ÜRETMEZSEN BAĞIMLI OLURSUN
Ulu Önder, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetimizin kurucusu ve modern Türkiye’nin mimarı olarak, tarım ve hayvancılığa büyük bir önem verdi.
Atatürk, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesiyle mümkün olacağını sıkça vurgulamıştır. Ülkemizin coğrafi yapısı ve iklim koşulları, tarımsal üretim için son derece elverişli olmasına rağmen, Cumhuriyet’in ilk 15 yılından sonra bu potansiyel yeterince değerlendirilememiştir. Atatürk, bu alanlarda yapılan reformlarla birlikte, tarımsal üretimi artırmayı ve köylüyü kalkındırmayı hedeflemiştir.
Özellikle AK Parti iktidarı döneminde ise tarım ve hayvancılık köylünün elinden alınmış, endüstriyel hale getirilmiştir. Köylülerimiz sistematik olarak göç etmeye mecbur bırakılmıştır. Yani iktidarın yanlış tarım ve hayvancılık politikaları yüzünden ülkemiz deyim yerinde ise kuru soğana muhtaç bırakılmıştır.
Tarım ve hayvancılık, sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde, toplumun sosyal yapısını ve kültürel kimliğini de şekillendiren unsurlardır. Ülkemiz, zengin tarımsal ürün çeşitliliği ve hayvansal üretim potansiyeliyle dikkat çekmektedir. Bu nedenle, tarım ve hayvancılık, gıda güvenliğimizi sağlamak, istihdam yaratmak ve dışa bağımlılığı azaltmak açısından kritik öneme sahiptir.
Yerli Malı Haftası, Atatürk'ün yerli üretim konusundaki duyarlılığının bir yansımasıdır. Her yıl 12-18 Aralık tarihlerinde kutlanan bu hafta, okullarımızdaki evlatlarımıza yerli malı kullanmanın önemini hatırlatmakta ve milli ekonomiyi desteklemenin yollarını göstermektedir. Yerli üretimin desteklenmesi, hem tarım ve hayvancılık sektörlerinin güçlenmesini sağlar hem de yerli çiftçilerimizin ve üreticilerimizin emeğine sahip çıkmak adına önemli bir adım atmamıza yardımcı olur.
Atatürk’ün “Köylü, milletin efendisidir” sözü, tarımın ve hayvancılığın ülkemizdeki yerini en iyi şekilde özetler. Köylü, yalnızca üretim yapan bir aktör değil, aynı zamanda ulusal bağımsızlığımızın ve sürdürülebilir kalkınmanın teminatıdır. Yerli Malı Haftası, bu bilincin güçlenmesi ve yerli üretimin teşvik edilmesi adına önemli bir fırsattır. Ne yazık ki yerli malı diye alınan birçok ürün maalesef ithal edilir hâle getirilmiştir.
ÜRETMEYEN ÜLKE DIŞA BAĞIMLI OLUR
Günümüzde, üretmeyen bir ülke dışa bağımlı hâle gelir. Bu da ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlara yol açar. Tarım, hayvancılık, sanayi üretimi ve hizmet sektörleri, bir ülkenin kendi ihtiyaçlarını karşılaması için hayati öneme sahiptir. Yeterli yerli üretim yapılmadığında, gıda güvenliği tehlikeye girer ve ithalata bağımlılık artar. Bu durum, döviz rezervlerini azaltır ve ekonomik krizlere yol açar.
Dışa bağımlı bir ekonomi, uluslararası piyasalardaki dalgalanmalara karşı savunmasızdır. Yerli üretim, milli kimliğin korunması ve toplumsal dayanışmanın güçlenmesi açısından da önemlidir. Üretim yapmak ekonomik bağımsızlık ve ulusal güvenlik için şarttır. Yerli üretimi desteklemek, güçlü bir ülke için atılması gereken en önemli adımdır.
KÜTAHYA BUNDA DA YAYA KALDI
Kütahya, tarımsal potansiyeline rağmen tarım ve hayvancılıkta beklenen başarıyı elde edememiştir. Bunun en önemli nedenleri arasında (yerel ölçüde) yetersiz tarımsal altyapı, modern tekniklerin benimsenmemesi ve genç nüfusun bu sektörden uzaklaşması yer almaktadır. Ayrıca, köylerden şehirlere göç, üretim gücünü olumsuz etkilemiştir.
AK Parti iktidarı, tarım politikalarında gerçekten lazım olan destekleri sunmadığı için çiftçinin alım gücünü düşürmüştür. Tarımsal girdi maliyetlerindeki artışa karşı etkili çözümler üretilmemesi, Kütahya’nın tarım ve hayvancılığının gerilemesine yol açmıştır. Genç çiftçilere yönelik köye dönüş teşviklerinin olmayışı, Kütahya’da tarım ve hayvancılığın yok olma aşamasına doğru hızla gitmesine zemin hazırlamakta.
Kütahya’nın tarım ve hayvancılıkta geri kalması, yetersiz altyapı ve göç gibi faktörlerin yanı sıra, AK Parti'nin hem genelde hem de yerelde etkisiz politikalarıyla da doğrudan ilişkilidir. Bu sorunların acil olarak ele alınması, Kütahya’nın tarım ve hayvancılık potansiyelini değerlendirmek için hayati önem taşımaktadır.
Biz yazıp çiziyoruz yıllardır, anlayan ya da dinleyen var mı? Vallahi yok…
Sevgiyle kalın…
TEBESSÜM
Adam yolda giderken kıçının üstüne düşmüş. Arkadan gelen bir başka adam koşup yetişmiş, kaldırmış. Yere düşen adama yardım eden uyanık, bunun karşılığında istediği şeyi söylemiş:
“Bizim partiye oy verir misiniz beyefendi?”
Adam kalçasını ovuşturarak, canının acımasıyla birleşen yersiz talebin iticiliğiyle yüzünü buruşturmuş ve:
“Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil! Bir daha size oy verirsem … olayım…”
GÜZEL CÜMLELER
Başarı, başarısızlık korkusu olmadan devam etme yeteneğidir.