Bir şehri tanımak istiyorsanız müziğine kulak verin. Daha iyi tanımak istiyorsanız müziği hissederek dinleyin. Müzik, kültürel derinliğiyle beraber şehrin kimliksel yapısına dair keşfe çıkartır. Kütahya türkülerinde Gomidas'ın dokunuşlarına tanık olma ihtimaliniz olabilir.
1869 yılında Kütahya'da doğan Gomidas Vartabed veya gerçek adıyla Soğomon Soğomonyan, yalnızlık duygusunu erken yaşta yetim kalarak deneyimler. Çocukluğunda başlayan terk edilme ve terk etme hissiyatını ezgilerinde dışavurur. Müzik dünyasına yaptığı katkılarla büyük bir üne kavuşan Gomidas, Kütahyalıydı. Kütahya onun ilham perisini etkilemiş, Gomidas da Kütahya'yı içtenlikle hissetmişti. Berlin ve Paris'te de bir dönem yaşayan Gomidas'ın eserleri, yılların ardından müzik tutkunu Kütahyalı Ulunay Türkkan’a da ulaşır.
Goethe'nin şiirleri için ilham aldığı Alman Heidelberg şehrinde doğan Ulunay Türkkan, 11 yaşında ailesiyle memleketi Kütahya'ya döner. Burada fark etmeden Gomidas'ın yaşadığı ifade edilen evin sokağında, çocukluk yıllarını geçirir. Gençlik yıllarında İstanbul Üniversitesinde Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünde okur. Ancak müziğe olan tutkusu onu sanata yönlendirir. Önce vokalist ve dansçı olarak başladığı müzik hayatına konuk koordinatörü olarak devam eder. 90’lı yılların başarılı TV programları arasında yer alan Cem Özer’in ‘‘Laf Lafı Açıyor”, Seyfi Dursunoğlu’nun “Huysuz Virjin” vb. programlarda uzun yıllar çalışır, müzik prodüktörlüğü de yapar.
Ulunay, hayatına yön veren müzik heyecanından dolayı yıllar sonra tesadüfen Kütahyalı hemşehrisi Gomidas'ın eserleriyle tanışır. "Memleketimden, müzik dünyasını etkilemiş büyük bir müzikolog çıkmış ve ben bundan yeni haberdar oluyorum." mahcupluğuyla araştırmalarını sürdürmüş. Ancak mahcupluğunun haklı bir sebebi de vardı. Çünkü Gomidas hakkında ülkemizde fazla araştırma yoktu. "Karşılaştırmalı Türk Müziğinde Çokseslilik Yaklaşımları" makalesinde Prof. Dr. Uğur Türkmen, "İlk türkü derlemelerini ve bu toprakların eserlerini çok seslendiren Gomidas’a pek değinen olmaz." diye belirtmiş ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi Müzikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burcu Yıldız, Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda, Türkiye'deki müzik tarihi araştırmacılığı açısından Gomidas'ın önemine vurgu yapmış ancak Türkçe'de onun hakkında yayınların çok sınırlı olduğunu ifade etmiştir.
Ulunay, kendi çabalarıyla araştırmalarını derinleştirdikçe, Mecidiye Mahallesindeki anneannesinin evininin bulunduğu sokağın çaprazında bir zamanlar Gomidas'ın çocukluğunun da geçtiğini öğrenir, özel araştırmalar ve çalışmalarla teyit eder. Bir sessizlik oluşur. Ulunay gözlerini kapatır ve Gomidas'ın gözüyle Kütahya'yı canlandırmaya çalışır. Sonrasında bu canlandırma, Gomidas’ın müziği eşliğinde Kütahya’nın eski fotoğraflarından yola çıkılarak hazırlanan “Kütahyalı Gomidas” isimli yarı belgesel - animasyon filminde yansır. Gomidas'ın Ilıca'da resmedildiği ortaya çıkan ikonik tablosunun da muhtemel öyküsünü anlatan filmin merkezinde memleketi Kütahya bulunmaktadır.
Ulunay Türkkan, "Gomidas, çok yönlü dehası ile ezan dahil, Anadolu’nun farklı dillerinden derlediği ezgileri ve yaptığı besteleri ile binlerce şarkılık bir külliyat oluşturur ve etnomüzikolojinin öncülerinden biri olarak tanımlanır. Memleketi Kütahya'ya geri döndüğünde ise ailesinden kalan mirası olan Türkçe parçaları da ayrıca notalara dökmüş." yorumuyla beraber Kütahya'da Gomidas etkinliği yapmayı düşünür müsünüz sorusuna karşılık cevaben bana kısaca şunu söylemiştir: "En yakın zamanda yapmak isterim."
Zeytinburnu Belediyesinin çıkardığı Z Dergisi'nde Betül Bakırcı tarafından kaleme alınan "Müzisyen ve Müzikolog: Gomidas Vartabed" isimli araştırmada, bir görüşe göre Gomidas'ın özel olarak Kütahya'nın köylerini gezip buradaki halk ezgilerini derleyerek notaya geçirdiği ifade edilmektedir. Böylelikle Gomidas'ın, Kütahya'nın türkülerinde dokunuşları olabilir. Kim bilir?
Yine bu dergide, Ari Hergel'den yapılan bir alıntılamada, Gomidas'ın kulağına hoş gelen her şeyi notaya geçirdiğini, bunun içinde de ezanın olduğu belirtilmiştir.
Not: Bu yazıda Gomidas, Kütahyalı olması yanı sıra müzik veya sanat hayatı yönüyle kısaca ele alınarak yaptığı çalışmaların, müzikolojinin kuruluş süreci bakımından bilimsel literatürümüzdeki önemine dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Yazının siyasi yöne kanalize edilmesini kabul etmem. Türkiye'miz tarihsel açıdan değerlendirildiğinde, dünyada örnek gösterilecek şekilde bir arada yaşama ve hoşgörü kültürüne sahiptir. Küresel alanda ivme kazanan ırkçılığa karşı en iyi formül, ülkemizdeki insanların çokkültürlü dayanışma ruhudur.
Son olarak izne ayrılacağımdan dolayı bir süre yazı paylaşamayacağım. Saygılarımı sunarım. Esenlikle kalın, en yakın zamanda görüşmek üzere.