Devrim Muhafızları Ordusu’nun en üst düzey komutanı olan Tümgeneral Hüseyin Selami, İran’ın hem iç hem dış politikada en sert güç uygulayıcısıydı. 2019’dan bu yana bu görevi sürdüren Selami, doğrudan Ali Hamaney’e bağlıydı.


Selami, İran’ın Ortadoğu’daki milis güçlerine verdiği destekten, İsrail’e yönelik füze saldırılarına, Kızıldeniz’deki operasyonlara kadar birçok alanda aktif rol üstlendi. Ayrıca, 2020 yılında İran tarafından yanlışlıkla düşürülen Ukrayna yolcu uçağının sorumluluğu da Selami dönemine denk geldi.

Muhammed Bakıri, 2016’dan bu yana İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütüyordu. İran’ın askeri stratejisini şekillendiren en üst düzey isimlerden biri olan Bakıri, Suriye iç savaşında rejime destek veren İran birliklerinin organizasyonunda da yer aldı.


ABD'nin 2019’da yaptırım listesine aldığı Bakıri, geçtiğimiz aylarda Tahran’da Suudi Arabistan Savunma Bakanı ile yaptığı nükleer anlaşma görüşmeleriyle de dikkat çekmişti.

Tuğgeneral Emir Ali Hacızade, Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı olarak İran’ın füze ve İHA programlarını yöneten kilit bir isimdi. Hacızade, özellikle İsrail’e karşı geliştirilen uzun menzilli saldırı sistemlerinin mimarlarından biri olarak biliniyordu.


İran’ın, Yemen’deki Husiler aracılığıyla Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarında kullanılan teknolojinin de Hacızade'nin yönetimindeki birimlerden çıktığı tahmin ediliyordu. İsrail’in hedef aldığı isimler arasında onun bulunması, operasyonun teknik kapasiteyi de hedef aldığını gösteriyor.

İran’ın eski Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri olan Ali Şemhani, uzun yıllar boyunca Tahran rejiminin hem askeri hem diplomatik kanadında önemli görevler üstlendi. Hamaney’in en yakın danışmanlarından biri olarak bilinen Şemhani, 2023'e kadar İran’ın güvenlik politikasına yön verdi.


Özellikle Çin’in arabuluculuğunda Suudi Arabistan ile yeniden başlatılan diplomatik ilişkilerde İran’ı temsil etti. Şemhani aynı zamanda 2001’de cumhurbaşkanlığına da aday olmuş, ancak Hamaney tarafından "fazla hırslı" görülerek geri planda tutulmuştu.

İran'ın bu dört kilit ismi kaybetmesi, özellikle askeri koordinasyon, dış operasyonlar ve savunma stratejileri açısından büyük bir boşluk yaratabilir. Uzmanlara göre, İran’ın İsrail’e doğrudan karşılık verme kapasitesi, bu isimlerin yokluğunda ciddi şekilde zayıflayabilir.


Bu gelişme, Orta Doğu’da gerilimi daha da artırırken, İran iç siyasetinde de önemli kırılmalara yol açabilir. Ülkenin güvenlik aygıtı, eş zamanlı olarak hem askeri hem diplomatik kanatta en güçlü adamlarını kaybetmiş durumda.