Kültür-Sanat

Kütahya’nın Dört Efsanesi: Taşlara, Çamlara ve İnsanlara Yazılmış Hikâyeler

Kütahya’nın asırlık efsaneleri, dev adamların inşa ettiği kalelerden sarı saçlı kızların hamam mucizelerine, Mehmetçik’in kanıyla büyüyen çamlardan Çoban Murat’ın kutsal ağıllarına uzanıyor.

Kütahya, yalnızca tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle değil, efsaneleriyle de gönüllere dokunuyor. Bölgenin dört önemli halk hikâyesi, taşlara, çamlara ve insanlara yazılmış, nesiller boyunca dilden dile aktarılan eşsiz hazineler sunuyor.

ENNE KÖYÜNE İSİM VEREN EFSANE: KALE EFSANESİ
Kale Efsanesi anlatısına göre, bir zamanlar dev gibi iri, güçlü ve uzun ömürlü insanlar yaşarmış bu topraklarda. Liderlerinin önderliğinde, kilometrelerce dizilerek dev kaya parçalarını elden ele geçirip Hisar Tepe’ye taşımışlar. Kalenin inşası uzun sürerken, bin yaşındaki başkan oğlunun ölümüne tanık olmuş, bu ilk ölüm karşısında beli bükülmüş. Rivayetlere göre, Enne Köyü’nün adı bile bu olaydan türemiş.

SICAK SULARDA SAKLI EFSANE: SARI KIZ
Sarı Kız Efsanesi ise hamamların sıcak sularında saklı. Sarı saçlı, çakır gözlü güzel bir kız, samanlıkta duyduğu gizemli seslere karşılık verir ve kayalardan fışkıran sıcak suların ortasında kaybolur. Boyalık Hamamı’nda iyi kalpli kişilere zaman zaman göründüğü söylenen Sarı Kız, halk arasında mucizeyle anılır.

KAN DÖKEN ASKER EFSANESİ "MEHMETÇİK ÇAMI EFSANESİ"
Mehmetçik Çamı Efsanesi, Malazgirt sonrası bu topraklarda kanını döken bir askerin hikâyesini anlatır. Şehit düşen Mehmetçik’in avuçlarındaki çam filizi, zamanla büyüyerek bir ormana dönüşür. Çamların gövdelerinden kan renginde sakızlar akar, rüzgâr aralarından geçerken sanki şehitlerin senfonisi yankılanır. Köylüler ve bilim insanları, bu eşsiz doğa hazinesine dokunanların felakete uğrayacağına inanır.

DAĞLARDA BİR EFSANE: MURAT ÇAMI EFSANESİ
Çoban Murat Çamı Efsanesi ise dağlarda koyun ağılı kuran, kuşlarla, ağaçlarla konuşan, aşılar yapan Murat Dede’nin hikâyesidir. Bir gün köyün kötü muhtarının cenazesi getirildiğinde, Murat Dede onu çamların altına gömerken sadece şu duayı eder: “Allah’ım, ben sana bir misafir gönderiyorum, ne olursun sen de ona iyi bak.” O günden sonra muhtar köylülerin rüyalarına cennetten girmeye başlar. Bugün hâlâ Çoban Murat’ın aşılı çamlarının altında mevlitler okunur, uğurlamalar yapılır.

Kütahya’nın bu büyülü efsaneleri, yalnızca geçmişin izlerini taşımakla kalmıyor, günümüzde de köylüler arasında canlı bir şekilde yaşıyor. Her biri, doğayla, insanla ve inançla kurulan derin bir bağı simgeliyor.