KÜTAHYA'DA CAMİ SİYASETİ OLMAZ

Cumartesi günü yapılan Kütahya Belediyesi Meclis Toplantısı, fiyat artışlarına endeksli bir şekilde ilerlerken, bir anda konu camilere verilen "ücretsiz su" konusuna geldi.

AK Partili bir meclis üyesince Belediye Başkanı Eyüp Kahveci'ye sorulan kayıp ve kaçak su oranı sorusu, "cami üzerinden siyaset" tartışmalarına mahal verdi.

Kütahya'da yüzde 47 oranında kayıp ya da kaçak olarak adlandırılan su kaybı olduğu ve bunun tamamının boru hatlarındaki kaçak olmadığı açıklandı. Bu yüzde 47'nin içinde camiler, okullar ve bazı buna benzer yerler de olduğu, buraların da suyu ücretsiz aldığı bildirildi.

AK Partili meclis üyeleri tam bu sırada cami lafını duydular ve başladılar "Neden cami diye bastırıyorsun" diye tepki göstermeye. Salonda değildim ama ekran başından meclisi izlerken gayriihtiyari olarak "başladılar yine" dedim.

Kütahya'nın bu gibi işlerle kaybedecek vakti yok. O mecliste dini değerleri dikkatle dile getirin lütfen. Mecliste konuşulup çözülmesi gereken o kadar çok konu var ki sizin din ve dini değerler üzerinden yaptığınız çıkışlar doğru olmuyor düşüncesindeyim.

MEMLEKET SEVDANIZI HER YERDE GÖSTERİN

Belediye Meclisi toplantısında ellerine hesap makinesi alıp, su parasına yapılacak zammı kuruşu kuruşuna hesaplayan AK Partili meclis üyelerine şu soruyu iletmem lazım. Ellerini vicdanlarına koyup cevap versinler.

Mesela, 2022 yılında 2 lira olan 230 gram çarşı ekmeğinin fiyatı, 2023 yılında 8 liraya, sonra da 10 liraya çıkarken, neden elinize hesap makinesi almadınız?

Düşüncem odur ki bu fiyatların yükselmesi sizin partinizin ekonomi politikalarına endeksli olduğu için ses etmediniz, değil mi? Hanımlar ve beyler, ayıp ediyorsunuz.

Kütahya Belediyesi borç batağında yüzerken, sırf "CHP belediyeyi ne hale getirdi" diyebilmek için mi böyle yapıyorsunuz? Halkın hakkına gireceğinizi, 250 bin kişinin vebalini üstlendiğinizi unutmamanız gerekiyor.

Evet, muhalefet yapılır ama "biz öyle istiyoruz" demekle bu muhalefet yapılmamalı. Rahmetli anneannem "Ay aydınlık, hesap ortada" derdi. TBMM'deki sert tartışmaları görüp kendinize bunları örnek almayın arkadaşlar. Taşrada işler böyle yürümez...

DİN VE SİYASET ARASINDAKİ ÇİZGİ

Din, bireylerin inanç dünyasına hitap ederken, siyaset toplumların yönetim biçimlerini belirlemek için bir araçtır. Bu iki alanın birbirine karıştırılması, iki temel sorunu beraberinde getiriyor. Bu durum örneklerle sabittir.

Din üzerinden siyaset yapıldığında, dinin evrensel ve kapsayıcı mesajları, politik çıkarlar uğruna dar bir ideolojik çerçeveye indirgenir. Bu durum, dini birleştirici olmaktan çıkarıp ayrıştırıcı bir araç haline getirir.
Dini söylemlerle siyaset yapıldığında, siyasetin karar alma süreçleri ilahi bir otoriteye dayandırılmaya çalışılır. Bu, demokratik tartışma ve hesap verebilirlik mekanizmalarını zayıflatır. Zaten laik sistemle yönetilen ülkelerde bu duruma rastlamanız olanaksızdır.

Siyaset, laiklik ilkesine bağlı kalarak her inançtan insana eşit mesafede durmalı ve bireylerin inanç özgürlüğünü korumalıdır. Unutulmamalıdır ki din üzerinden siyaset yapmak, kısa vadeli siyasi kazançlar sağlasa da uzun vadede toplumların huzurunu ve birliğini tehlikeye atar.

Sonra çakma din adamları "Ateizm, deizm arttı, din elden gidiyor gibi" laflar ile kendine bağlı olanların azalmasına öfkelenir.

Millet salak değil, sorguluyor, araştırıyor. Senin din diye yutturduğun hurafeleri görüp senden kaçıyor. Sen de kendine "kul" bulamıyorsun.

Oysa Allah, tüm semavi dinlerde, kendisinden başkasına kulluk edilmesini kesin bir dille yasaklıyor.

Adamlar, aslında din diye şirk (Allah'a ortaklık) pazarlıyor. Bizim masum millet de bunu maalesef öylece dinliyor.

Peki, Allah ne diyor? "Akıl etmez misiniz?"...

Sevgiyle kalın...

GÜZEL CÜMLELER

En ummadığın kişi senin içyüzünü keşfeder, sen herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun? ZİYA PAŞA