YASAL DÜZENLEMEDE NE DEĞİŞTİ?
Yayımlanan yeni maddeyle birlikte haftalık izin hakkı, turizm işletmelerinde görev yapan işçiler açısından yeniden tanımlandı. İş Kanunu’na eklenen cümle şöyle:
“Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizm işletmesi belgesi verilen konaklama tesislerinde çalışan işçilerin bu fıkra kapsamında hak kazandığı hafta tatili, işçinin yazılı talebi veya onayı ile hak kazandığı günü takip eden dört gün içinde kullandırılabilir. Bu halde işçinin hak kazandığı hafta tatilinde yaptığı çalışmaların günlük normal çalışma süresi kadarlık kısmı fazla çalışmanın hesabında dikkate alınmaz. İşçi verdiği onayı otuz gün önceden işverene yazılı olarak bildirimde bulunmak kaydıyla geri alabilir.”
Bu düzenlemeyle, yaz sezonunda artan iş yüküne cevap verebilmek adına haftalık izin uygulamasında esneklik tanınmış oldu. Ancak bu esneklik, kamuoyunda “dinlenme hakkının ötelenmesi” olarak yorumlandı.
YENİ SİSTEM NEYİ GETİRİYOR?
Artık turizm işletmelerinde çalışan işçiler, klasik sistemde olduğu gibi 6 gün değil, 10 gün çalıştıktan sonra haftalık izne çıkabilecek. Ayrıca, bu izin günü işverenin yönlendirmesi ve işçinin yazılı onayıyla, kazandığı tarihten itibaren 4 gün geciktirilerek kullandırılabilecek. Bu süre zarfında yapılan çalışmaların yalnızca normal mesai kadar olan bölümü fazla çalışma sayılmayacak. Bu da fazla mesai ücretinin sınırlı ödenmesi anlamına geliyor.
Söz konusu uygulama yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belge verilmiş konaklama tesislerinde geçerli olacak. İşçilerin verdikleri yazılı onayı geri çekmeleri ise 30 gün önceden bildirim şartına bağlı.
KÜTAHYALI VATANDAŞLAR NE DİYOR?
Dumlupınar Gazetesi’ne konuşan Kütahyalılar, düzenlemeye büyük oranda tepkiliydi. Görüş bildirenlerin çoğu bu sistemin işçilerin lehine değil, aleyhine bir uygulama olduğunu savundu.
“Her sektörde aynı uygulama mı var?” diye soran bir vatandaş şöyle konuştu:
“Her sektörde aynı uygulama mı var? Gidin bir lokantaya, insanlar saatlerce çalışıyor. Onları takip edilmesi gerekiyor. Tamam ama adaletli olacaksanız her sektörde bunu sorgulayın. Bu ‘10+1’ olayı insanları köle gibi çalıştırmaktır. Bu kesin. Ama detayları tam bilmediğim için de net bir şey diyemem.”
Bir başka vatandaş ise mevcut koşullarda bile haftalık bir gün iznin yetmediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Ben de çalışıyorum. Bu uygulama olmamalı. Zaten bir gün izin yetmiyor ki. Normalde bile zor yetiyor.”
Avrupa ülkeleriyle kıyas yapan bir başka görüş sahibi de eleştirisini şu sözlerle dile getirdi:
“Aynen öyle. Bence tam tersi olmalı. Haftada en az iki gün izin verilmeli. Hafta sonları tatil olmalı. Avrupa’da insanlar 4 gün çalışıyor.”
Sistemi “kabul edilemez” olarak nitelendiren bir vatandaş ise şu ifadeleri kullandı:
“İşçinin hakkını sömürmesinler. Bu düzenleme kabul edilemez. Zaten hafta sonu bile çalışıyoruz. Eğer bu sistem gelecekse, maaşların da artması gerekir.”
Ekonomik zorluklara dikkat çeken başka bir vatandaş da şu şekilde konuştu:
“İnsan gibi izin versinler, düzgün ücret ödesinler. Hayat şartları belli. 10 gün çalışıp 1 gün dinlenmek ne demek?”
Uzun çalışma saatlerine dikkat çeken bir başka kişi de mevcut sistemin bile adil olmadığını belirtti:
“Türkiye’de zaten insanlar dünyanın en uzun saatlerini çalışıyor. 40 saat, 50 saat... Buna rağmen izinler kısıtlanıyor. Ben buna da karşıyım.”
Siyasi bir değerlendirme yapan bir vatandaş ise şu ifadeleri kullandı:
“Emeğin karşılığı verilmeli. Böyle giderse önümüzdeki yıl bu hükümet devam ederse daha da ağır şartlar gelir. Bu işin sonu iyi değil.”
Turizm sektöründe çalışan bir garson ise kendi deneyimlerini şöyle aktardı:
“Abi ben garsonluk yapıyorum. Zaten haftada 6 gün çalışıyoruz, şimdi 10 gün mü çalışılacak? Bir de 1 gün izin verecekler. Ne yapalım o izni, uyuyup geçecek zaten.”
Yıllarını esnaflığa vermiş bir vatandaş ise düzenlemeyi sağlık açısından değerlendirdi:
“Ben yıllarca çalıştım, böyle sistem görmedim. İnsanların sağlığı ne olacak? Çalışanların psikolojisi çöker. Hadi biz esnafız, kendi düzenimiz var. Ama bir işçinin buna dayanması zor.”
Yeni sistem, turizm sektöründeki hizmet akışını aksatmamak adına “esneklik” olarak lanse edilse de, işçilerin dinlenme haklarının ötelenmesi ve fazla mesai ödemelerinde oluşabilecek kayıplar nedeniyle ciddi tartışmalara yol açmış durumda. Önümüzdeki süreçte, bu uygulamanın hem çalışanlar hem de işverenler nezdinde nasıl karşılık bulacağı merak ediliyor. Ayrıca, iş mahkemelerinde yeni düzenlemeye dayalı hak arayışlarının gündeme gelip gelmeyeceği de izlenmesi gereken bir başka başlık olacak.