20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında Dumlupınar Gazetesi’ne konuşan Eğitim-Sen Kütahya Şube Başkanı Hilal Gökbel, Türkiye’de çocuk işçiliğinin alarm verici boyutlara ulaştığını söyledi. Gökbel, MESEM uygulamalarının çocukları eğitimden koparıp ucuz iş gücüne dönüştürdüğünü, yaşanan ölümlerin ise artık “iş kazası” olarak değil “iş cinayeti” olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Gökbel, Şanlıurfa Bozova’da MESEM kapsamında bir marangoz atölyesinde çalışan 15 yaşındaki çocuğun, yetişkinlerin uyguladığı şiddet nedeniyle hayatını kaybetmesine dikkat çekerek olayın vahametini anlattı.
“Bu çocuk okulda olması gerekirken, hiçbir denetimin olmadığı ağır çalışma koşullarında, hem fiziksel hem cinsel şiddete maruz bırakıldı ve yaşamını yitirdi” diyen Gökbel, sorumluların acilen adalet önüne çıkarılmasını istedi.
“MESEM, Meslek Eğitimi Değil Ucuz İş Gücü Düzeni”
MESEM merkezlerinin giderek emek sömürüsünün odakları hâline geldiğini belirten Gökbel, çarpıcı tespitlerde bulundu:
-
Aileler ekonomik çaresizlik nedeniyle çocuklarını bu merkezlere göndermek zorunda kalıyor.
-
Bazı işletmeler, gerçekte eğitim verilmeden paravan MESEM’ler üzerinden devlet teşviki alıyor.
-
Çocuklar herhangi bir pedagojik güvence olmadan, ustabaşıların insafına terk ediliyor.
“Bir gün okul, dört gün sanayi olan bu yapının eğitimle ilgisi yoktur” diyen Gökbel, sistemin çocukları korumak yerine sermayeye hizmet ettiğini vurguladı.
Çocuk İşçiliğinde Karanlık Tablo
Gökbel’in paylaştığı ulusal ve uluslararası veriler durumu daha da çarpıcı hâle getiriyor:
-
Dünyada 160 milyon çocuk çalıştırılıyor. (ILO, 2020)
-
2024’te Türkiye’de 869 bin çocuk işçi var. (TÜİK)
-
2013–2024 arasında en az 742 çocuk iş cinayetlerinde öldü. (İSİG)
-
Sadece 2024’te MESEM kapsamında ölen çocuk sayısı 82.
“Bu tabloyu görmezden gelip çocuk haklarından söz etmek mümkün değildir” diyen Gökbel, devletin çocukları korumak yerine işverenlere yönlendirdiğini söyledi.
“Zorunlu Eğitimden Koparılan Çocuklar İşverene Teslim Ediliyor”
MESEM sisteminin çocukları okuldan uzaklaştırdığını belirten Gökbel şu ifadeleri kullandı:
“Devlet, zorunlu eğitim çağındaki çocukları işverenlere ucuz iş gücü olarak sunamaz. Bu, eğitim hakkının açıkça gaspıdır.”
Yaklaşık 2 milyon MESEM öğrencisi bulunduğunu hatırlatan Gökbel, 2025 denetimlerinde 144 bin iş yerinden sadece 25 binine “çalıştırılamaz” bildirimi yapıldığını söyleyerek, on binlerce çocuğun güvencesiz ortamlarda çalıştırıldığını vurguladı.
Eşitsizlik ve Yoksulluk Eğitim Sistemini Derinden Etkiliyor
Bütçe görüşmelerine de dikkat çeken Gökbel, eğitime ayrılan payın çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu söyledi.
“Bir öğretmenin maaşı 52 bin TL olurken, İstanbul’da kiralar 40 bin TL. Bu koşullar ne eğitim emekçilerine ne öğrencilere çare oluyor” dedi.
Ayrıca Türkiye’de her dört öğrenciden birinin okula aç geldiğini, bazı çocukların su içebilmek için tuvalet musluklarına yöneldiğini belirterek durumun çocukları suça, şiddete ve istismara sürüklediğini ifade etti.
“Sanayinin Ara Eleman Açığı Çocuk Emeğiyle Kapatılamaz”
Gökbel, çocukların hiçbir şekilde ucuz iş gücü olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak çözüm önerisini şöyle açıkladı:
“Meslek liseleri güçlü kampüslere sahip olmalı. Uygulamalı eğitim güvenli okul alanlarında yapılmalıdır. Çocukların sanayiye sürülmesi kabul edilemez.”
“Bu Ölümler İş Kazası Değil, Çocuklara Yönelik İş Cinayetidir”
MESEM’in mevcut hâliyle devam etmesinin yeni ölümlere ve istismar vakalarına neden olacağını belirten Gökbel, “Bunlar iş kazası değil, çocuklara yönelik iş cinayetleridir. Eğitim-Sen olarak hem davaların hem ailelerin yanında olmayı sürdüreceğiz” dedi.
“Çocukların Sömürülmediği Bir 20 Kasım Diliyoruz”
Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlayan Gökbel, Türkiye’deki tüm çocukların eşit, güvenli ve nitelikli eğitim hakkına sahip olması gerektiğini söyledi ve sözlerini şu temenniyle bitirdi:
“Dileriz ki 20 Kasım, çocukların emeğinin sömürülmediği, devletin patronların çıkarı için çocukları kullanmadığı son yıl olsun.”