Birleşik Kamu-İş Kütahya İl Temsilcisi Alpaslan Kantarcıoğlu, İmralı’ya yapılması gündemde olan olası ziyaret iddialarına ilişkin kapsamlı bir açıklama yaparak sürece güçlü bir şekilde karşı çıktıklarını duyurdu. Kantarcıoğlu, Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren böylesine kritik bir konunun “kapalı kapılar ardında ve toplumdan gizlenerek” yürütülmesinin ciddi endişelere yol açtığını söyledi.
“TOPLUMDA DERİN BİR BELİRSİZLİK OLUŞTURUYOR”
Kantarcıoğlu, Ağustos ayında ülkenin temel değerlerini ve Cumhuriyet ilkelerini tartışmaya açan çerçevenin hiçbir toplumsal meşruiyet sağlanmadan bir komisyona devredildiğini hatırlatarak, komisyonun o günden bu yana somut bir adım atmadığını vurguladı. Sessiz sedasız yapılan toplantıların toplumda büyük bir belirsizlik yarattığını söyleyen Kantarcıoğlu, aynı konunun şimdi de İmralı’ya yönelik olası bir ziyarete dönüştüğünü belirtti.
“SÜREÇ GÜVEN VERMİYOR, TUTARSIZ AÇIKLAMALAR KAYGI ARTTIRIYOR”
Siyasi aktörlerin birbirini tutmayan açıklamalarının toplumsal güveni sarstığını savunan Kantarcıoğlu, “Büyük Ortadoğu Projesi’nin yeni aşamalarında Abdullah Öcalan’ın emperyalist siyasetlere hizmet eden bölgesel bir aktör haline getirilmeye çalışıldığını görüyoruz” dedi. Bu yaklaşımın hem Türkiye’nin bütünlüğü hem de kamu vicdanı açısından kabul edilemez olduğunu belirtti.
“TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİNİ MEŞRU MUHATTAP HALİNE GETİRME ÇABASI HATALIDIR”
Cumhur İttifakı’nın söylemlerine de değinen Kantarcıoğlu, dün “terörist elebaşı” olarak tanımlanan Öcalan’ın bugün “umut hakkı” kavramıyla özgürlüğe giden bir yolun parçası haline getirilmeye çalışıldığını ifade etti. “Kurucu Önder” söylemleriyle devletin meşru muhatabı gibi sunulmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
“CUMHURİYETİN KAZANIMLARI TARTIŞMAYA AÇILAMAZ”
Etnik ve kimlik temelli proje girişimlerinin Türkiye’nin kurucu değerlerini hedef aldığını belirten Kantarcıoğlu, bu tür adımların barış değil, yeni toplumsal kırılmalar yaratacağını dile getirdi. Bölgesel güçlerin dayattığı politikalara göre atılacak adımların silahları susturamayacağını ifade ederek, “Lozan’ın getirdiği barış düzenini tartışmaya açan her girişim toplumda haklı kaygı uyandırıyor” dedi.
“DEMOKRASİ, DEMOKRASİYİ YIKMAYA ÇALIŞANLARIN ELİYLE KURULMAZ”
Kantarcıoğlu, Birleşik Kamu-İş’in demokrasi ve barıştan yana tavrının net olduğunu ancak demokrasinin onu yok etmeye çalışan aktörlerin belirlediği şartlarla inşa edilemeyeceğini söyledi. Gazetecilerin, seçilmiş siyasetçilerin ve aydın kesimin hapsedilerek baskı altına alınmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Öcalan’ın tehdit içerikli söylemleri hatırlatarak, “Benimle görüşmezseniz sonrası cehennem olur” diyen bir kişinin barışın muhatabı yapılmaya çalışılmasının akıl dışı olduğunu belirtti.
“İMRALI’YA GİDİLMESİ TARİHSEL BİR YANLIŞ OLUR”
TBMM’nin millet egemenliğinin sembolü olduğunu söyleyen Kantarcıoğlu, seçilmiş üç milletvekilinin İmralı’ya gönderilmesi fikrinin tarihe geçecek bir hata olacağını ifade etti. Kritik konularda teknolojiyle iletişim kurulabilirken, “güle oynaya feribotla İmralı’ya gitmenin” kabul edilebilir olmadığını söyledi.
Birleşik Kamu-İş olarak toplumsal barışa katkı sağlayacak her adımı desteklediklerini ancak şeffaflıktan uzak, meşruiyet tartışmalarına yol açan, toplumu belirsizliğe sürükleyen hiçbir dayatmayı kabul etmeyeceklerini dile getirdi.
“TBMM’NİN TERÖR LİDERİNİN AYAĞINA GİTMESİ PKK’YI MEŞRULAŞTIRIR”
Kantarcıoğlu son olarak, TBMM’nin kurumsal kimliğinin bir terör örgütü liderinin ayağına gitmesinin, barış arayışına katkı sunmak yerine tam tersine PKK’yı meşrulaştırmaya hizmet edeceğini belirtti.