Hucurât Suresinin Adı ve Nuzülü
Hucurât Suresi, adını dördüncü âyette geçen “Hucurât” kelimesinden alır, bu kelime “odalar” anlamına gelir ve burada Hz. Peygamber’in aile efradıyla birlikte yaşadığı odalar kastedilmektedir. Hucurât Suresi, hicretin 9. yılında Medine’de nazil olmuş, Tahrîm Suresi'nden önce ve Mücâdele Suresi'nden sonra indirilmiştir. Bu sure, özel bir olay, soru ya da beklenti üzerine nazil olmuştur. İlk âyetin, Hz. Peygamber’e karşı sözde ya da davranışta edebe aykırı davranış sergileyenleri uyarmak amacıyla indirildiği rivayet edilir.
Hucurât Suresinin Konusu
Hucurât Suresi, müminlerin Allah’a ve Resulüne karşı göstermeleri gereken edep ve ahlak kurallarını ele alır. Sûrede, Müslümanlar arasında çıkacak ihtilafların nasıl çözüleceği açıklanmış, insanların kök birliği ve eşitliği vurgulanmış, üstünlüğün ancak fırsat eşitliği içinde yapılacak bir yarışla elde edilebileceği ifade edilmiştir. İman ve İslam kavramlarına dair önemli açıklamalar sunulmuştur.
Râzî’nin Yorumu: Hucurât Suresinde Ahlakî Yönlendirme
Râzî’nin yaptığı sistematik açıklamalara göre, Hucurât Suresi müminleri güzel ahlak kurallarına yönlendirir. Bu kurallar, Allah’a, Peygambere ve diğer insanlara karşı olan tavırları kapsar. Müminin muhatapları arasında doğru yolda olanlar, yoldan sapanlar (fâsıklar), iman, ibadet ve güzel ahlak yolunu tutanlar bulunmaktadır. Sûrenin çeşitli âyetlerinde bu muhataplara yönelik edep ve ahlak kuralları “Ey iman edenler” hitabıyla ifade edilmiştir.
Hucurât Suresi
Hucurât Suresi'nin Okunuşu:
- Ya eyyühellezîne âmenû lâ tükaddimû beyne yedeyillâhi ve rasûlihî vettekûllâh, innallahe semî'un alîm.
- Ya eyyühellezîne âmenû lâ terfeû esvâteküm fevka savtin nebiyyi velâ techerû lehu bil kavli ke cehri ba'dıküm li ba'din entahbete a'mâlüküm ve entüm lâ teş'urûn.
- İnnellezîne yeğuddûne asvâtehüm inde rasûlillâh ülaikellezînemtehanellâhü kulûbehum lit takvâ lehum mağfiratün ve ecrün azîm.
- İnnellezîne yünâdûneke min verâil hücurâti ekseruhüm lâ ya'kılûn.
- Ve lev ennehüm saberû hattâ tahruce ileyhim le kâne hayran lehum vallâhü ğafûrur rahîm.
- Ya eyyühellezîne âmenû in câeküm fâsiküm bin ebein fe tebeyyenû en tusîbû kavmen bi cehâletin fe tusbihû alâ mâ fealtüm nâdimîn.
- Va'lemû enne fîküm rasûlallâh lev yutî'ukum fî kesîrin minel emri le anittüm velâkinnallâhe habbebe ileykümül îmâne ve zeyyenehu fî kulûbiküm ve kerraha ileykümül küfre vel füsûka vel isyân ülaike humür râşidûn.
- Fadlen minallâhi ve ni'meh vallâhu alîmun hakîm.
- Ve in tâifetâni minel mu'minînektetelu fe aslihû beynehümâ fe in beğat ihdâhümâ alel uhrâ fe kâtîlulletî tebgî hattâ tefîe ilâ emrillâh fe in fâet fe aslihû beynehümâ bil adli ve aksitû innallâhe yuhibbul muksıtîn.
- İnnemel mu'minûne ıhvetün fe aslihû beynehâ ve ettakûllâh lealleküm türhamûn.
- Ya eyyühellezîne âmenû lâ yeshar kavmün min kavmin asâ en yekûnu hayran minhum ve lâ nisâün min nisâin asâ en yekünne hayran minhünn velâ telmizu enfuseküm velâ tenâbezu bil elkâb, bi'sel ismul fusûku ba'del îmân, ve mel lem yetüb fe ulâike humuz zâlimûn.
- Ya eyyühellezîne âmenû tenibu kesîran min ez-zann, inne ba'daz-zanni ismüv ve lâ tecessesû ve lâ yağteb ba'duküm ba'da e yuhibbü ehadüküm ey ye'kule lahme ehiyhi meyten fe kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahıym.
- Ya eyyühen nâsu innâ halaknâküm min zekerin ve ünsâ ve cealnâküm şüuben ve kabâile li teârafû inne ekrameküm ındellâhi etkâküm innallâhe alîmun habîr.
- Kâletil a'râbü âmennâ, kul lem tü'minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânü fî kulûbiküm ve in tutîullâhe ve rasûlehu lâ yelitküm min a'mâliküm şey'en innellahe gafurur rahîm.
- İnnemel mu'minûnellezîne âmenû billâhi ve rasûlihî summe lem yertâbu ve câhedû bi emvâlihîm ve enfusihim fî sebîlillâh ülaike humüs sâdikûn.
- Kul etu'allimunellâhe bi dîniküm vallâhu ya'lemu mâ fis semâvâti ve mâ fil ard vallâhu bi külli şey'in alîm.
- Yemunnûne aleyke en eslemû kul lâ temunnû aleyye islâmeküm belillâhu yemunnû aleyküm en hedâküm lil îmâni in küntüm sâdikîn.
- İnnellahe ya'lemu ğaybe's semâvâti vel ard vallâhu basîrun bimâ ta'melûn.
Hucurât Suresi'nin Meali:
- Ey iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
- Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.
- Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
- Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir.
- Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
- Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa zarar verirsiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
- Bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize yerleştirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
- Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
- Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa, aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve her işte adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adaletli davrananları sever.
- Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.
- Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir addır! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
- Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
- Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.
- Bedevîler, “İman ettik” dediler. De ki: “Siz iman etmediniz, fakat ‘Müslüman olduk’ deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
- Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, sonra da şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad eden kimselerdir. İşte onlar sadıkların ta kendileridir.
- De ki: “Dinimizi Allah'a mı öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”
- Onlar, Müslümanlıklarıyla sana minnettarlık gösteriyorlar. De ki: “Müslümanlığınızla bana minnet etmeyin. Bilakis sizi imana hidayet ettiği için Allah size minnet eder. Eğer doğru kimseler iseniz!”
- Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizli bilgilerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.
Hucurât Suresi'nin Önemi ve Mesajları:
- İtaat ve Takva: Allah'a ve Peygamber'e karşı tam itaat, müminlerin temel görevidir.
- Kardeşlik: Müminler kardeş olarak görülür ve bu kardeşlik bağı korunmalıdır.
- Adalet ve Ahlak: Müminler, aralarındaki ilişkilerde adaletli olmalı ve kötü zan, dedikodu gibi olumsuz davranışlardan kaçınmalıdır.
- İnsanın Değeri: İnsanlar arasında üstünlük, sadece takva ile belirlenir, ırk, soy veya sosyal statü ile değil.
Bu sure, müminlerin bireysel ve toplumsal hayatlarını nasıl düzenlemeleri gerektiğine dair önemli dersler içerir. Özellikle, İslam toplumu içerisindeki barış ve kardeşlik ilişkilerinin korunması gerektiğini vurgular.








