Öğretmenlere özel ChatGPT dönemi resmen başladı
Öğretmenlere özel ChatGPT dönemi resmen başladı
İçeriği Görüntüle

Sosyal medyada filtreli hayatlar kimlik bunalımına mı yol açıyor?

Sosyal medya platformlarında her gün milyonlarca kişi filtreli fotoğraflar, kusursuz görünümler ve idealize edilmiş yaşamlar paylaşıyor. Fakat bu dijital vitrin, göründüğü kadar masum değil. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medyadaki bu yapay dünyanın kullanıcıların psikolojisini doğrudan etkilediğini belirtiyor.

Kırık’a göre özellikle filtreli paylaşımlar, bireyin dijital kimliğiyle gerçek kimliği arasındaki mesafeyi açarak içsel çatışmaları tetikliyor. Kullanıcılar, beğeni almak için sürekli daha mükemmel görünmeye çalışıyor ve farkında olmadan kendi benliklerinden uzaklaşıyor.

Her şey tasarlanmış: Algoritmalar mükemmelliği öne çıkarıyor

Günümüzde sosyal medya platformlarının tamamı, kullanıcıyı ekranda tutmak üzerine kurulan algoritmalarla çalışıyor. Prof. Dr. Kırık, bu algoritmaların özellikle filtreli, renkli, abartılı ve “mükemmel” görünen içeriklere öncelik verdiğini vurguluyor.

Bu görünmez mekanizma, doğal içerikleri geri planda bırakırken yapay olarak üretilmiş kusursuz görüntüleri öne çıkarıyor. Algoritmalar, kullanıcıların dikkatini hızlıca çeken bu estetik formları besledikçe, toplumda “her zaman mükemmel olma” baskısı büyüyor.

Kırık’ın ifadeleriyle:
“Artık sosyal medyada sadece paylaşım yapılmıyor, beğeni kazanmak için yarışılıyor. Gerçek hayat ile dijital vitrin arasındaki uçurum her geçen gün derinleşiyor.”

Kimlik bunalımına yol açıyor

Yapay zeka destekli filtreler, kişinin dijital kimliğini idealize edilmiş bir versiyona dönüştürüyor. Prof. Dr. Kırık, bu durumun yalnızca psikolojik değil, iletişimsel bir kimlik sorununa da kapı araladığını söylüyor.

Kırık’a göre bireyler artık “Nasıl görünüyorum?” sorusundan çok, “Nasıl görünmeliyim?” sorusuyla hareket ediyor. Bu değişim, kişinin kendi benliğinden uzaklaştığını ve sosyal medya üzerinden inşa edilen yapay kimliğe bağımlı hale geldiğini gösteriyor.

Beğeni bağımlılığı kısa süreli mutluluk veriyor

Kırık, sosyal medya beğenilerinin beyinde dopamin salgıladığını ve bunun kısa süreli mutluluk hissi yarattığını belirtiyor. Bu mekanizma, kullanıcıları daha fazla içerik üretmeye ve daha fazla beğeni toplamaya yönlendiriyor.

Bu durumun döngüsel bir bağımlılığa dönüştüğünü söyleyen Kırık, şu tespitte bulunuyor:

  • Beğeni azalınca özgüven sarsılıyor.

  • Takipçi düşüşü “değer kaybı” gibi algılanıyor.

  • Platformlar bu duygusal döngüyü besleyerek kullanıcıyı ekran başına bağlıyor.

Bu tablo, sosyal medya kullanımının psikolojik etkilerinin giderek ağırlaştığını gözler önüne seriyor.

Baskılardan kaçmak için kolay yol: Dijital mutluluk illüzyonu

Prof. Dr. Kırık, günümüz insanının ekonomik sıkıntılar, toplumsal baskılar ve başarı kaygısı arasında sıkışmış hissettiğini ifade ediyor. Sosyal medyanın sunduğu “ideal hayat” illüzyonu, kısa süreli bir kaçış alanı yaratsa da uzun vadede kişiyi gerçek kimliğinden uzaklaştırıyor.

Bu durumu “gerçeklik yorgunluğu” olarak tanımlayan Kırık, insanların artık kendilerini oldukları gibi göstermekten ziyade beğenilecek bir versiyon yaratmayı tercih ettiğini söylüyor.

Sosyal medyanın bu sahte dünyası, kullanıcılar için geçici bir sığınak olsa da zamanla kimlik karmaşasını derinleştiriyor.

Kaynak: Çağla CANBAZ