan akışkan…
Sirke ve bal… Biri keskin ve ekşi; diğeri, tatlı ve yumuşak… Sirke ve bal; yemek tariflerinden tedavi yöntemlerine kadar birçok alanda kullanılan, sembolik olarak insan davranışlarını ve hayat seçimlerini de ifade eden iki doğal madde… Sirke mi, bal mı? Bu soru, aslında, hem kendimizle hem diğer insanlarla ilişkilerimizde nasıl davranacağımızla alâkalı… Sirke ve bal, içerdikleri zıtlıklar sayesinde hayatımızda bize değerler katan iki unsur… Sirke, keskinliğin ve kararlılığın remzi… Sirke, asidik yapısıyla güçlü, keskin ve dikkat çekici bir tat sunan, etkili ve derin bir etkiye sahip gıda… Birçok insanın kişiliğinde ‘sirke’ye benzer özellikler bulunur; keskin, direkt ve net olmak gibi... Sirke gibi olan insan, hayatında hedeflerine odaklanan, kararlarında net, sınırlarını açıkça belirleyen bireydir… Sirke gibi olanın, kendine güveni tamdır, çoğu zaman iş bitirici, kararlı ve disiplinlidir… Sirke gibi olan, keskin sirkeye dönüştüğünde, aşırıya kaçtığında, çevresindeki insanlara zarar vermeye başlar veya onları kendinden uzaklaşır… Sirke gibi olmak, mâkul; keskin sirke gibi olmak, doğru değil… Bal, tatlı ve hoşgörülü olmanın sembolü… Bal gibi olan kimse; yumuşak, tatlı ve hemen hemen herkesin beğendiği, tatlı sözlü kimse… İnsan ilişkilerinde ‘bal’ gibi bir tutum sergileyen kişi, dost canlısı, anlayışlı ve hoşgörülü bireydir… Bal gibi olan, çatışmalardan kaçınır, başkalarına yardım etmekten hoşlanır ve pozitif bir enerji saçar… İnsanlar, bal gibi olan kişiye kolayca ısınır ve onla vakit geçirmekten keyif alırlar... ‘Bal’ gibi olmanın, bazen zorlukları da olabilir... Tatlı olan bir bireyin yumuşaklığı, bazıları tarafından, zayıflık olarak görülüp, istismar edilebilir… Hayat, zıt kutuplar arasında bir denge bulma sanatı… Sirke ile bal arasında denge kurabilmeyi bilmek mühim… İdeal olan, gerektiğinde bal gibi yumuşak ve hoşgörülü, gerektiğinde ise, sirke gibi kararlı ve net olabilmek olsa gerek… İnsan ilişkilerinde, çalışma hayatında ya da kendi iç dünyamızda, bu iki yaklaşımı bir arada kullanmak ve dengeyi kurabilmek mühim… İş hayatımızda aşırı yumuşak ve uyumlu olmak, bazen başkalarının yükünü taşımamıza ya da sınırlarımızın aşılmasına yol açabilir… Gereğinden fazla sert ve talepkâr olmak da çevremizle aramıza bariyer koyabilir... İnsan psikolojisinde hem ‘bal’ gibi (empati, anlayış ve affedici) yaklaşımıyla hem ‘sirke’ gibi (benlik saygısı, kendini ifade etme ve kararlılık) yaklaşımıyla hareket etmek lâzım… Sirke ve bal arasında seçim yapmak zorunda kalmadan, her ikisinin de özelliklerinden faydalanmak mümkün aslında… İletişim kurarken, sevdiğimiz insanlara karşı ‘bal’ gibi bir yaklaşımı benimsemek, onların yanında olmamızı ve onlarla sağlam, etkili, doğru ve sürdürülebilir ilişkiler kurabilmemizi sağlar. Gerekli durumlarda da, sirke gibi kararlılık göstermek, saygınlık kazanmak ve hakkımızı koruyabilmek önemli elbette… İbretlik bilindik bir hikâye… Bir kasabada, asık suratlı bir bal satıcısı varmış… Asık suratlı satıcı, balın en kalitelisini getirip dükkânında satışa çıkardığında, maalesef müşterisi pek olmazmış… Somurtkan bal satıcısının karşısında ise, başka bir bal satıcısı varmış; lâkin onun dükkânı sürekli kalabalık olurmuş… Yüzü asık olan, mahkeme suratlı bal satıcısı, en iyi balı daha ucuza satmak istediğinde dahi, sonuç değişmezmiş… Ne yaparsa yapsın, çok müşterisi olmazmış… Canı çok sıkılan asık yüzlü bal satıcısı, bu işin sırrını, âkil bir esnafa sormuş… Durumu anlatmış, dert yanmış… Bilge esnaf, asık suratlı bal satıcısının yüzüne bakıp; “Sen bal satıyorsun, ancak suratın sirke satıyor; elbette insanlar sana gelmez.” demiş… Bu söz, bize balın ve sirkenin, tavırlarımıza nasıl yansıması gerektiğine dair çok değerli ipuçları veriyor…
“Keskin sirke küpüne zarar verir.” ve “Öfkeyle kalkan zararla oturur.” (atasözleri), çok öfkeli, sabırsız veya aşırı tepkisel olan insanın eninde sonunda kendi zararına çalıştığını ifade eden sözler… Keskin sirke; bulunduğu kabı aşındırır… Aşırı öfkeli veya sabırsız olan insan da kendi iç huzurunu ve sağlığını bizzat kendisi bozar… Aşırı tepki gösteren ve öfkeli olan kimse, uzun vadede kendine zarar verir… Öfkeyle yapılan hareketler ya da keskin, sert söylemler en çok bunları ifade eden kişiyi yıpratır ve uzun vadede kendine zarar veren bir hâle gelir… ‘Sirke gibi olmak’; kıskanç, geçimsiz veya sürekli şikâyet eden biri olmak demek… ‘Sirke satmak’, pazarda kötü bir ürün satmaya çalışmak veya insanların güvenini sarsacak davranışlarda bulunmak anlamında… Sirke, mazide ahşap veya taş küplerde saklanırmış… Çok asitli, keskin sirke bulunduğu kabı, küpü çürütürmüş… ‘Keskin sirke’; aşırı tepkisel, öfkeli ya da kontrolsüz duygu durumları… ‘Küpüne zarar’; aşırı tepkisel, öfkeli ya da kontrolsüz duyguların, daha ziyade sahibine zarar vereceğinin ima edilmesi… ‘Keskin sirke küpüne zarar verir.’ tespitinin birçok kültürde benzer karşılıkları var… “Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır.” (Arap atasözü)… “Öfke rüzgâr gibidir; bir süre sonra diner ama birçok dal kırılmıştır bile.” (Japon atasözü)… “Kendini kontrol edemeyen kişi, ne başkasını ne de hayatı kontrol edebilir.” (Çin atasözü)… “Öfke, insanı küçülten bir zaaf, sabır ise insanı büyüten bir erdemdir.” (Ömer Hayyam)… “Öfke bir asit gibidir. En çok onu içinde taşıyan kabı çürütür.” (Mark Twain)… Gerçekten, sabırlı olan kazanır; öfkeli olan, kaybeder… Öfkeyle gelen zarar, insanı dostluktan düşmanlığa döndürür; sabır ise tüm yaraları onarır… Keskin sirke misâli olan öfke vb. güçlü negatif duygular, kişi üzerinde biyolojik ve psikolojik birçok olumsuz etkiye yol açabilir… Öfke, sürekli hâle geldiğinde bağışıklık sistemini zayıflatabilir, kronik stres oluşturabilir ve sonrasında fiziksel sağlığa zarar verebilir… Bu olumsuz duygular, sosyal ilişkilerde de sorunlara yol açabilir… Sıkça öfkelenen bir kişi, kendini tüketir, çevresindeki insanlara soğuk davranır ve kırıcı olur… Hayatımızda ‘keskin sirke’ olmamak; daha sâkin, hoşgörülü ve anlayışlı olmayı gerektirir. İletişimde sabırlı olmak ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakabilmek; öfkemizi kontrol edebilmek lâzım… İş yerinde ya da sosyal çevremizde karşılaştığımız zorluklarda anlık tepkiler yerine derin düşünüp, daha sağlıklı ilişkiler kurmalıyız… Öfkemizin üstesinden gelip, kendimize ve çevremizdekilere olumlu katkı sağlayan davranışlarda bulunmalıyız… Duygusal zekâmızı geliştirmek, aşırı tepkisel tavırlarımızı törpülemekle mümkün… Öfke, nefret, kırgınlık gibi duygularımızın yerine sabır, hoşgörü, empati ve merhamet gibi duygularımızı harekete geçirmeliyiz… Bunun için, ne zaman sirke, ne zaman bal olmalıyız?’ kararını iyi vermeliyiz… Millî ve yerli olmalıyız… Bizim gibi düşünmeyenleri aptal ve yandaş diye yaftalamamalıyız… Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve diğer yerlerde yapılan zulümlerin farkında olmalıyız… Sağduyulu davranmalıyız… Devletimizin-Askerimizin-Polisimizin yanında durmalıyız… Sahtekârlık ve yolsuzluk yapanların, sahte kahramanların karşısında durmalıyız… Siyonist zihniyete hizmet eden yabancı markaları boykot etmeliyiz, yerli ve millî markalarımızı değil…
Kendimizi sadece ‘sirke’ veya ‘bal’ kalıbına hapsetmek zorunda değiliz... Zaman zaman kararlı, net ve güçlü; zaman zaman tatlı, hoşgörülü ve yumuşak olmamız; sağlıklı bir ruh hâlimiz ve sosyal ilişkilerimizde başarılı olabilmemiz için gerekli… Sirke ve bal dengesini iyi kuralım, kendimizle ve başkalarıyla daha dengeli ilişkiler içinde olalım… Mutlu ve dengeli bir hayatımız olsun istiyorsak, ‘sirke’nin netliği ve ‘bal’ın tatlılığı arasında akıllıca bir denge kuralım… Ne sirkeden ne baldan ne de yârdan vazgeçmek, akıl kârı değil… Her bir kıymetten, tattan ve fırsattan vazgeçmeyelim… Bal ya da sirke olmak ve bal ve sirke arasında denge kurmak, irade işi… Keskin sirke olmayı marifet zannetmek ise, aymazlığın tavan yapmış hâli… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki arkadaşlarınızla paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…