KÜGİAD’da seçim değil, sınav zamanı

Hayatta herkes bir şeyin peşindedir. Kimi başarıyı kovalar, kimi saygıyı, kimi ise geride güzel bir iz bırakmanın derdindedir. Sivil toplumda da bu arayış farklı değildir. Tam da bu yüzden, bir derneğin kalitesi orada yer alan insanların niyetinden belli olur. Konuyu somutlaştıralım. Buyursunlar efendim...

Şimdi önümüzde önemli bir eşik var: Kütahya Genç İş İnsanları Derneği (KÜGİAD) Genel Kurulu. Dernek tarihinde ilk defa, birden fazla aday bu yarışa talip. Bu tablo, KÜGİAD’ın sadece yaşadığını değil, hâlâ nefes aldığını, hâlâ umut verdiğini gösteriyor.

32 yıllık geçmişinde ilk kez bu kadar çok sesli bir seçim süreci yaşanıyor. Bu, ayakta alkışlanacak bir gelişmedir kanaatimce. Daha önceki tüm seçimler hep tek adayın tek listesi ile yapılmıştı. Şimdi KÜGİAD için bir demokrasi sınavı zamanı.

KÜGİAD, bu şehre değer katan az sayıdaki kurumdan biridir. 1993’ten bugüne zorlu dönemler atlattı. Zaman zaman sessizleşti ama asla kaybolmadı. Çünkü bu yapıyı ayakta tutan şey; koltuk değil, ortak akla duyulan inançtı. Gücünü istişareden alan bir yapıydı burası.

Evet, son dönemlerde bazı aksaklıklar yaşandı ama geçmişe takılıp kalmanın kimseye faydası yok. Mesele, o çok kıymetli istişare kültürünü yeniden hatırlamak. Çok sesliliği korumak. Kırmadan, dökmeden konuşabilmek. Efendi olmak.

Ne yazık ki son günlerde kulağıma gelen bazı söylentiler KÜGİAD’ın bu birlik ruhuyla örtüşmüyor. Adaylardan birine “çekil” baskısı yapıldığı iddia ediliyor. Araştırdım, bu hususta farklı görüşler var ama net olan şu: Yarışı sabote etmek, kendine olan güvensizliğin dışavurumudur. Bir adayın varlığı rahatsız ediyorsa, sorun rakipte değil, aynada görülen kişidedir.

Gerçek rekabet dışarıdan değil, içeriden doğar. Esas mesele, yanındaki değil, kendinle yarışabilmektir. Unutmayın: Dernekler kimsenin özel alanı değil, tüm üyelerin ortak mirasıdır. Geçmişin emeğiyle, geleceğin umuduyla kurulur o yapılar. Uzun yıllar ben de bu derneğin üyeliğini yaptığım için bu satırları rahatlıkla yazabiliyorum.

Bu yüzden mesele kazanmak değil, nasıl yarıştığınızdır. Demokrasi yalnızca seçim günü değil, aday olma hakkının başladığı andan itibaren başlar. Yarışı tek kişinin koşmasını istemek demokratik değil, otoriter bir eğilimdir ve bu asla tasvip edilemez. Bunu yapan siyasi partileri kendine örnek alan anlayış, gitsin siyaset yapsın. Bu dernek siyaset mecrası değildir.

Bu seçimi kim kazanır, bilinmez ama kimin nasıl davrandığı unutulmaz. Bu sadece bir genel kurul değil; bir karakter testi, bir duruş imtihanıdır.

Ve gençler, unutmayın:

KÜGİAD’a yakışanı yapmak zorundasınız. Gerisi lâf-ı güzâf.

Sevgiyle kalın…