KÜTAHYA NEDEN GERİ KALDI?

1969 yılında Kemal Panikoğlu tarafından kaleme alınan “Olayların içinde Kütahya” isimli kitabı okuma fırsatı buldum. Bu kitabı, merhum Şükrü Atakan hocadan duymuştum. Okumamı tavsiye etmiş, “Kütahya’da yazılmış en ciddi arşiv niteliği bulunan kitaplardan” diye de eklemişti. Ruhu şâd olsun.

Kitapta, yedi ayrı başlıkta konular tasnif edilmiş. Bu başlıkların her biri diğerinden daha kıymetli ve önemli. Ancak bir konu var ki çok dikkatimi çekti. “Geri kalmamızın sebepleri…”

Bundan tam 56 yıl önce yayımlanan bir kitapta, Kütahya ilinin neden geri kaldığı gayet sade bir dille anlatılmış. Kitaptan alıntı yaparak şuraya dikkat çekmek istiyorum:

“Kütahya'nın geri kalmasının başlıca amili, senlik benlik davası ile köhne partizanlık zihniyetidir. Bugüne kadar çok şeylere teşebbüs edilmiştir. Memleketin ilerlemesinde birlik ve beraberliğe ayak uyduramadığımız için çok işlerde geri kalmaktayız…”

56 yıl önce yazılan kitapta da “sen-ben” sorunu yaşandığının vurgulanıyor oluşu, bugün yaşanan sorunların birçoğunun bize miras olarak kaldığı ve maalesef halen buna sahip çıktığımız gerçeğini yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor.

Kitapta geçen ve üstte verdiğim cümle, “sen-ben” kavgasının ne kadar eskiye dayandığına fikir verebilir. 1969 yılında 50 yıl öncesine atıfta bulunulan (1909’a tekabül eder) konuların da aynı olduğu iddiası, sarsıcı ama gerçek bir olgu olarak önümüzde hazır bulunuyor. Bugünden hesap görürsek en az 116 yıldır Kütahya’da “sen-ben” tartışmaları sürüp gidiyor.

Bu tartışmaların detayları, kitaptaki bu bölümde ve diğer altı bölümde çok güzel bir şekilde anlatılmış. Zaman içinde size bu kitaptan alıntılar yaparak günümüz örnekleri ile kıyas etmenizi sağlamak arzusundayım.

Olumsuz örneklerin tartışılması aslında çok da tasvip etmediğim bir şeydir. Kütahya’da olumlu bir şeyler yapıp, geleceğe doğru ve güçlü adımlarla yürümek gerektiğini yıllardır bendeniz ve birçok gazeteci yazıp çizdik. Ancak bazen geçmişi sorgulamak, hatalarımızdan ders almak ve doğruyu bulmak adına oldukça faydalı olabilir. Kütahya’nın geçmişindeki “sen-ben” kavgalarına, partizanlık zihniyetine ve toplumsal ayrışmalara bakmak, bugünümüzü anlamamıza yardımcı olabilir. Bize düşen, bu hatalardan ders çıkarmak ve her türlü ayrımcılığın, önyargının önüne geçmek için çaba harcamaktır.

Kütahya’nın bugününü inşa ederken, geçmişin gölgesinden sıyrılmamız gerektiği apaçık ortada.

Günümüzde hâlâ çokça karşılaştığımız, birbirine karşı kin ve öfke besleyen gruplar, Kütahya’nın gelişmesine engel teşkil ediyor. Gelişmiş iller, kalkınmış bölgeler, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bu tür dar kalıplardan sıyrılabilmiş, daha büyük hedeflere ulaşabilmiştir. Biz de Kütahya olarak bu hatayı tekrarlamaktan vazgeçmeli ve tüm potansiyelimizi tek bir yolda birleştirerek, şehri kalkındırma hedefini ortaya koymalıyız.

Kütahya’mız sadece geçmişin izleriyle değil, aynı zamanda geleceğin umutlarıyla da şekillenmelidir. Bu nedenle, bir zamanlar yaşanan “sen-ben” kavgasını sonlandırmak, herkesin ortak bir amaca yönelik çalışabileceği, huzurlu ve adil bir toplum yaratmak için birbirimize destek olmalıyız.

Kütahya’da bireyler arasındaki çatışmalar bir kenara bırakılmalı ve hep birlikte el birliğiyle daha güçlü bir Kütahya inşa edilmelidir.

Bu anlamda, bugünden itibaren her birimizin üzerine düşen sorumluluklar var. Bugün Kütahya’nın geri kalmışlığından şikâyet ediyorsak, geçmişteki hataların ve yanlışların üzerine gitmekle kalmayıp, bunları düzeltmeye yönelik adımlar atmak zorundayız. Çünkü Kütahya’yı geri bırakacak olan, geçmişin değil, bugünün yanlışlarıdır. Ve bu yanlışların sona erdirilmesi, hepimizin elinde.

Gelin, Kütahya’nın potansiyelini en verimli şekilde kullanabilmek için "sen-ben" kavgasını sona erdirelim, ortak bir hedef doğrultusunda el birliğiyle, güçlü bir Kütahya için adımlar atalım. Gelecek, bu yolda hepimizin olacaktır.  

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Gelin birlik olalım yarın çok geç olmadan, gelin dirlik bulalım, vazgeçin öç almadan...