Aspartam neden yeniden gündemde?
Gazlı içecekler, diyet ürünler ve şekersiz sakızlarda yaygın olarak kullanılan aspartam, uzun yıllardır sağlık tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Daha önce kanser, yüksek tansiyon ve felç riskiyle ilişkilendirilen bu yapay tatlandırıcı, şimdi de kalp ve beyin hasarı iddialarıyla gündeme geldi.
İspanya’da yürütülen yeni bir bilimsel çalışma, aspartamın yüksek dozlarda alınmasının yalnızca metabolizmayı değil, hayati organların yapısını ve işlevini de olumsuz etkileyebileceğini ortaya koydu. Araştırma sonuçları, özellikle uzun süreli ve düzenli tüketimin risklerini yeniden sorgulatıyor.

Araştırma hangi sonuçlara ulaştı?
San Sebastián’daki Biyomalzeme Kooperatif Araştırma Merkezi’nde yapılan çalışmada, deneyler fareler üzerinde gerçekleştirildi. Araştırmacılar, farelere belirli aralıklarla yüksek dozda aspartam vererek kalp ve beyin üzerindeki etkileri inceledi.
Elde edilen bulgular, yapay tatlandırıcının masum bir kilo kontrol aracı olmaktan çok daha fazlası olabileceğini gösterdi. Çalışmada özellikle üç ana başlık öne çıktı.
Kalp sağlığı üzerindeki etkiler
Araştırmaya göre yüksek miktarda aspartam tüketimi, farelerde hafif kardiyak hipertrofi riskini yaklaşık yüzde 20 oranında artırdı. Bu durum, kalp kasının kalınlaşması anlamına geliyor ve uzun vadede kalbin pompalama kapasitesini olumsuz etkileyebiliyor.
Ayrıca bir yıl süren takip sürecinde, aspartama maruz kalan farelerde kalp debisinde azalma tespit edildi. Sol karıncıkta yüzde 26, sağ karıncıkta ise yüzde 20’ye varan düşüşler kaydedildi. Kalbin sağ ve sol bölümlerini ayıran kas duvarındaki yapısal değişimlerin de dikkat çekici boyutta olduğu belirtildi.
Beyin fonksiyonlarında gerileme
Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri de bilişsel gerileme oldu. Aspartam verilen farelerde, beyin fonksiyonlarında hızlanmış bir düşüş gözlemlendi. Uzmanlar, bu durumun beynin erken yaşlanması ile bağlantılı olabileceğini ifade ediyor.
Çalışmada farelerin nörodavranışlarında belirgin değişiklikler görüldüğü, beyinde ise olası patofizyolojik değişimlere işaret eden bulgulara rastlandığı aktarıldı. Bu sonuçlar, aspartamın yalnızca metabolik değil, nörolojik riskler de taşıyabileceğini ortaya koyuyor.
Kilo kaybı ama ağır bir bedel
Aspartamın en çok tercih edilme nedenlerinden biri olan kilo kontrolü, çalışmada dikkat çekici bir yönüyle ele alındı. Farelerde vücut yağı oranında yaklaşık yüzde 20’lik bir azalma tespit edildi. Ancak araştırmacılar, bu kilo kaybının kalp ve beyin sağlığı pahasına gerçekleştiğini vurguladı.
Bilim insanlarına göre, kilo kaybı olumlu bir sonuç gibi görünse de, buna eşlik eden kalp yapısındaki bozulmalar ve bilişsel performanstaki düşüş, ciddi bir fizyolojik bedel anlamına geliyor.

Güvenli tüketim sınırları tartışılıyor mu?
Çalışmada farelere, kilogram başına 7 mg aspartam dozu verildi. Buna karşılık Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa İlaç Ajansı ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi, insanlar için günlük güvenli tüketim sınırını kilogram başına 50 mg olarak belirliyor.
Mevcut hesaplamalara göre, yaklaşık 70 kilogram ağırlığındaki bir yetişkinin günde ortalama 14 kutu diyet içecek tüketmesi halinde bu sınır aşılabiliyor. Uzmanlar, günlük hayatta farkında olmadan yüksek miktarda aspartam alınabileceği uyarısında bulunuyor.
Bilim dünyası ne diyor?
Uluslararası Tatlandırıcılar Birliği, çalışmanın doğrudan insanlara uyarlanamayacağını savunarak temkinli olunması gerektiğini belirtiyor. Birlik yetkilileri, fareler ile insanlar arasındaki metabolizma, yaşam süresi ve kalp fizyolojisi farklarının sonuçları sınırlayabileceğine dikkat çekiyor.
Buna karşın 2023 yılında Dünya Sağlık Örgütü, aspartamı “insanlar için muhtemelen kanserojen” sınıfına dahil etmiş, ancak riskin çok yüksek tüketim düzeylerinde ortaya çıktığını vurgulamıştı. Yeni araştırmalar ise kalp ve beyin sağlığı açısından bu sınırların yeniden ele alınması gerektiğini gündeme taşıyor.





