ZİYA PAŞA'DAN İNCİLER


Ziya Paşa'nın edebî eserleri içinde Terkib-i Bend'in çok özel bir yeri vardır. Darb-ı mesel (atasözü) gibi dilden dile dolaşan bu eşsiz eserden alınan aşağıdaki altı beyti günümüzde yaşanan olayları düşünerek okuduğunuzda Paşa'nın ne kadar haklı olduğunu göreceksiniz.


1.

Anlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât

Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde

Onlar ki, çok güzel konuşurlar ve lâf ile dünyaya çekidüzen verirler. Konuştuklarında mangalda kül bırakmazlar. Her şeyi, en iyi onlar bilir; her şeyi, en iyi onlar yaparlar(!) Nerede ne söyleyeceklerini, menfaatleri belirler. İyi olan, güzel olan her şey onlara, kötü ve çirkin olan her şey başkalarına aittir(!) Sakın onlara inanmayın! Çünkü, hanelerine baktığınızda bin türlü yanlışlık, tembellik ve kayıtsızlık görürsünüz. Aslında hiçbir işi beceremezler; sadece konuşmayı bilirler. Güzeli çirkin, çirkini güzel göstermek; ak'ı kara, karayı ak yapmak; doğruyu yanlış, yanlışı doğru gibi sunmak onların en iyi yaptığı iştir.


2.

Kadı ola davacı vü muhzır dahi şahit

Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet

Hakimin davacı, mübaşirin de tanık olduğu bir mahkeme düşünün! O mahkemenin verdiği kararın hakka, hukuka ve adalete uygun olduğu söylenebilir mi? (Lütfen google arama çubuğuna "Karakuşî Kadı" yazıp meşhur hikayeyi okuyunuz.)


3.

Zalim yine bir zulme giriftar olur âhır

Elbette olur ev yıkanın hanesi virân

Zalim insan, başkalarına zulmeden insan, sonunda kendisi de bir zulme yakalanır. Bu dünya, etme bulma dünyasıdır. Ne ekersen onu biçersin! Ev yıkanın, elbette evi bir gün yıkılır, virân olur. Mazlumun âhı çıkar âheste âheste, diye boşuna dememişler. İlâhî adalet, mutlaka bir gün tecelli eder.


4.

Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz

Bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir

Milyonları çalanlar, mevki ve makam olarak yükselirler, muhterem ve mu'teber kişiler olurlar. Çaldıkları milyonlar, onların yükselmelerine ve itibar görmelerine destek olur. Çaldıklarının üzerinde yükselirler. Ancak, birkaç kuruşu çalan ya da birkaç kuruş rüşvet alanların cezası kürek mahkûmluğudur. Deveyi amuduyla yutanlara itibar edilirken birkaç kuruşu çalanların ayaklarına pranga vurulur ve yıllarca gemilerde kürek çekmeye mahkûm edilir.


5.

Sadıkları tahkîr ile red kaide oldu

Hırsızlara ikram ü inâyet yeni çıktı

Eskiden hırsızlık reddedilir, hırsızlar aşağılanırdı; vatanına, milletine, dinine ve devletine sadık olan kişiler ise saygı ve itibar görürdü. Şimdi devran tersine döndü. Hırsızlara ikramda bulunuluyor ve yardım ediliyor; ulvî değerler reddediliyor, ayaklar altına alınıyor ve bu değerlere bağlı olanlar ise aşağılanıyor.


6.

Sirkat çoğalıp lafz-ı sadâkat modalandı

Namus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı

Çalıp çırpma, hırsızlık, haksız kazanç elde etme çoğaldı. Götüren götürene, yürüten yürütene! Artık, hırsızlar akıllı, zeki ve uyanık; dürüst insanlar ise aptal ve enayi olarak görülüyor. Bal tutan parmağını yalar; çalıyor fakat hizmet de ediyor; sanki başkaları çalmıyor; çaldıysa da helal olsun, gibi laflar, hırsızlığı meşru göstermeye çalışanların hezeyanları olarak cemiyet içinde dolaşmaya başladı. Bunun yanında sözde samimiyet ve doğruluk sözleri ya da birilerine bağlılık moda oldu. Irz, iffet, edep, hayâ gibi kıymetli hasletler artık bitti. Vah ki vah!..