SİHİRLİ KUTU…

Sihirli kutu (magic box), içinde sürprizler veya gizemli öğeler bulunduran, çocuk oyuncakları veya eğlence amaçlı kullanılan bir kutu... Sihirli kutu, matematikte bir tür bulmaca olan sihirli karelerle (her satırın, sütunun ve köşegenin toplamının aynı sayıya eşit olduğu bir sayı düzenlemesiyle) ilişkilendirilebilen kutu... Sihirli kutu; televizyon (tele görüntü), tel ile aktarılan görüntü… Televizyon (TV -television), bir vericiden elektromanyetik dalga hâlinde yayımlanan görüntü ve seslerin, ekranlı ve hoparlörlü elektronik alıcılar sayesinde yeniden görüntü ve sese çevrilmesini sağlayan haberleşme sistemi, kitle iletişim aracı, yayımlanan görüntü ve sesleri alıcıya ulaştıran elektronik cihaz...
Sihirli Kutu, Lewis Padgett’ın ses getiren kısa bilimkurgu öyküsünden uyarlanan bir film... Sihirli Kutu filminde, içinde ilk bakışta oyuncağa benzeyen garip nesneler olan bir kutu bulan iki küçük çocuğun hikâyesi anlatılmakta... Hikâyede, çocuklar bu “oyuncaklarla” oynadıkça, giderek artan zekâ belirtileri göstermeye başlarlar. Öğretmenleri, bu iki kardeşin anne ve babasına, çocuklarının dâhi seviyesini aşan zihinsel aktivite gösterdiğini söyler... İki kardeşten küçüğü olan Emma, annesine oyuncaklar arasında adının Mimziy olduğunu söylediği bir tavşanın ona yeni şeyler öğrettiğini söyler... Film, bilim kurgu, dram ve macera türlerini bir araya getiren ilginç bir hikâye...
Sihirli kutu, sihirli yazıya dönüşmüş... ‘Sihirli Yazı’ adlı bir yapay zekâ metin oluşturma aracı mevcut... Bu araç, OpenAI (2015 yılında Elon Musk ve Sam Altman tarafından kurulan bir yapay zekâ araştırma şirketi) tarafından desteklenmekte ve hızlı bir şekilde metin taslağı oluşturmamıza yardımcı olmakta... Sihirli yazıyla, saniyeler içinde metin, blog ana hatları, listeler, biyografi başlıkları, içerik fikirleri ve daha fazlasını oluşturabilmek mümkün... Akıl, sihirli kutu... Yürek, sihirli kutu... Sihirli kutular açılmaya görsün... Her bir şey, harekete geçer... Taşlar yerine oturur, kilit taşı yerini bulur... Usta kalemler devreye girer ve nice hikâyeler, sihirli yazı marifetiyle âdeta sihirli kutudan çıkan efsanelere dönüşür... İşin edebiyatını yapmak ise, entellerin (çakma entelektüellerin) ellerine terk edilir, maalesef... Hüner, sihirli yazıda mı, usta kalemde mi? Kimin umurunda? Artık atı alan değil, yazı çıktısını alan Üsküdar’ı geçiyor... Kelimeler, kelimeler... Ruh hâlimiz, kullandığımız kelimelerdeki olumlu ya da olumsuz ağırlığı belirler... Kullandığınız sözcükler, kendimizi ölçebilmemiz için birer rehber... Sözcükleri ustaca kullanarak olumsuzu olumluya çevirmekse, hayatımızda yeni bir bakış açısı, başarı, kişisel gelişim, özgüven ve iç huzur gibi pozitif bir değişim demek... Gerisi lakırdı...
Kutuyu, sihirli yapan güç önemli... Bu; ilim-irfan, edep-terbiye, sanat-kültür ve teknoloji olmalı... Birinin eksikliği, medeniyetin olmaması anlamında... Sihirli kutu, mâzide sihirli ayna idi... Günümüzde, televizyon oldu, masaüstü bilgisayar oldu, dizüstü bilgisayar (laptop) oldu, tablet oldu, cep telefonu oldu... Yakın gelecekte, yapay zekâ ile kim bilir daha neler olacak neler? Önemli olan, yapay zekânın, insanın hizmetinde olması… Eğer, her şeyimizi yapay zekâya teslim etme aymazlığı içinde olursak, robotlaşan - mankurtlaşan illete tutulacağımız gerçeği, su götürmez… Böylesi bir durumda kendimiz sihirli kutu olsak, ne yazar… Gerçekten, insan, aslında kapalı bir kutu gibi… Bilinmedikçe, gizemlidir, sihirli bir kutuya dönüşür… İnsan zihni, hâlâ kapalı bir kutu gibi gizemli ve keşfedilmemiş… İnsan zihnini anlamada, teknolojinin yeterli olduğunu söylemek henüz mümkün değil… İnsanların iç dünyası, kolektif bilinçaltı ve kültürel etkileşimler, hepimizi birbirimize bağlayan karmaşık duygular bir bilmece gibi… Sihirli kutu, her bir birey… Bu sihirli kutu; düşünme, hissetme ve hareket etme özelliklerine sahip… Bu sihirli kutu, insanlığın özünü veya insan olmanın sırlarını barındıran kutu, düşünebilen, karar verebilen ve yaptıklarından sorumlu olan, kendini bilen biyonik bilgisayar… İnsanın her bir özelliği bu sihirli kutuda gizli… Bu sihirli kutunun ilahî yazılım kodları, beynimizde ve kalbimizde… Beynimiz, yaklaşık 2,5 milyon GB hafızası olan, düşünebilen harika bir bilgisayar… Beynimizin % 78’i sudan, % 10’u yağdan ve % 8’i de proteinden yaratılmış… Beynimiz, 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve trilyonlarca ‘glia’ denilen destek hücrelerinden ibaret olup ağırlığı kişiden kişiye değişen yaklaşık 1200 gram ağırlığında olan, küflü peynir gibi kokan, yapışkan, hacmi ve şekli ortalama büyüklükte bir karnabahara bezeyen, dokuları sert jöle gibi olan uzvumuz… Beynimiz, kafa içi boşluğunu dolduran, üç kat beyin zarı ile örtülü, beyaza yakın gri renkli, iki yarıküreden oluşan üzeri girintili (suklus) çıkıntılı (girus) organımız... Beynimizin sağ yarım küresi, vücudumuzun sol tarafını; sol yarım küresi de vücudumuzun sağ tarafını yönetmekte… Vücut ağırlığımızın % 2’sini kapsayan beynimiz, kanın ve oksijenin % 20’sini kullanmakta... Beynimiz, dakikada yarım litre kana ihtiyaç duymakta… Beynimize sürekli kan gelmek zorunda... Eğer kan gelmezse bilincimiz hemen yok olmakta ve beş dakika içinde geri dönüşü olmayan hasar meydana gelmekte… Vücudumuzdaki birçok sistemin kontrolü beynimiz tarafından sağlanmakta… Beynimiz devre dışı kalırsa, yani beyin ölümü olursa, kas kontrolü yok olmakta; solunum durmakta ve tüm reflekslerimiz kaybolmakta; kısa süre içerisinde kalbimizin çalışması da durmakta… Beynimizin ölmesi, tıbben ölmemiz demek... Kalbimiz, koniye benzeyen, yumruğumuz büyüklüğünde olup yetişkin kadında ortalama 200- 280 gram, yetişkin erkekte 250 -390 gr ağırlığında… Kalbimiz, göğüs boşluğunda iki akciğer arasında ve göğüs kemiğinin arkasında diyafram kası üzerinde 4. 5. ve 6. kaburgaların arka yüzünde, üçte ikisi orta çizginin solunda, üçte biri sağında yer alan kas dokusundan yaratılmış… Kalbimiz, anlama, kavrama, düşünme vb. şeylerin hakikatini bilmemizi sağlayan, bizi biz yapan ve diğer canlılardan ayıran temel niteliğimiz… Hakk’ın buyruğu: “Kalpleri var ama onunla bir şey anlamıyorlar” (el-A‘râf, 7/179); “Akletmek için onlarda kalp yok mu?” (el-Hac 22/46); “Kalbi olanlar için bunda öğüt vardır”…
İnsan, kendini bilemedikçe, sihirli kutu olan insan, çöp kutusuna dönüşecektir… Kendinin ve değerinin farkında olan insan, kendinden başka her bir şeyi de, doğru algılayabilecektir… Mesele, büyük düşünebilmek… Mâlum, elmanın içinde yaşayan bir kurda göre, bütün hayat, elmadan ibaret… Mesele, büyük düşünerek elmanın dışını görebilmek meselesi… Büyük düşündüğümüzde, evreni, yaşadığımız gezegeni, insanı, insan denilen iç içe dürülü sihirli kutuyu algılayabiliriz… “Kendini küçük bir beden zannediyorsun. Hâlbuki koskoca bir âlem dürülmüş içinde senin.” (Hazreti Ali)… “Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen; merdum-i dide-i ekvan olan âlemsin sen. (Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün. Sen varlıkların gözbebeği olan insansın.)” (Şeyh Galib)… Sihirli kutu… Evren, dünya ve insan… Dünya malı-mülkü bir ömre endeksli; sahibi olduğunu düşünsen de sahibi olmasan da… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz dileğiyle…