MUHTEŞEM BİR ESNAF ÖRGÜTLENMESİ: AHÎLİK

Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine pazarında buğday satan bir adama rastladı. Satıcıya:


-Nasıl satıyorsun?, diye sordu.


Satıcı kendince anlattı. O sırada Rasûlullah’a:


-Elini onun (buğdayın) içine daldır!" diye bir vahiy geldi.


Allah Rasûlü elini buğday çuvalının içine daldırdı ve buğdayın ıslak olduğunu gördü. Bunun üzerine:


-İnsanların görmesi için ıslak olanı çuvalın üst tarafına koysaydın ya! Aldatan bizden değildir, buyurdu.


Hadis-i şerifte de ifade edildiği gibi İslam dini, ticaretin temelini "doğruluk", "dürüstlük" ve "topluma hizmet" anlayışı üzerine kurmuştur.


Şanlı tarihimize baktığımızda tüccarlar ve esnaflar için kurulmuş Ahîlik teşkilatının olduğunu görüyoruz.


Debbağ (derici) esnafının pîri Ahî Evran öncülüğünde kurulan bu teşkilata mensup kişilerin şu üç özelliği taşıması gerekiyor: "dürüstlük" "cömertlik" ve "kahramanlık"


Orta Asya Türk toplumunda bu ideal özelliklere sahip, örnek insanlara "akı" denirdi.


Kaşgarlı Mahmut, Divânü Lügâti't-Türk'te "akı" sözcüğünün anlamını "eli açık, koçak, cömert, yiğit, delikanlı" olarak vermektedir.


"Akı" sözcüğü, söyleyiş bakımından Arapçada "kardeşim" anlamına gelen "ahî" sözcüğüne benzediği ve teşkilata mensup kişiler birbirlerini kardeş olarak gördükleri için zamanla "ahî" olarak telaffuz edilmeye başlanmıştır.


Ahilerin kurduğu bu teşkilata da "Ahîlik" denmiştir. 


Ahîlik Teşkilatı, Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulunmuş, Osmanlı devletinin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamış bir esnaf örgütlenmesidir.


"Ahîlik" anlayışının özünde İslam dininin temel kaideleri vardır.    


Uzun yıllar İstanbul'da yaşamış olan Fransız tarihçi M. A. Ubicini, 1850'li yıllarda yazdığı  Osmanlıda Modernleşme Sancısı isimli eserinde şöyle der:


"Bir kaide olarak Ermeni'ye istediği paranın yarısını, Rum'a üçte birini, Yahudi'ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alış veriş ettiğiniz zaman istediği fiyatın tamamını veriniz; çünkü Müslümanlar sattığı malın gerçek fiyatını söylerler; asla fahiş fiyatla mal satmazlar."


Ahîlik, İslam inancı ile Türk örfünü kaynaştıran bir düşünce sistemiydi ve Ahîliğin en önemli özellikleri şunlardı:

İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
Sözünde durmak, vefalı olmak,
Sır tutmak, sırları açığa çıkarmamak,
Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
Kin, kıskançlık ve dedikodudan kaçınmak,
Herkese iyilik yapmak, herkesin iyiliğini istemek,
Gelmeyene gitmek, akraba ve dostları ziyaret etmek,
Yaptığı her işte Allah'ın rızasından başka bir şey gözetmemek,
Ayıp ve kusurları örtmek, gizlemek, hataları yüze vurmamak ve affetmek,
Zenginlere zenginliğinden dolayı saygı göstermekten kaçınmak,
Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
Alçakgönüllü olmak, gururdan ve kibirden kaçınmak,
Merhametli, adaletli, faziletli ve dürüst olmak,
Yaratan'dan dolayı yaratılanları hoş görmek,
Fakirlerle oturup kalkmaktan şeref duymak,
İyilerle dost olup kötülerden uzak durmak,
Tatlı sözlü, güler yüzlü ve güvenilir olmak,
Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
İyi huylu ve güzel ahlaklı olmak,
Örf, âdet ve törelere uymak...

Görüldüğü gibi, Ahîlik, tolum hayatını düzene sokan, kişiye edep ve âdap öğreten bir disiplin anlayışıdır.


Tarihçiler, Fatih devrinde kapısına gelen müşterisine, "Ben bugün siftah yaptım, komşum henüz siftah yapamadı, bu malı ondan alınız." diyen esnafların olduğunu yazarlar.


Helal ve haramın birbirine karıştığı günümüz dünyasında bizi ayakta tutacak bu değerlerin kendi geçmişimizde aranması ve yaşatılması gerektiğini düşünüyorum.


Esnaf ve Sanatkar Odalarının öncülüğünde 23-28 Eylül tarihleri arasında kutlanan "Ahîlik Haftası"nda daha kapsamlı ve özüne uygun etkinliklerin düzenlenmesi dileğiyle tüm esnaflarımıza sağlıklı, mutlu, hayırlı ve bol kazançlı günler dilerim.