Eğitim

Öğretmene İftira Eden Yandı! MEB’den Tüm İllere Net Uyarı

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm illere gönderdiği talimatla, asılsız CİMER ve MEBİM şikâyetleri artık öğretmeni değil, iftiracıyı vuracak. Soruşturma sonunda iftira tespit edilirse savcılık süreci başlayacak, öğretmenin tazminat hakkı korunacak.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen ve okul yöneticilerini hedef alan asılsız CİMER ve MEBİM şikâyetlerine karşı kritik bir adım attı. Bakanlık tarafından 29 Aralık 2025 tarihli yazıyla tüm illere gönderilen talimatla birlikte, soruşturma sonucunda “iftira” olduğu tespit edilen başvurular artık yalnızca dosya kapatma ile sonuçlanmayacak. İftirada bulunan kişiler hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulacak, öğretmenlerin maddi ve manevi tazminat hakları korunacak.

Yeni düzenleme, eğitim camiasında uzun süredir tartışılan “şikâyet yoluyla baskı ve yıldırma” uygulamalarına karşı net bir duruş olarak değerlendirildi.

Asılsız Şikâyet Dönemi Kapandı

MEB’in talimatına göre; öğretmenler hakkında yapılan şikâyetler, yürütülen soruşturma sonucunda asılsız, uydurma ya da iftira olarak değerlendirilirse süreç şikâyetçi açısından hukuki sonuçlar doğuracak. Valiler ve kaymakamlar, bu tür başvurularda bulunan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmakla yükümlü olacak.

Bu uygulamayla birlikte, öğretmenleri baskı altına almak veya yıldırmak amacıyla kullanılan şikâyet mekanizmasının caydırılması hedefleniyor.

Eğitimciler Rahat Nefes Aldı

Özellikle son yıllarda CİMER üzerinden yapılan ve çoğu zaman kanıta dayanmayan şikâyetler, öğretmenler üzerinde ciddi bir psikolojik baskı oluşturuyordu. Sahada görev yapan birçok eğitimci, yeni düzenlemeyi “gecikmiş ama yerinde bir adım” olarak değerlendiriyor.

Eğitim-İş’ten Sert ve Net Açıklama

Konuya ilişkin Eğitim-İş Kütahya Şube Başkanı Alpaslan Kantarcıoğlu, gazetemize yaptığı açıklamada, öğretmenlerin haklarının yeni olmadığını ve bu mücadelenin yıllardır sürdürüldüğünü vurguladı.

Kantarcıoğlu’nun basın açıklaması aynen şu şekilde:

“ÖĞRETMENİN HAKKI YENİ DEĞİL, EĞİTİM-İŞ’İN MÜCADELESİDİR

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan ve öğretmenler hakkında yapılan asılsız şikâyetler karşısında öğretmenlerin kamu davası ve tazminat davası açabilmesine imkân tanıyan son genelge, Bakanlığın yıllardır görmezden geldiği bir sorunu nihayet kabul ettiğini göstermektedir.

Ancak altını özellikle çiziyoruz:
Bu hak yeni değildir.
Bu mücadele bugün başlamamıştır.

Eğitim-İş, kurulduğu günden bu yana, öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasına, mesnetsiz şikâyetlerle baskı altına alınmasına karşı durmuş; üyelerine matbu dilekçeler, hukuki rehberlik ve fiili destek sunarak bu hakkı zaten kullandırmıştır. Bugüne kadar hiçbir üyemizi yalnız bırakmadık, hiçbir öğretmenimizi mağdur etmedik.

Bugün Bakanlığın bir genelge yayımlayarak, yıllardır uygulanması gereken bir hakkı ‘keşfetmiş’ gibi sunması, açıkça gecikmiş bir itiraf niteliğindedir. Daha da vahimi, bu sürecin mimarı olmayan bazı sendikaların, öğretmenlerin yıllardır yaşadığı mağduriyetler üzerinden reklam yapma çabasına girmesidir.

Buradan açıkça söylüyoruz:
Öğretmeni korumak, basın bülteniyle değil, sahada ve mahkeme salonlarında olur.
Eğitim-İş, bu mücadelenin takipçisi değil, öncüsüdür.

Asılsız şikâyetlerle öğretmenlerin mesleki itibarını zedeleyen anlayış, eğitim sistemine de zarar vermektedir. Öğretmenler; veli baskısına, siyasi yönlendirmelere ve keyfi şikâyet mekanizmalarına karşı savunmasız değildir. Eğitim-İş, dün olduğu gibi bugün de öğretmenin hukuki, mesleki ve onurlu duruşunun yanındadır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nı;
– Genelge yayımlamakla yetinmemeye,
– Öğretmeni hedef haline getiren şikâyet mekanizmalarını yeniden düzenlemeye,
– Eğitim emekçisini koruyan kalıcı ve bağlayıcı düzenlemeleri hayata geçirmeye çağırıyoruz.

Eğitim-İş olarak bir kez daha ilan ediyoruz:
Öğretmenin hakkı masada değil, mücadelede kazanılır.
Bu mücadelenin adı da Eğitim-İş’tir.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen ve okul yöneticilerini hedef alan asılsız CİMER ve MEBİM şikâyetlerine karşı kritik bir adım attı. Bakanlık, 29 Aralık 2025 tarihli yazıyla tüm illere gönderdiği talimatta, soruşturma sonunda “iftira/uydurma” olduğu tespit edilen başvuruların artık yalnızca dosya kapatma ile sonuçlanmayacağını bildirdi. Buna göre iftiracı hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulacak, öğretmenlerin maddi ve manevi tazminat hakları da korunacak.

Yeni düzenleme, eğitim camiasında uzun süredir tartışılan “şikâyet yoluyla baskı ve yıldırma” uygulamalarına karşı net bir duruş olarak değerlendirildi.

Eğitim-Sen: “Yetkiler Kullanılırsa İftiralar Azalır”

Hilal Gökbel, Eğitim-Sen Kütahya Şube Başkanı olarak yaptığı değerlendirmede, valiliklerin bugüne kadar bu yetkileri çoğu zaman kullanmadığını vurguladı:

“Devlet Memurları Kanunu ve 4483 sayılı Kanun zaten bu imkânı tanıyor. Ancak fiili uygulamada valilikler çoğunlukla suç duyurusunda bulunma yetkisini kullanmıyor; personele sadece dava açma hakkı olduğuna dair tebligat yapılıyordu.

Bu yazıdan ‘valiler kesinlikle savcılığa başvurmak zorunda’ anlamı çıkar mı, uygulamada nasıl olur bilemiyoruz. Ancak valiler bu yetkilerini bir kez kullanırsa, iftira/uydurma ihbarların azalacağı hatta ortadan kalkabileceği açıktır.”

Gökbel, asılsız ihbarların öğretmenler üzerinde baskı, moral ve motivasyon kaybı yarattığını; bunun da eğitim-öğretim kalitesine olumsuz yansıdığını ifade etti.

Mobbing Tartışması Yeniden Gündemde

Yeni düzenleme ile birlikte eğitim çevrelerinde “Bu adım okullardaki mobbing ve baskı ortamını bitirir mi?” sorusu da yeniden gündeme geldi.