Kendi kapısının önü kazılına dek, kendi çöpleri alınmaya dek, kendi yolu çamur olana dek ses etmez bizim millet. Başkasının çektiği rahatsızlık hiç umurunda olmaz, “neme lazım” der geçer bizim ahali. Hatta tam Kütahya ağzı ile "Neminûrum" denir.
Şu çevreyollarındaki kazalar ve buna bağlı olarak yaşanan ölümler, yaralanmalar ya da maddi hasarlar kendi başına gelirse anlayacak olan halkımız, bu konuya zerre denli önem vermiyor. Başka memlekette olsa eylem yaparlar, ses yükseltirler, dikkat çekmek için yolu trafiğe bile kapatırlar. Mesela bu çevre yolundaki kaza ölümleri Muğla’da olsa, Aydın’da olsa, İzmir’de olsa, Denizli’de hatta Afyonkarahisar’da olsa halk yollara dökülür, bu yolların sağlıklı bir geçişe sahip olması için elinden geleni yapar. Bizde nasıl? Kocaman bir boşluk. Kendi ailesinden biri ölmedi ya da yaralanmadı. Kendi ailesinden biri hapse düşmedi. Hâl böyle olunca bu çevre yollarını sağlıklı bir şekle çevirmekle yükümlü olan yetkililer de durumun üzerine düşmüyorlar. Bir gazetecinin konunun üzerine gidiyor olması onları çok da etkilemiyor.
Şu Kütahya’daki çevre yolları ilgili kanuna ya da mevzuata göre denetlense, yollar acilen trafiğe kapatılırdı. Bu işleri denetlemekle yükümlü olanlara sesleniyorum; sizin bu umursamamanız insanları canlarından ya da mallarından ediyor. Bunun sorumluluğu hepinize yeter…
KÜTAHYASPOR’DA SORUN NE?
Sezona fırtına gibi başlayan, lider Bursaspor’u falan yenmeyi planlayan Belediye Kütahyaspor’da işler kötü gidiyor. Haftalardır ligde galibiyet yüzü göremeyen, kendi saha ve seyircisi önünde yenilmeye başlayan Belediye Kütahyaspor’un teknik drektörü Hakan Şapçı da şapkasını alıp kaçtı. Kaldık mı yine baş başa? Hani derler ya “elin adamı acımaz” diye. Kaybedilen puanlar, boşa giden emekler Hakan Şapçı ile birlikte suya atılmış oldu. Şimdi yeni bir Hakan Şapçı bulacaklar. O da iyi sonuçlar alamaz ise 6-7 hafta takılıp “bol şanslar” diyecek. Takımın iyi bir yere gelmesi için çırpınan yönetime sözüm yok. Adamlar gerekeni fazlası ile yapıyor ama bu teknik işlerde yetkin olmadıklarını anlamışlardır her halde. İşin sonunda şapkasını alan giden bir hoca olacağına bizden birileri olsun daha iyi…
EYÜP KAHVECİ’NİN SİTEMİ
Cumartesi günü Kütahya Belediyesi Meclis Salonu’nda yapılan Sıtkı Olçar’ı (Usta) anma programında konuşan Kütahya Belediye Başkanı Eyüp Kahveci, “Kütahya’da yukarıya doğru yükselen kişinin hemen paçasından tutup aşağı çekiyorlar. Bundan vazgeçelim” mealindeki sözleri günün manşetiydi aslında. Bu durum yeni ortaya çıkmadı. Yıllardır söylenir, dedikoduların arasına meze olarak serpiştirildi. Halkımızın kaymak tabakası olan ekabirler sınıfı, birinin yükseldiğini, başarı elde ettiğini görünce ciddi manada paçasından tutup yukarıya çıkmaması için çaba gösterir. Aslında bunu çok somut örnekler ile anlatabilirim ama insanlar rencide olurlar. Zamanında paçasından aşağıya çekilmiş olan insanlardan söz ediyorum. Paçadan çekenler kendini bilir…
TEBESSÜM
Eşeği ile kasabaya alışverişe giden Nasreddin Hoca; kitap, elma, limon gibi birçok ağır şey almış. Aldıklarını kocaman bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı da sırtına alıp eşeğine binmiş.
Yolda giderken Hoca’yı gören köylüler:
– Ey Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın? diye sormuşlar.
Hoca:
– Ne yapayım? Zavallı hayvan zaten beni taşıyor, çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı, demiş.
GÜZEL CÜMLELER
"Hâlin ne ise müşteri sen oldun o hâle, Noksanı meğer adl-i ilâhîde mi sandın?" Kenan Rifai