Birkaç gün önce şu konuşmaya şahit oldum. “Evlenip de ne yapacağım, bir gecelik evlilikler çok daha güzel oluyor…” Bu sözleri duydum ve devam ettim dinlemeye, “Paran varsa ne zaman istersen o zaman evlenip o zaman boşanıyorsun kardeşim…”

Hepinizin bildiği ama hiç kimsenin açıkça her yerde dile getiremediği sözler bunlar. Kokuşmuş hayatların algoritması böyle çalışıyor olmalı. Paran varsa, istediğinle istediğin zaman, flört adı verilen, oysa şehvetin esir aldığı insanlar tarafından uydurulmuş bir ilişkiye girebiliyorsun.

Bu da artık çok sıradan bir durum ne yazık ki. İnsanın insan olmadan önceki evrelerinden miras olarak getirdiğimiz bu genetik kod olan şehvet, cahil toplumlarda çok daha üst seviyelerde yer bulabiliyor.

Kütahya’daki ekonomik flörtleri esas alan bir yazı kaleme alsam, sokağa çıkmaya yüzü olmayacak adamcıklar ve kadıncıklar tanıyorum. Benim bildiğimden bihaber bana da efendi rolü oynuyor, ben de bozmuyorum. Belki idrak eder ümidim var içimde.

Gördüğünüzde ahlâk âbidesi sanacağınız kişilerin, oysa ne kadar pislik içinde olduklarını yazmamı çok istiyorsunuz, biliyorum. Bana gelen mesajlardan ve bazı anlatımlarınızdan bunu anlıyorum. Yazsam ne, yazmasam ne? İnsan olmayı becerememiş ama hayvanlıkta çığır açan şehvet düşkünleri bu yazı ile mi özeleştiri yapacaklar? Belki yaparlar ama bunun sonunda birçok masum travmalar yaşar.

Basarlar parayı, her gün evlenip her gün boşanırlar. Bir sarışın, bir esmer, bir kumral ohh, hayatlarını yaşar, günlerini gün ederler.

Ta ki bir gün Dıral Dede’nin düdüğü çalana dek…

Böyle bir geceye saklamıştım bu yazıyı, olur da biraz tesir eder diye. Asıl anlatmak istediğim, alttaki konudur vesselâm…

BU GECEYE NEDEN RAĞBET EDELİM?

Bu gece, Müslümanların Regaip Gecesi (Kandili) olarak kutlanır. İslam Ansiklopedisi “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki ragībenin çoğulu olan regāib kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel” olarak tarif eder Regaib Gecesini.

İslam inancında çok önemli olduğuna inanılan üç ayların ilki olan Recep ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan gece yani bugün Regaib Gecesi olarak kutlanmaktadır.

Bunlar ansiklopedik ve edebi cümlelerdir. Bir de şahsi kanaatimi size aktarmak istiyorum. Bunu lütfen esaslı bir şekilde irdeleyiniz.

Neden, insan suretinde bu dünyaya gönderildik? Nereden geldik, nereye gideceğiz? Şuanda nerede ve ne hâldeyiz? Tüm olay 70-80 yıllık bir ömürle mi sınırlı? Olması gereken gibi miyiz? Bu soruları sorup cevap aramaya başlayanadır Regaib Gecesinin mübarekliği.

O geceyi mübarek (uğurlu) kılacak şey senin bu soruları sormaya başlaman değil midir güzel kardeşim? Sorgulaman gerekiyor candaşım, kendini artık durdurup, “Ben kimim? Neredeyim? Niye bu dünyaya gönderildim? Nereye doğru gideceğim” soruları ile meşgul olman lazım.

Bu soruları doğru şekli ile yazayım, Anadolu irfanı böyle der:

Ne idim, neyim, ne olacağım? Nerede idim, neredeyim, nereye gideceğim?

90 gün bu sorularla meşgul olunursa, mübarek olacaktır o geceler. Attığın SMS ya da WhatsApp mesajı ile mübarek olamaz. Olmayacak vallahi.

Olaya şöyle bakalım hadi.

Üç ayların birincisi Recep ayında, Regaib Gecesinde kendimizi sorgulamaya başlarız.

Yine Recep ayının sonunda Miraç Gecesinde sorularımıza cevaplar bulup adeta miraç ederiz.

Şaban ayındaki Berat Gecesinde perdelerimiz aralanmaya başlar.

Ramazan ayı içinde saklanan Kadir Gecesi ile idrak (anlamak, kavramak) ederiz.

Bunların tamamı, kendimize soracağımız sorularda ve alacağımız cevaplarda gizli.

Yani folklorik olarak, gelenek olarak, içi bomboş bir şekilde olduğunda inanın bana gece mübarek de olsa sana faydası çok az olur. Belki de hiç olmaz. Olamaz…

Sevgiyle kalın…

Niyâzî’nin dilinden Yûnus durur söyleyen, herkese çü can gerek Yûnus durur cân bana. NİYÂZÎ MISRÎ