“Aktık, koktuk, çöplerimiz alınmadı, suyumuz akmıyor, perişanız” gibi serzenişlerde bulunacağımı sanıyorsanız, başlık sizi yanılttı demektir. Bu yazı da hem mıhına hem de nalına vuracağız.
Belediyelerin ne yapması gerektiğini anlatacağım elbette. Ancak önce, okurlarımdan gelen mesajlar arasında dikkatimi çeken, yayımlanmasının yerinde olacağını düşündüğüm bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Uzun yıllardır parklar bakımsız kalmış, sokaklar temizlenmemiş, kaldırımlar yıpranmıştı. Özellikle boş arsa sahiplerinin sorumsuzluğu ve umursamazlığı nedeniyle bu alanlar viraneye dönmüş, çöp yığınları oluşmuş, çevre kirliliği ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşmüştü.
Ancak baharın gelişiyle birlikte Kütahya’da güzel gelişmelere tanıklık ediyoruz. Belediye ekipleri parkların bakım ve onarımına başladı; sokaklar temizleniyor, boş arazilerdeki çöp dağları bir bir kaldırılıyor.
Bu gayretli çalışmalar, şehirde yaşayan herkesin yaşam kalitesine olumlu yansıyor. Bu süreçte özveriyle çalışan belediye ekiplerine ve emeği geçen herkese teşekkürü borç biliyoruz. Gözle görülen bu olumlu değişimler, gönülden geçen takdiri de fazlasıyla hak ediyor. İyi olanı desteklemek, ödüllendirmek gerek...”
“Uzun yıllardır…” tespitine katılmıyorum ancak, okurumun bu tespiti için yorumunu size bırakıyorum. Şimdi gelin, bir belediye neler yapmalı, birlikte bakalım.
Bir belediye; sadece yol yapan, çöp toplayan, su getiren bir kurum değildir. O, bir şehrin vicdanı, hafızası ve hayalidir. Güne, ilk otobüsün zamanında kalkmasıyla başlar görevi; sokak lambasının sönmesiyle değil, güneşin doğmasına hazırlanmakla sorumludur. Her caddeyi, her kaldırımı insan onuruna yakışır hale getirmeli; ama daha da önemlisi, o yolda yürüyen insanların huzurunu sağlamalıdır.
Belediye sadece yapı değil, yaşam üretmelidir. Parklarda huzur, meydanlarda birlik, sokaklarda güven olmalıdır. Kadınlara eşitlik, gençlere ilham, çocuklara oyun, yaşlılara vefa sunmalıdır. Engelliler için erişilebilirlik, dar gelirli için destek, sanatçı için sahne, esnaf için nefes olmalıdır. Bir belediye kentini betonla değil, bilinçle inşa etmelidir.
Her projede, “Burada kim yaşayacak? Nasıl hissedecek?” diye düşünmelidir. Belediye günü kurtaran değil, geleceği kuran bir akılla hareket etmelidir.
Şeffaflığıyla güven veren, katılımcılığıyla güçlenen, adaletiyle büyüyen bir yapıdır belediye…
Ve unutmamalıdır ki bir belediye, halkının yanında durarak hizmet eder. Şehri sadece yönetmez; hisseder, yaşar ve yaşatır.
Kütahya Belediyesi hakkında gelen mesajlar arasında en dikkatimi çeken bu yorumu sizlerle paylaşırken, yazının geri kalanını da bu ilhamla kaleme aldım.
Elbette eleştirilecek yönler yok değil. Ancak ben, bu sorunları muhataplarına doğrudan iletmeyi ve çözüm yollarını birlikte aramayı tercih ediyorum. Bugüne kadar bu yöntemle ilettiğimiz birçok sorun çözüme kavuştu. Ancak aylardır dile getirmeme, yetkili makamlara bizzat aktarmama rağmen çözülemeyen bir sorunu da bu vesileyle tekrar hatırlatmak isterim:
Kütahya şehir merkezinde, özellikle sabah ve akşam saatlerinde yaşanan trafik yoğunluğu artık katlanılamaz hale geldi. Vazo yanından başlayıp Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü önüne kadar uzanan bu hattaki araç trafiği ciddi rahatsızlık yaratıyor. Bu konuya acilen bir çözüm bulunması gerekiyor. Şehrin tüm dinamiklerini harekete geçirerek, ulaşımı rahatlatacak somut adımlar atılmalıdır. Bu çağrımı Kütahya Belediyesi yönetimine buradan bir kez daha yinelemek istiyorum.
Kütahya Belediyesi halkın kendi yapısıdır. O yapıyı yönetenler değişebilir ancak halk her zaman yerli yerinde durur. Halka ne kadar hizmet ettiğinizle doğru orantıdadır yeniden göreve gelip gelmeyeceğiniz. Bazıları gibi “metal yorgunusun” denilip kenara konulmazsan yıllarca seçilir, halk tarafından taltif edilirsiniz. Oturduğunuz makam babanızın koltuğu değil, halkın size bahşettiği bir şereftir. Bu şerefli vazifeyi hakkıyla yapmak en önemli kırmızıçizginiz olmalı. Bunun dışındaki her türlü kırmızıçizgi halk tarafından hiç dikkate alınmadan silinebilir…
Sevgiyle kalın…
GÜZEL CÜMLELER
Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. ZİYA PAŞA