MEDENİYET DEDİĞİN TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR

‘’MEDENİYET DEDİĞİN TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR’’

Allah’ın (CC), Selamı, Rahmeti ve Bereketi hepimizin üzerine olsun.

Değerli okuyucularımız, bu hafta sizlerle beraber İNŞAALLAH, batının medeniyeti hakkında konuşacağız. Bakalım Avrupa ne kadar medeni?

  Global dünyada, Avrupa yüzyıllardır medeniyette övüle övüle bitirilemez. Sözüm ona her alanda en iyisi Avrupa. Her iyi ve yeni olan Avrupa devletlerinde. Bu masalları yüzyıllarca yutturdular. Çünkü  dünya genelinde teknoloji bu kadar ileride değildi.  Televizyon kanalları bile önceleri  tek kanal TRT vardı. Sonra ise tek tek diğer kanallar açıldı. Ev telefonların halini  doğum yılı 90-95’li olanlarda ufakta olsa hatırlarlar. Ama bu tarihden önce doğanlar, sarı kaplı-kalınca her yıl eve gelen rehberleri bilirler. Kuponla ansiklopedi aldığımız ve bilgi edinmek için ya bu ansiklopedilere ya da kütüphanelere koştuğumuz, hayalimizde ki merak ettiğimiz ülkeleri atlaslardan sadece yerini bilebileceğimiz, ekranda sürekli Amerikan menşeli  filimler seyrettirilip Avrupa’ya ve Amerika’ya hayranlık uyandırılan bir dönemdi.

 Mamafih, son 20 yılda hızla  gelişen teknoloji sayesinde, dünya ‘’bir tık’’la parmaklarımızın altında. Gelişen teknoloji ile arama motorlarına işlem yapmak istediğimiz, merak ettiğimiz ne varsa yazıyoruz ve karşımıza cevap olarak metin, video,canlı olarak ulaşım, vb şekilde çabucak ulaşabiliyoruz. Tabii ki televizyon kanallarının ülkeler arası ve çok kanal olması da dünyadan bilgi almamızı sağlıyor. Bu haberler dünyayı dolaştığı ve bizlere saniyeler içinde servis edildiği için dezenformasyon içerikli olabilir. O yüzden doğru ve resmi kanalları tercih edelim.   

  Teknolojinin hızlı ilerlemesi vesilesiyle , bize sürekli anlatılan sözde ‘’medeniyet eşiği Avrupa’’nın da foyası çıktı. Açık açık delillere bağlı olarak ifşa edilen Avrupa, hiçte anlatıldığı gibi medeni, özgür, hür düşüncelere tevazu gösteren, iyilik yapan, kanatlı beyaz melek değilmiş.

 Avrupa, aksine kendi çıkarlarını gözeten, hür düşünceyi sadece kendi istediklerini söylediklerinde onaylayan –tabii ki burada özgürlük bahsedilemez, düşünce esaret altındadır-, sürekli kendini diğer ırklardan ve dinlerden üstün gören narsist bir yapıdır. Bunların gerçek yüzünü ufak ufak anlıyorduk ama dezenformasyon ile kendilerini sürekli haklı göstererek bir şekilde işin içinden çıkıyor ve delilleri kendince bir bahane bulup çürütüyorlardı. Buna bir örnek verelim.

‘’Yok İsrail'den farkları: İşgalci ABD'nin Irak'taki 19 yıl önceki katliamına dair kan donduran fotoğraflar ortaya çıktı

Yok İsrail'den farkları: İşgalci ABD'nin Irak'taki 19 yıl önceki katliamına dair kan donduran fotoğraflar ortaya çıktı

19 Kasım 2005 sabahı, Irak'ın Hadisa kentinde Amerikan askerlerini taşıyan bir araç bombalı saldırıya uğradı. Saldırıda bir asker hayatını kaybetti, iki asker yaralandı.

Bunun üzerine Amerikan askerleri, Irak işgali boyunca sıkça başvurdukları bir yöntemi izleyerek, saldırının intikamını sivillerden aldılar.

Olaydan sonraki birkaç saat içinde Amerikan askerleri, 24 Iraklı sivili katletti.

    19 yıl sonra ortaya çıktı              

Patlamanın gerçekleştiği yerin yakınlarında Bağdat'taki bir üniversiteye gitmekte olan 5 erkek sivili vurarak öldürdüler. Ardından bölgedeki üç eve girerek içerideki neredeyse herkesi infaz ettiler. Katledilenlerin en küçüğü 3 yaşında bir kız çocuğu, en yaşlısı ise 76 yaşında bir adamdı.

Katliamın ardından askerler, cesetleri numaralandırıp fotoğraflarını çekti. Bu fotoğraflar, katliamdan 19 yıl sonra gün yüzüne çıktı.

    Ceza bile almadılar  

Bu olay, "Hadisa Katliamı" olarak anılmaya başlandı. Dört Amerikan askeri cinayetle suçlandı, ancak bu suçlamalar daha sonra düşürüldü. Daha sonra Savunma Bakanı olacak General James Mattis, denizcilerden birine övgü dolu bir mektup yazarak suçlamaları reddetti ve masumiyetini ilan etti. 2012 yılında, katliamla ilgili son dava hapis cezası olmaksızın kapandı.

Hadisa Katliamı sırasında Deniz Piyadeleri Komutanı olan General Michael Hagee, 2014 yılında Deniz Piyadeleri için verdiği bir röportajda, katliama dair fotoğrafları gizli tutmakla övündü. Hagee, "Ebu Gureyb'deki fotoğrafların aksine, basın bu fotoğrafları asla ele geçiremedi. O fotoğraflar bugün hâlâ görülmedi. Bu yüzden bundan gurur duyuyorum," demişti.

New Yorker, katliamda öldürülen sivillerin aileleriyle birlikte Amerikan ordusuna açtığı davanın ardından, yıllarca gizli tutulan fotoğrafları elde etmeyi başardı. Fotoğraflar oldukça çarpıcı. Savunmasız sivillerin çoğu yakın mesafeden başlarından vurulmuş.

Küçük Zeynep'i başından vurdular

Beş yaşında bir kız çocuğu olan Zeynep Yunus Salim, bir ABD Deniz Piyadesi tarafından başından vuruldu. Zeynep annesi, kız kardeşleri ve erkek kardeşinin yanında bir yatakta öldü. Bir deniz piyadesi cinayetlerin ardından fotoğraflarda ölüleri ayırt etmek için kırmızı bir kalemle ile sırtına "11" sayısını yazdı.

Deniz Kuvvetleri Kriminal Araştırma Servisi kayıtlarına göre, askerlerden biri olan Onbaşı Stephen Tatum müfettişlere, ateş etmeye başlamadan önce odadaki insanların kadın ve çocuk olduğunu fark ettiğini söylemişti. Tatum yatağın üzerinde duran kısa saçlı bir çocuk gördüğünü anlattı. Tatum, "Çocuk olduğunu bildiğim halde yine de onu vurdum" dedi. Daha sonra bu ifadeyi reddetti.

      Öldürdükten sonra ayağına sayı yazdı

Üç yaşındaki Ayşe Yunus Salim vurularak öldürüldü. Öldürüldükten sonra bir deniz piyadesi yanağına "12" sayısını yazdı. Solda 10 kız kardeşi Saba, sağda ise 8 yaşındaki erkek kardeşi Muhammed görülüyor. 5 yaşındaki kız kardeşi Zeynep'in uzanmış kolu neredeyse Ayşe'nin eline değiyor.

15 yaşındaki Nur Yunus Salim, annesinin ve dört kardeşinin öldürüldüğü yatağın yanında. Nur'un hayatta kalan kız kardeşi Safa yaptığı açıklamada Nur ile birlikte yatağın arkasına saklandıklarını, ancak bir deniz piyadesinin tüfeğini yatağın altına doğrultarak onlara ateş ettiğini söyledi. Asker Safa'yı ıskaladı ama Nur can verdi.

     Suçlamalar düşürüldü

 

Katliamla ilgili 4 Deniz Piyadesi cinayetle suçlandı. Ancak New Yorker'ın haberine göre, bu suçlamalar daha sonra düşürüldü.

2012'de, son dava hapis cezası olmadan bir savunma anlaşmasıyla sonuçlandığında, Irak savaşı sona ermişti.’’(www.yenisafak.com)

Not- bu bilgiler bu hafta içinde gündeme geldiği için sıcak bilgidir. Arama motoruna ‘’hadisa katliamı’’ yazınca detaylı ilgiler çıkıyor. Güvenilir kaynaklardan bilgi edinmeyi unutmayınız!

Görüldüğü üzere işi sivillerle olup, gücü ancak sivillere yeten bir maraz bunlar. Dahası aylardır vahşi ırk, katil, soykırımcı  israil, dünyanın gözü önünde Filistin’i yakıp kavuruyor soykırım yapıyor. Sivilleri,hastaneleri,camileri,kiliseleri,okulları, yük hayvanlarını hepsini -önüne ne gelirse -vurup geçiriyor. Zalimliğiyle gurur duyuluyor bu sözde medeniyet beşiği Avrupa tarafından. Abd kongresinde, bu zalim- Siyonistlerin başı netanyahu, yuhh! lanacağına, ayakta alkışlanarak ne kadar medeniyetten ve özgürlükten uzak olup insani değerlerini kaybettiklerini gösterdiler. Rezillikten başka bir şey değil bu, gerçekten ‘’bu neydi şimdi ‘’dediğimiz sözümüzün bittiği yerdi…

Halbuki, Rusya ordusu – Ukranya topraklarına saldırdığında bu sözde medeniyet eşiği Avrupa Birliği, Rusya’yı kınadı ve ardından hemen Ukranya’ya kısa bir süre içinde her türlü destek sağladı. Yine AB, Rusya’yı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikayet ederek , mahkemenin olağanüstü hızlı bir biçimde sonuçlanmasını ve Rusya devlet başkan Vladimir Vladimiroviç Putin’e tutuklama kararı çıkarmasına sebep oldu. evet Ukranya için de üzüldük. Onlarda da çocuk ve kadınlar öldürüldü ve çoğu güvenlik sebebiyle başka ülkelere gönderildi. Ama bu sayı Filistin’in soykırımından, katledilmesinden çok çok daha az. Tabii ki biz burada insan canını sayıya bağlamıyoruz. Sadece şunu merak ediyoruz. Ukranya’da ki savaşta taarruz var yani orduya sahip, korunması gereken alt yapı –üst yapı çok azami derece zarar görüyor, sivillerde çok az sayı öldürüldü, AB tam maddi- manevi destek veriyor ama Putin için  acil ateşkes ve tutuklama emri çıkarılıyor  ve Rusya için ambargo uygulanılıyorken, Filistin gibi bir ülkenin, ordusu yok-sadece kuvay-i milliyesi var-, bu kuvay-i milliye’nin şimdiye göre ilkel askeri malzemesi var, dile kolay kırk bini geçmiş sayıya ulaşmış siviller(kadın,çocuk,yaşlı) katledilmiş ve halen katlediliyor yani soykırım var, okul,camii, su depoları, elektirik yapısı, iletişim kolları,hastaneler,kiliseler vuruluyor yok ediliyor, yeme-içme gibi elzem durumlara israil tarafından ambargo uygulanıyor, tv habercileri üzerilerinde PRESS yazısına rağmen öldürülüyorlar, AB ye ait yardım konvoyları vuruluyor, insanlar zülüm altında hapislere sorgusuz sualsız tıkılıyor, ilaç erişimine mani olup, oradan oraya sözde ‘’güvenli bölgeye gidin’’ deyip israilin dediği yere sığınan Filistinli kardeşlerimize de vuruyor şehid ediyorlar. Ama burada sözde özgürlük ,adalet, medeniyet timsali olan ülkeler hala bir türlü ABGK’ de kesin ‘’ateşkes’’ çıkaramadı. Neden? ABD’nin vetosu yüzünden. İngiltere,Almanya, ABD-başta o zaten-,Fransa, İtalya vb ülkeler neden Ukranya gibi Filistinli kardeşlerimizi savunmuyorlar.  Cevap çok basit.

-          Çünkü bu Siyonistlerin dışında kim varsa -bu TÜRKİYE’miz de dahil- insan olarak görmüyorlar.

-          -Kendi çıkarlarına uymayan ve kendinden olmayanları umursamıyor,eziyette üst zorbalık yapabiliyorlar. Bunlara itaat eden kim varsa bunlar onların ırkı ve dininden değilse önce onları maşa gibi kullanacaklar-tarihte bunların örnekleri çoktur- sonra onları da delil bırakmamak ve ayak altından çekmek için yok edeceklerdir.

 

***GÜNÜN SÖZÜ***

  EY TÜRK MİLLETİ !

-Bu vatan bize RABBİM CC lütfudur.

-Peygamber Efendimiz HZ. MUHAMMED MUSTAFA (SAV)’nın ‘"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur!.."1

(KAYNAK 1. Ahmed bin Hanbel, IV, 335; Buhârî, et-Tarihu'l-Kebîr, I (ikinci kisim), 81; et-Târihu's-Sagîr, I, 341; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr, II, 24; Hâkim, Müstedrek IV, 422; Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, VI, 219; bk. Hadislerle Gerçekler, c. 2; s. 251-254)

Diye o mübarek dilinden dökülen kadim şehir dolayısıyla ülkedir.

-Atatürk’ün asil TÜRK milletine emanetidir.

-Atalarımızın emanetidir.

- İNŞAALLAH, Çocuklarımızın geleceğidir.

İNŞAALLAH hep böyle kalacaktır.

        Bize düşen Avrupa denen iki yüzlü şarlatanların oyununa gelmemiz. Bu keferelere yurt içinde ve yurt dışında itibar göstermemiz. Onlardan ilim vs olumlu yönünü öğrenip kendi ülkemizde bunları uygulamamız ve asla yurdumuzdan vazgeçmemiz.

  Unutmayalım ki’’kale içten fethedilir’’!

Bu kefereler, yurdumuzun içine soktukları birçok PKK/YPG/FETÖ vb gibi yapılarla kaleyi içten fethedip yani iç savaş çıkarmak istiyorlar. PKK denen bu kalleşlerin asla ve asla doğuda yaşayan kürt kardeşlerimizle bir ilişkisi yoktur. Kürtler kardeşlerimizdir. PKK ise yurt dışında maşa olarak kullanılan ve ülkemizde ,sözde Kürtlerin davasıymış gibi gösterip ortalığı kana bulamaya çalışan teröristlerdir.

 

İNŞAALLAH haftaya görüşmek üzere

ALLAH(CC) emanetiz…

Selam ve duayla…