SOKAK HAYVANLARI…

Tarih boyunca hayvanlarla iç içe yaşamış ve onlara sevgiyle yaklaşmış bir toplum olmuşuz; 12 hayvanlı takvimi kullanmışız ve hayvanların bir kısmını ehlîleştirmişiz… Kadim medeniyetimizde hayvan sevgisiyle ilgili misâller… Özellikle at, sevgisi başkadır bizde… “At Türk’ün kanadıdır.” (Kaşgarlı Mahmut)… Atlar öldüğünde mezara gömülmüş… Ölen atlar için mezar taşları ve kitabeler yapılmış… Osmanlı İmparatorluğu döneminde hayvanlarla olan irtibat ve anlayış kurumsallaşmış… Kedi hastaneleri, kuşların tedavi edildiği klinikler yapılmış… Avrupalı gezginler, insanımızın, kuşlara, sokak kedi-köpeklerine ve yük hayvanlarına besledikleri sevgiyi dillendirmişler… Süslü büyük binalarda zarif kuş yuvaları yapılmış… İlk kuş evleri, Sivas’taki İzzettin Keykavus Şifahanesi’nde görülmüş… Kaya resimleri ve kilimlerde hayvan figürleri kullanılmış… Edebiyatta ve türkülerde de hayvan sevgisi vurgulanmış… Hayvanlara bakılması için uşak tutulmuş, maaş verilmiş, fırıncılara ve kasaplara, köpekler için aylık para verilmiş… Sokak hayvanlarının beslenmesi için insanlar görevlendirilmiş… Hayvan Haklarına Dair Kanunnameler çıkarılmış… 2. Bayezid dönemine ait bir kanunnamede hayvanların hakları şöyle tespit edilmiş: “Ayağı yaramaz beygiri işletmeyeler. Ve at ve katır ve eşek ayağını gözeteler ve semerini göreler. Ve ağır yük vurmayalar. Zira dilsiz canavardır. Her hangisinde eksik bulunursa, sahibine tamam ettir. Etmeyeni ve eslemeyeni gereği gibi hakkından geline.” Kanunî döneminde Türkiye’ye gelen Hans Dernschwam,’ın naklettiği bir hikâye… “Kaymakam Koca Mehmet Paşa, bir aşçı dükkânının önünde odun yüklü güzel bir at görmüş… Atın sahibi içerde karnını doyururken, paşa köylüyü buldurup odunları atın sırtından indirtir ve adamın sırtına yükletmiş… At için bir akçelik kuru ot aldırma ve adama ağır odun yükü ile ayakta bekleme cezası tatbik edilmiş... Paşa adama, ‘Önce odununu sat, karnını ondan sonra doyur.’ demiş…” Nereden nereye geldik? Ne idik, ne olduk? Hangi halimizi düzeltmekle başlayalım? Önce insan, sonrasında hayvan… En elim sorun sokak çocukları… Kaldırımların dili olsa da söylese…

Sokak çocukları… Sokak hayvanları… Sokak çocuklarını umursamayanların, sokak hayvanları sevgisinden bahsetmeleri, sevgisizliğin ajitasyona bürünmüş formatı… İnsan olabilmek, insan kalabilmek; kabuk üstü sevgi yaklaşımlarıyla geçiştirilemez… Hangi sevgi, nasıl bir sevgi, ne sevgisi? Sevginin içi boşaltılmış versiyonlarıyla, nostaljik takılmadır, sosyal medyadaki yansımalar… Empati bir yere kadar… Devamında merhamet olmayan empati, ne işe yarar? Sokak hayvanlarına bu gözle bakabilmek gerek… Yoksa ‘sokak hayvanları’ algısı, sanki bir tür olarak zihinlerde kazılı kalır… Her canlı türünün doğada olması, normal bir durum… Canlıyı, doğal ortamından koparıp, kafese, eve tıkmanın ne kadar doğru olduğunu kim açıklayabilir… Sokak çocukları, bu bağlamda, mağdur olan canlıların normal olmayan ortamda yaşamaya terk edilenleri… Sokak köpeklerinin ya da diğer ev ortamının dışındaki canlıların evleri, sokaklar ve doğal ortam zaten…

Herkes tarafından kanıksanan algı belli… Sokak hayvanları, dünyanın birçok yerinde karşılaşılan ve toplumlar için önemli bir sorumluluk taşıyan canlılar… Sokak köpekleri, sokak kedileri ve diğer evcil olmayan hayvanlar genellikle insanların yaşadığı yerlerde bulunurlar… Sokak hayvanları, çeşitli nedenlerle sokaklarda yaşamak zorunda kalırlar ve genellikle insanların yardımına ihtiyaç duyarlar… Sokak hayvanlarının sokaklarda yaşamasının birçok nedeni var… Meselâ, sahipsiz hayvanlar, terk edilmiş evcil hayvanlar veya sokaklarda doğmuş olan yavrular… Sahipleri tarafından terkedilen hayvanlar… Hazır yiyeceğe alıştırılmış hayvanların yiyecek bulma, barınak ve sağlık hizmetleri vb. sorunlar… Sokak hayvanlarıyla ilgilenmek, hepimizin sorumluluğu olmalı… Ancak, daha ivedi olan görev, sokakta yaşayan insanların olmaması… İnsanları koruyalım, eğitelim ki, sokaklar daha güvenli olsun… Hayvanların doğal ortamlarda yaşamasını sağlayalım ki, tabiattaki denge bozulmasın… Sokak hayvanlarını beslemek, barınaklara götürmek, onları kısırlaştırmak ve sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını sağlamak, insan olmanın gereği… Ancak, öncelik, insan için güvenli yaşam ortamlarının hazırlanması olmalı… Duygulu olmak güzel… Daha güzeli, düşünceli davranabilmek, çocukların güven içinde olmalarını sağlamak… Sokaklara çıkmak, çocuklar için korku hâline gelmişse eğer, bu neyin sevgisi, neyin güzellemesi olabilir acaba?

Gül, dalında güzel… Doğal ortamından koparılan bir köpek için de öyle… Köpeklerin ehlîleştirilmesine karşı çıkmak anlamına gelmiyor bu… Köpeği ya da herhangi bir canlıyı, kendi duygularını tatmin etmek ve yalnızlık bunalımını gidermek maksatlı yapılan her müdahale ne kadar doğru? Bir yoksul, mazlum ve mağdur bir çocuğa gösterilemeyen sevgi, bir köpeğe gösterilebilmekte ise, bu sevginin gerçekliğinden ne kadar söz edebiliriz? Sevgi, her bir canlıya gösterilebildiğinde doğru ve anlamlı… Hayvanseverlik ve tabiat severlik adına yapılanlar… İnsan odak olmadıkça her türlü severlik, sevgisizliğin aslında çıkar adına sözde sevgi bağımlılığı saplantısına sebep… Yetime, öksüze, aç olana, muhtaç olana, köprü altı çocuklarına, hayvanlara, ağaca, bitkiye, hatta cansız olana, hülasa can taşıyana ve can taşımayana gösterilmesi gereken sevgi ve merhamet olmadan, haklar haltlar hâline dönüşecek ve insanlığı ifsat etmeye devam edecek…

Sevgi, sokak hayvanlarını sokakta beslemekten ibaret kalmamalı… Sokakta yürümenin güvenli hâle gelmesi için, sokak hayvanlarının barınaklara götürülmesi ve orada bakılmaları daha doğru. Elbette sokaklarda hayvan da olmalı, ancak bu hayvan bakıcılarının denetimi ve gözetiminde olmalı… Hem insana hem köpeğe sevgi, ancak böyle olur… Kantarın topuzunu kaçırmanın, sevgi adına hayvanların insanlara, insanların hayvanlara zarar vermelerine göz yummanın âlemi yok… Kimilerinin hobisi olan durum, kimilerinin fobisine dönüşmemeli… Sokak hayvanları konusu, istismar edilememeli… Bu konuda gerekli yasal düzenlemelerdeki aksaklıklar giderilmeli… Evde fanusta büyüyen çocukların, hayvanlara dokunduklarında ürkmeleri, korkmaları ne kadar normal değilse; hayvanların başıboş bırakılıp sokakların güvensiz alanlara dönüşmesi de, o kadar doğru değil… Dengenin ve ölçünün olması son derece önemli… Sterilizasyon ve aşı programlarıyla sokak hayvanlarının sayısı kontrol altına alınmalı…

Sokak hayvanlarının tehlikeli olmasını önlemek için neler yapılabilir? Öncelikle, sokak hayvanlarını beslemek ve su sağlamak için toplu beslenme ve sulama noktaları oluşturulmalı... Toplumda farkındalık oluşturulmalı; insanların, sokak hayvanlarına kötü muamele etmeleri önlenmeli… Belediyeler tarafından, sokak köpeklerinden sorumlu görevliler istihdam edilmeli… Hem sokak köpekleri korunmalı hem çocuklar, yaşlılar korunmalı… Tedbir adına, vur deyince öldürülmemeli… Her şey yerli yerinde, insanlık çizgisinde yapılmalı… Esas tehlike, beyinlerde ve gönüllerde çözemediğimiz ‘insan olmak ve insan kalabilmek’ problemi… Hayvandaki masumiyet, insan olunca yok olmamalı… İnsan kalmamızı sağlayan içimizdeki merhamet, öldürülmemeli…

Sonuçta geldiğimiz nokta, geçmişteki bulunduğumuzu noktadan ne kadar ileride veya geride? Bunun muhasebesi yapılmalı… Mevzu, sevgi ise, işin bahanesi olamaz… Mevzu güvenlik ve önlem almak ise, gereğinin yapılması da ihmal edilemez… Selam, sevgi ve saygılarımla.