Toplum olarak hepimizin unuttuğu ya da göz ardı ettiği en önemli konulardan biri, “adabı muaşeret” yani görgü kurallarıdır. Bu kurallar, yalnızca çatalın sol elde, bıçağın sağ elde tutulmasıyla sınırlı değildir. Aksine, günlük hayatımızda insan olmanın gereği olarak sergilememiz gereken nezaket kurallarını içerir.
Sabahları “günaydın” demek, bir insana selam vermek, hal hatır sormak toplum bilincini güçlendirir. Gülümsemek, insanları hoş tutmak ve iletişimi güçlendirmek için gereklidir. Trafikte, yolda yürürken ya da sıraya girerken saygılı olmak bir erdemdir.
Gürültü yapmamak, gereksiz yere klakson çalmamak, sokakta bağırıp çağırmamak, başkalarının huzurunu bozmamak gerekir. Çöp atmamak, yerlere tükürmemek, arabaların küllüğünü yola boşaltmamak gibi basit ama önemli alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Kırmızı ışıkta geçmemek, yaya yolunu işgal etmemek gibi kurallar, herkesin güvenliği için zorunludur.
Hayvanlara kötü davranmamak, eziyet etmemek ve onlara bilinçsizce yemek bırakmamak toplumsal farkındalık oluşturur. Ayakkabıları apartman girişine gelişi güzel bırakmamak, ortak yaşam alanlarını temiz ve düzenli tutmak önemlidir. Ormanlık alan, park, mesire alanı gibi kamusal alanları bilinçli kullanmak, mangal yaparken çevreyi kirletmemek gerekir. Hatta ormanda ateş yakmamak gereklidir.
Kurban kesmenin belirli kuralları vardır; hayvana eziyet edilmeden, hijyenik ve saygılı bir şekilde yapılmalıdır. Kaldırımda yürürken taşıt yollarına girmemek, trafiği aksatacak şekilde davranmamak gibi temel kurallar herkes tarafından benimsenmelidir.
Ne yazık ki toplumumuzda bu kurallar giderek unutuluyor. Saygı ve nezaket artık lüks hale gelmiş durumda. Bireylerin birbirine karşı gösterdiği saygının azaldığı, empati duygusunun yitirildiği bir dünyada huzur bulmak imkânsızdır. Oysa görgü kuralları yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeni de sağlamanın temel taşlarından biridir.
Okullarda bu dersin sadece “adabı muaşeret” değil, “insan olma dersi” adıyla verilmesi belki de daha etkili olacaktır. Çünkü toplumun huzuru ve refahı, bireylerin birbirine karşı saygılı olmasına bağlıdır. İşte tam da bu noktada şunu söylemek istiyorum. Eğer toplumun daha iyi bir noktaya gelmesini istiyorsak, çevremizdeki insanları da eğitmeliyiz. Kendi eğitimimiz kâfi değildir.
Hayatta iyi ve kaliteli bir yaşam sürebilmek için başkalarına da kaliteli bir yaşam sunmak gerektiğini unutmamalıyız. Unutmayalım ki, bir yaşamın değeri, dokunduğu hayatlarla ölçülür. Mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına da yardımcı olmalıdır. O halde, çocuklarımızı ve gençlerimizi bilinçli bireyler olarak yetiştirmek için, “adabı muaşeret” dersini eğitim sistemimizin temel taşlarından biri haline getirmeliyiz.
Yazarken en önemli unsuru unutmuştum. Sonradan çok sevdiğim bir eğitimci olan Mustafa Aktaş Hocam hatırlattı. Eğitim evde, ailede başlar. Bunu da unutmamak gerekiyor.
KAVANOZ DOLU MU?
Bir gün, tecrübeli bir öğretmen öğrencilerine hayatı boyunca unutamayacakları bir ders vermek istedi. Sınıfa bir kavanoz getirdi ve içini taşlarla doldurdu. Öğrencilere sordu: "Bu kavanoz dolu mu?" Öğrenciler hep bir ağızdan "Evet, dolu" diye cevap verdi. Öğretmen küçük çakıl taşlarını alıp kavanoza ekledi. Çakıl taşları büyük taşların arasındaki boşluklara yerleşti. "Peki, şimdi dolu mu?" diye tekrar sordu. Öğrenciler biraz düşündükten sonra yine "Evet, şimdi dolu" dediler. Bunun üzerine öğretmen bir torba kum çıkardı ve kavanoza döktü. Kum, taşlar ve çakıllar arasındaki tüm boşlukları doldurdu. "Peki, şimdi dolu mu?" Öğrenciler şaşkınlıkla "Evet" diye cevapladı.
Öğretmen son olarak bir sürahi su aldı ve kavanozun içine boşalttı. Kavanoz tamamen dolmuştu. Ardından öğrencilerine dönerek şöyle dedi: "Bu kavanoz, hayatınızı temsil ediyor. Büyük taşlar, aileniz, sağlığınız ve değerlerinizdir; onlar olmadan hayatınız anlamsız olur. Çakıl taşları işiniz, eğitiminiz ve günlük uğraşlarınızdır. Kum ise küçük ayrıntılardır. Eğer önce kumu koyarsanız, büyük taşlara yer kalmaz. Hayatınızda gerçekten önemli olan şeylere öncelik verin. İnsan olmak, adabı muaşeret kurallarını bilmek, saygılı ve bilinçli bireyler yetiştirmek de bu büyük taşlardan biridir…”
Bu hikaye bize gösteriyor ki, insani eğitim olmadan hiçbir şeyin anlamı yoktur. Adabı muaşeret, bireyin değil, tüm toplumun refahını belirler ve insanlık için olmazsa olmazdır...
Sevgiyle kalın...
GÜZEL CÜMLELER
Bana benden olur her ne olursa, başım rahat eder dilim durursa. ATASÖZÜ