KÜTAHYA’NIN YAZGISI HIDIRELLEZ SABAHI YENİDEN YAZILDI
Kütahya, tarih boyunca birçok kez el değiştirse de 6 Mayıs 1233 günü şehrin kaderinde kalıcı bir iz bıraktı. Baharın ve bereketin sembolü olan Hıdırellez ile aynı güne denk gelen bu tarih, yalnızca mevsimsel bir uyanışı değil, aynı zamanda Kütahya’nın Türk-İslam kimliğiyle yeniden doğuşunu simgeliyor.
FETİHLE GELEN İLK TÜRK İZLERİ: 1074
Kutalmışoğlu Süleyman, 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’ya açılan kapıdan içeri girerek, 1074 yılında Kütahya’yı fethetti. Bu ilk adım, şehrin Türk yurdu olma sürecinin başlangıcını temsil ediyordu. Ancak Bizans ve Selçuklu arasındaki siyasi dalgalanmalar, Kütahya’nın hâkimiyetinde sık sık değişikliklere neden oldu.
1233’TE GELEN NİHAİ FETİH
Kütahya'nın kalıcı olarak Türk-İslam topraklarına katılması, I. Alaeddin Keykubat’ın emriyle hareket eden kumandan İmadüddin Hezâr Dînârî tarafından gerçekleştirildi. 1233 yılının 6 Mayıs günü, Selçuklu ordusu Kütahya’yı yeniden fethederek, şehri Türk-İslam dünyasının güçlü bir parçası haline getirdi. Bu zafer, sadece askeri bir başarı değil; Kütahya’nın kimliğini belirleyen tarihi bir dönüm noktası oldu.
HIDIRELLEZ İLE AYNI GÜNE DENK GELEN FETHİN SİMGESEL ANLAMI NE?
Fethin Hıdırellez gününe denk gelmesi, bu tarihi zaferi halk arasında daha da anlamlı hale getiriyor. Hızır ve İlyas peygamberlerin yeryüzünde buluştuğuna inanılan bu gün, inanç, bereket ve umutla anılırken, Kütahya’nın Türk-İslam kimliğiyle yeniden doğduğu bir güne de dönüşmüş oldu. Bu tarihsel örtüşme, halk belleğinde fetihle baharın birleştiği bir gün olarak yer edindi.
KÜTAHYA, TÜRK TARİHİNİN MİHENK TAŞLARINDAN BİRİ OLDU
Malazgirt’le başlayan Anadolu’nun Türkleşme süreci, Kütahya gibi önemli şehirlerin fethiyle derinleşti. 1233 yılındaki kalıcı fetihle Kütahya, hem askeri hem de kültürel açıdan Selçuklu medeniyetinin sağlam bir kalesi haline geldi. Şehir, bu süreçte sadece coğrafi bir kazanç değil, inanç ve kültür açısından da bir merkez olarak öne çıktı.