Kütahya’da gündemin en sıcak başlıklarından biri ve vatandaşların en çok merak ettiği konuların başında asgari ücrete yapılacak zam geliyor. Kütahyalı vatandaşlar, Dumlupınar Gazetesi özel röportajında asgari ücrete yönelik beklenti ve düşüncelerini paylaştı. Kütahya’da dar gelirli ailelerin yaşadığı sıkıntılar kent genelinde her geçen gün daha görünür hâle gelirken, asgari ücrete zam oranı merakla bekleniyor. Market fiyatları, kira giderleri ve enerji maliyetleri, vatandaşların günlük yaşamlarını doğrudan etkiliyor. Özellikle çocuklu aileler, için her ayın sonunda yeni bir bütçe krizi ile karşılaşabildiklerini ifade ediyor. Öte yandan vatandaşların zam ve iş verenlerin olumsuz etkilenme ihtimaline yönelik görüş farklıları dikkat çekti.

''Asgari Ücretin En Az 30 Bin TL Olması Gerektiğini Düşünüyorum''
Asgari ücretin 30 bin lira olması gerektiği fikrini paylaşan bir vatandaş,“Ya şimdi, o zaman iş yerleri kapanır. İş yeri kapanınca da oturup düşünürsün; bu nedenle böyle söylüyorum. Zaten büyük fabrikalar asgari ücretin üzerinde ödeme yapıyor. Ancak irili ufaklı, atölye tarzı işletmeler asgari ücretle çalışıyor. Ayaklarımızın tabanı ağrıyor işte… Sürekli sağa sola dolaşıyoruz. Ama alamıyoruz, alım gücü yok. Hâl ne? Bittik. 25 senedir ne değişti? Hiçbir şey değişmedi. Aynıyız; gittiğimiz yer belli, geldiğimiz yer belli. Emekli maaşı desen, 14–16 bin lirayla nasıl geçineceğiz? Kira olmuş 14 bin lira… Geçim nerede burada? Pazara gidiyoruz, alamıyoruz; dışarı çıkıyoruz, yapamıyoruz. Bilmiyorum ne olacak. “Asgari ücret ne kadar olmalı?” diyorsanız; en az 30 bin lira olması gerektiğini düşünüyorum. Yine de zor geçinilir. Asgari ücret 22 bin lira; bu memlekette kim geçinebilir? Doğalgaza zam, elektriğe zam… Her şeye zam geliyor. Ne olacak bizim hâlimiz? Bizi düşünen yok” şeklinde konuştu.

''30 Bin Lira Yetersiz Olur''
30 bin liranın yeterli olmayacağı görüşünü savunan vatandaş ise, ''Yetmez, şu zamana göre kesinlikle yetmez. Ev kirası 15 bin lira… On beş bin! İleride çocuk okutacaksın, masrafı var; şu, bu derken elbette yetersiz olur. En azından böyle düşünüyorum.” sözleriyle düşüncesini paylaştı.
''Çalış, Ekmek Kazan''
Ayrıca vatandaşlar ekonomik koşullara ilişkin farklı görüşler sunarken, sözlü tartışma meydana geldi. Bir vatandaş, ''Yüzde 10, 15 gariban yaşıyor. Sürünüyoruz.'' derken, bir diğer vatandaş ''Sürünmüyoruz, üç çocuk büyüttüm.'' sözleriyle itiraz etti. İtiraz, ''Senin tuzun kuru.'' yanıtıyla karşılık buldu. Tartışmaya katılan bir vatandaş ''ekmek yok'' derken, ekonomik sorun olmadığını savunan vatandaş, ''Çalış ekmek kazan. Aç, maç değiliz. Benim parmağımda yüzük yok, üç tane çocuğu tek başıma büyüttüm.'' diyerek yanıt verdi.
''Olan Gariban Emekliye Oluyor''
Geçim sıkıntısı yaşadığını ifade eden bir başka vatandaş ise, “Evime ekmek götüremiyorum. Eşim emekli, onun maaşıyla idare ediyoruz. Yarı aç, yarı tok yaşıyoruz. Amca gerçekten doğru söylüyor. Asgari ücretin en az 25–30 bin lira olması gerekiyor. Emeklilerin maaşı da en az 25 bin lira olmalı. Memura zam veriyorlar, memur emeklisine zam veriyorlar; kendileri ceplerini dolduruyor, olan gariban emekliye oluyor. O zaman biz açlıktan ölelim, öyle mi? Vatandaşın hâlinden kimsenin haberi yok. Yani hükümetin gitmesi lazım. Devletin gitmesi lazım.” ifadelerini kullandı.

Bazı vatandaşlar, temel ihtiyaçlarındaki fiyat artışının maaşlara yansıtılması gerektiğini savunuyor. Kimileri, asgari ücretin yaşam koşullarına göre belirlenmesinin zorunluluk hâline geldiğini düşünüyor. Bazı vatandaşlar daha yüksek bir artışın gerekli olduğunu savunurken, kimileri de işverenlerin yükünü ağırlaştırmayacak dengeli bir düzenlemenin yapılması gerektiğini belirtiyor.

Kent merkezinde mikrofon uzatılan pek çok kişi, özellikle son aylarda hissedilir şekilde yükselen yaşam maliyetlerinin sıradan tüketim alışkanlıklarını dahi zorlaştırdığını dile getiriyor. Bu durum, asgari ücretin belirlenmesinde geniş bir beklentiyi beraberinde getiriyor. Özellikle mutfak harcamalarını karşılamakta güçlük çeken aileler, ay sonunda bütçelerinin yetmediğini vurguluyor. Kütahyalıların asgari ücret beklentisinde farklı görüşler öne çıkarken, artışın yaşam koşullarını pozitif etkilemesi beklentisi öne çıkıyor.





