Olayın merkezinde bir çocuk ölümü var
Kütahya’da mesleki eğitim adı altında yürütülen MESEM uygulamaları, bir kez daha ağır bir kayıpla gündeme geldi. Staj yaptığı atölyede üzerine devrilen sunta kalıplarının altında kalarak yaşamını yitiren 15 yaşındaki Erol Can Yavuz, henüz okul çağında hayattan koparıldı. Olayla ilgili davada verilen karar ise kamuoyunda derin bir rahatsızlık yarattı.
Karar kamu vicdanını yaraladı mı?
Eğitim-İş Kütahya Şubesi, dava sonucunda ortaya çıkan tablonun kamu vicdanını zedelediğini vurgulayarak sert bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, işverenin asli kusurlu bulunmasına rağmen cezada indirime gidilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, çocuk işçiliğini olağanlaştıran bir anlayışın ürünü olduğu ifade edildi.
“Bu bir kaza değil, ihmaller zinciri”
Sendika yetkilileri, Erol Can Yavuz’un ölümünün basit bir iş kazası olarak tanımlanamayacağını dile getirdi. Yapılan değerlendirmelerde, denetimsiz iş ortamları, yetersiz iş güvenliği önlemleri ve yanlış eğitim politikalarının bu ölüme zemin hazırladığına dikkat çekildi. Açıklamada, “Bu ölümler tesadüf değil; göz göre göre gelen ihmallerin sonucudur” ifadeleri kullanıldı.
MESEM uygulamaları neden tartışılıyor?
Başlangıçta “mesleki eğitim” amacıyla hayata geçirilen MESEM, bugün gelinen noktada çocukların ucuz iş gücü olarak görülmesine yol açtığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Eğitim-İş, çocukların pedagojik ve fiziksel gelişimlerine uygun olmayan ortamlarda, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırıldığını savunuyor.
“Eğitim ölüm riski barındıramaz”
Açıklamada en çok vurgulanan başlıklardan biri, eğitim hakkının çocuklar için bir risk alanına dönüştürülmemesi gerektiği oldu. Sendika, “Çocuklar işçi değildir. Eğitim, ölüm riski barındıramaz” diyerek, staj adı altında yürütülen uygulamaların yeniden ele alınması çağrısında bulundu.
Sistemsel sorunlar mı var?
Eğitim-İş’e göre yaşanan bu ölüm, bireysel bir ihmalin ötesinde sistemsel sorunların sonucu. Yanlış eğitim politikaları, yetersiz denetimler ve sermaye odaklı yaklaşımlar, çocukların yaşam hakkını tehdit eden bir tabloyu ortaya koyuyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği raporlarının da bu tabloyu doğruladığı belirtiliyor.
“Bu tablo politiktir”
Son yıllarda staj ve mesleki eğitim kapsamında çalışan çok sayıda çocuğun yaşamını yitirdiğine dikkat çekilen açıklamada, yaşananların rastlantı olmadığı vurgulandı. Eğitim-İş, bu sürecin bilinçli politik tercihlerle şekillendiğini savundu.
Yetkililere açık çağrı
Sendika, Kütahya Valiliği ve İl Millî Eğitim Müdürlüğü’ne seslenerek şu soruları gündeme taşıdı:
Bu çocuk hangi denetimlerle o atölyeye gönderildi? İş güvenliği önlemleri var mıydı? Kim denetledi, kim görmezden geldi?
“Sessizlik suçtur”
Açıklamada, bu soruların cevapsız bırakılmasının da bir sorumluluk olduğu ifade edilerek, kamu idaresinin şeffaf biçimde hesap vermesi istendi. “Görmezden gelmek suçtur” vurgusu dikkat çekti.
Talepler net ve tartışmaya kapalı
Eğitim-İş, taleplerinin açık olduğunu belirtti. MESEM uygulamalarının derhal gözden geçirilmesi, çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasının sonlandırılması ve staj yapılan işyerlerinde bağımsız iş sağlığı ve güvenliği denetimlerinin zorunlu hale getirilmesi istendi. Ayrıca, çocuk ölümleriyle sonuçlanan davalarda cezasızlık uygulamalarına son verilmesi çağrısı yapıldı.
“Davanın takipçisi olacağız”
Sendika, Erol Can Yavuz’un davasının kapanmasına izin vermeyeceklerini duyurdu. Hukuki, sendikal ve toplumsal mücadelenin sürdürüleceği belirtilirken, gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk yollarının sonuna kadar kullanılacağı ifade edildi.