KÜTAHYA VE TUVALET

Piknik alanları güzelleşiyor, doğa canlanıyor ama Kütahya hâlâ en temel ihtiyacını çözemiyor: Umumi tuvalet sorunu hem hijyen hem de medeniyet sınavında sınıfta bırakıyor...

Medeniyetin tarihi, belki de ilk kez bir insanın “acaba nereye tuvaletimi yapmalıyım?” sorusunu sormasıyla başlamış olabilir. Antik Roma'da milattan önce 300’lerde ortak kullanımlı tuvaletler inşa ediliyordu. Hatta öyle ki, bazı şehirlerde akan suyla temizlenen sistemler bile kurulmuştu. Osmanlı’da ise mahalle çeşmeleri kadar mahalle helaları da bir kamusal düzen unsuruydu. Yani konu öyle basit bir ihtiyaç meselesi değil; bir medeniyet göstergesidir tuvalet.

Ancak ne yazık ki bu konuda 21. yüzyılda değil, adeta milattan önceki karanlık bir çağda yaşıyormuşuz gibi bir tablo çiziyoruz. Şehircilikte, hizmette, turizmde övündüğümüz Kütahya’da en temel ihtiyaçlardan biri olan umumi tuvalet meselesi hâlâ çözülmeyi bekleyen bir yaradır.

Piknik sezonu geldi çattı. Hava ısındı, doğa canlandı, insanlar uzun bir kışın ardından kendini parklara, mesire alanlarına atmaya başladı. Ancak doğayla buluşmanın, ailece vakit geçirmenin, şehrin kalabalığından ve gürültüsünden uzaklaşmanın bu güzel anlarını gölgeleyen bir sorun var: Kütahya'da yıllardır çözülemeyen umumi tuvalet meselesi.

Dün sosyal medyada denk geldiğim iki paylaşım, bu meselenin ne denli ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi...

Biri, “Camiden tutun parklara, hizmet sektöründen tutun en ücra köşeye kadar Kütahya’da bir tuvalet sorunu var” diyerek adeta durumun özetini vermiş. Diğeri ise ailesiyle birlikte Yoncalı’ya pikniğe gitmiş, belediyenin otobüs seferi koymasına sevinmiş ama tuvaletlerin bakımsız ve yetersizliğinden dolayı yaşadığı hayal kırıklığını dile getirmiş. Üstelik sadece yerli değil, dışardan gelen misafirlerin de yüksek sesle şikâyet ettiğini vurgulamış. Kısacası mesele sadece “iç mesele” değil; artık Kütahya’nın turistik kimliğini zedeleyen, misafire mahcup eden bir sorun halini almış.

İtiraf edelim ki biz bu konuda sınıfta kaldık. Temizlik, hijyen, mahremiyet gibi insani ihtiyaçların belki de en temeli olan tuvalet ihtiyacı, nedense hâlâ “önemsiz” görülüyor. Oysaki bir şehrin medeniyet seviyesi, kaldırımlarının genişliğiyle, binalarının yüksekliğiyle değil; kamusal alanlarındaki tuvaletlerin temizliğiyle ölçülür.

Kimileri “Vatandaş kullanmayı bilmiyor, belediyenin ne suçu var?” diyebilir. Evet, doğru; bizler bazen kamusal alanları hor kullanıyoruz. Ama bu, yerel yönetimlerin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Herkesin erişebileceği, temiz, bakımlı, güvenli tuvaletler yapmak, kullanımı özendirici tabelalarla, personelle, eğitimle desteklemek zorundayız. Aksi halde bu kısır döngü sürer gider.

Kütahya Belediyesi, Yoncalı gibi artık cazibe merkezi haline gelen alanlarda ciddi yatırımlar yapıyor. Ancak bu yatırımların sürdürülebilirliği, detaylara gösterilen özenle mümkündür. İnsanlar bir mesire alanına geldiğinde önce otoparkına, sonra çöp kutusuna, ardından tuvaletine bakar. Bu üçlüde sınıfta kalırsanız, gerisi ne yazık ki göz ardı edilir.

Bir önerim de var: Tıpkı bazı büyükşehirlerde olduğu gibi, işletmeye devredilen ama denetimi belediyede kalan, paralı ama hijyen garantili tuvalet modelleri geliştirilebilir. Ya da mobil tuvalet üniteleriyle yoğun günlerde geçici çözümler sunulabilir. Kütahya buna değer.

Medeniyetin beşiği Anadolu’nun ortasında, termal turizmin merkezi olma iddiasındaki Kütahya’da artık bu ayıptan kurtulmanın vakti gelmiştir. Kütahya güzel, daha da güzel olabilir ama önce temizlikten başlamalıyız ve temizlik de tuvaletle başlar.

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Tuvaleti pis bir memlekette, turizmden medet ummak abesle iştigaldir.