Teknolojik altyapı, bir organizasyonun ya da bir bölgenin, belli bir amaç için kullanılan teknolojik sistem ve altyapısına verilen addır. Bu, genellikle, veri iletimi, depolama, işlem gücü, yazılım, ağ ve güvenlik sistemleri gibi bileşenlerden oluşuyor.
Günümüzün küreselleşen dünyasında teknoloji, ekonomik ve stratejik bir güç haline gelmiştir. Ülkelerin teknolojik altyapıları, hızlı ve güvenli bir şekilde iletişim kurmalarını, verileri saklamalarını, işlemelerini ve düzenlemelerini sağlar. Teknolojik altyapı, bir ülkenin kalkınması ve uluslararası arenada rekabet etmesi için hayati önem taşıyor.
Türkiye’nin teknolojik altyapısındaki dışa bağımlılığı, ülke ekonomisi ve güvenliği açısından ciddi riskler taşıyor. Dışa bağımlılık, Türkiye'nin teknolojik altyapısını geliştirme konusunda sınırlar koymakta ve ülkeyi güvenlik riskleriyle karşı karşıya bırakıyor.
Bu riskler varken Türkiye altyapı konusunda Huawei ile büyük işbirlikleri yapıyor. Huawei Çinli bir şirket ve her Çinli şirket gibi Çin devletine göbekten bağlı bir teknoloji devi.
Baktığımızda, dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi olan Huawei, uzun bir süredir casusluk suçlamaları ile mücadele ediyor. ABD’nin yaptığı lobilerin de etkisi ile pek çok batı ülkesinde yasaklanma tehlikesi ile karşı karşıya olan Çinli teknoloji devi, Pekin hükümeti ile yakın bağları ve kurucusunun eski bir Çin ordusu subayı olması nedeniyle dikkatleri iyice üstüne çekiyor.
Huawei, yeni nesil ağ teknolojisi 5G’nin en önemli oyuncusu konumunda. Nitekim Huawei ve ABD arasındaki krizi derinleştiren en büyük faktörlerden biri de bu oluyor. Washington, Batı’daki müttefiklerine, Çinli şirketin 5G altyapısını kullanmamaları yönünde büyük bir baskı yapıyor.
Avrupa Birliği, Huawei’in ekipmanlarını kullanmak yerine, kendi 5G altyapılarını oluşturmak istiyor. Fakat bu plan, beraberinde müthiş bir maliyet ve iş yükü getiriyor. Reuters’ın araştırmasına göre, AB’nin kendi 5G ekosistemini yaratması, 62 milyar dolarlık bir maliyet ve 18 aylık bir gecikmeye yol açacak. Huawei, 5G teknolojisindeki hakim konumu sayesinde en iyi seçenek gibi durmasına rağmen, etrafını saran casusluk iddiaları, ülkelerin temkinli yaklaşmasına neden oluyor.
Birkaç yıl önce Afrika’da Çin tarafından bir hükümet binası inşa ediliyor. Bu bina Afrika Birliği'nin genel merkezi oluyor ve Çin bu 200 milyon dolarlık binayı hediye ediyor. Bir zaman sonra Afrikalı teknisyenler serverlarda bir gariplik fark ediyorlar. Öğreniyorlar ki Çin bu serverlara bir arka kapı yüklüyor ve bu arka kapıdan bütün bilgiler Şangay'da bir sunucuya gönderiliyor. Çin hepsini dinliyor. Çin, Afrika’da bir nevi modern kolonizasyon uyguluyor.
Bunun gibi haberler Huawei’in güvenilmez bir şirket olduğunu akıllarda uyandırıyor. Türkiye’nin bu güvenilmez şirketle neden hala işbirliği anlaşmaları yapmakta olduğuna tam bir cevap bulunamıyor.
Türkiye telekomünikasyon altyapısında üç firma öne çıkıyor. Bunlardan Türkcell %50, Türk Telekom %70 ve Vodafone %100 olarak Huawei ile işbirliği içinde altyapı yatırımı yapmakta ve genel toplamda Huawei Türkiye’de altyapının %75’ine hakim konuma gelmiş durumda. Çeşitli kanallarda Huawei’in Türk ordusuyla da bazı anlaşmalar yaptığı medyaya yansımıştı. Herkesin bir şekilde adapte olduğu bu telekomünikasyon dünyasında telekomünikasyon konusunda daha temkinli davranılmalı.