Kütahya

Kütahya’nın binlerce yıllık hazineleri yok oluyor! Asfalt ve çöpler altında...

Kütahya’nın kalbinde binlerce yıllık tarih sessizce çürüyor. Roma lahitlerinden Germiyanoğulları medreselerine, Bizans çeşmelerinden Osmanlı su tesislerine kadar pek çok eser ilgisizlik ve bilgisizlik yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Kütahya’nın ortasında, binlerce yıllık tarihi yapılar sessizce çürüyor. Roma’dan Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan zengin bir miras; kimi zaman bir evin bahçe duvarında, kimi zaman bir çöp yığınının altında saklı kalıyor. Gazeteci Muammer Mert Opuş ve serbest araştırmacı İsmail Germiyanoğlu, Kütahya’nın kaybolmaya yüz tutmuş eserlerini gün yüzüne çıkardı.

Lahit Çeşme Olmuş, Sonra Bina Temeline Gömülmüş

Hisar Kalesi eteklerinde Roma dönemine ait büyük bir lahit teknesi bulundu. Bir dönem çeşme olarak kullanılan bu eser, daha sonra inşaat temelinde kaybolmuş. Üzerindeki yazılar hâlâ okunabilir. Germiyanoğlu, “Bu tür lahitler yalnızca toplumda önemli yeri olanlara aitti. Burada yatan kişi belli ki dönemin güçlü isimlerinden biri” diyerek, eserin tarihî önemini vurguluyor.

Balabaniye Medresesi: Adı Var, Kendisi Yok

Bir zamanlar Kütahya’nın bilim merkezi olan Balabaniye Medresesi, bugün sadece birkaç taş kalıntısıyla anılıyor. 14. yüzyılda Germiyanoğulları döneminde inşa edilen medrese, yüzyıllar boyunca eğitim verdi, tekkelerle işlevini sürdürdü, ancak zamanla yok oldu. Taşlarının bir kısmı istinat duvarlarına gömüldü, kitabesi ise Kütahya Müzesi’nde.

Çeşmede Gizli Vaftiz Havuzu

Balpınar Çeşmesi, sadece bir su kaynağı değil, aynı zamanda Bizans döneminden kalma devşirme parçaları ve vaftiz havuzuyla Kütahya’nın çok katmanlı tarihini gösteriyor. Çeşmedeki haç formundaki havuz, burada bir zamanlar kilise olduğuna işaret ediyor.

Aşağı Hisar’da Gizemli Su Tesisleri

Bir başka keşif, Aşağı Hisar Mescidi’nin altındaki su tesisleri oldu. Roma’dan Osmanlı’ya farklı dönemlerde kullanılan bu yapı, dar bir tünel barındırıyor. Tünelin nereye çıktığı ise hâlâ bilinmiyor. Selçuklu döneminde su dağıtım merkezi, Osmanlı’da ise mahalle çamaşırlığı olarak hizmet verdiği biliniyor. Bugün restore edilip ziyarete açılmış durumda.

Tarihi Korumak mı, Kaybetmek mi?

Kütahya’nın tarihi değerleri yalnızca taş, çeşme veya kitabe değil; bir şehrin kimliği. Ancak bu kimlik, her geçen gün biraz daha siliniyor. Germiyanoğlu ve Opuş’un araştırması, bir gerçeği gözler önüne seriyor: Yapılması gereken çok açık, yapılanlar ise hâlâ muallakta.

Yetkililerin ve sivil toplum kuruluşlarının harekete geçmemesi halinde, Kütahya’nın kadim hazineleri gelecekte yalnızca tozlu kitap sayfalarında kalacak.