Kütahya’nın kadim topraklarında dilden dile aktarılan Kütahya’nın Pınarları türküsü, sadece bir ezgi değil, aynı zamanda bir aşkın, bir fedakârlığın ve bir trajedinin sessiz tanığıdır. Yaklaşık 100-120 yıl önce yaşandığı anlatılan bu gizemli hikâye, bir köyde filizlenen masum bir sevdanın nasıl acı bir sona dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
Kütahya'nın Pınarları Türküsünün Hikayesi
Kütahya’nın sakin bir köyünde yaşayan, orta halli bir ailenin dürüst ve yakışıklı oğlu, güzelliğiyle dillere destan “deli düve” lakaplı bir kıza gönlünü kaptırır. “Deli düve” adı, genç kızın asi ve özgür ruhundan gelmektedir. Ancak bu farklılık, genç delikanlının kalbinde daha da büyüyen bir sevdaya dönüşür. İki genç, tüm engellere rağmen aşklarını gizlice yaşar. Fakat köyün gençleri, kızın güzelliğini ve delikanlının ona olan sevgisini kıskanarak çiftin mutluluğunu gölgelemeye başlar.

Kütahya'nın Köyündeki Aşktan Doğan Efsane
Genç adamın ailesi evliliğe izin vermeyince, iki sevgili gizli buluşmalarla aşklarını sürdürür. Ancak dedikodular büyür, köydeki huzur bozulur. Kıskançlık, yerini kini alır. Zamanla bu öfke, yalnızca sözlü sataşmalarla kalmaz, tehditlere dönüşür.
Sonunda kızın ailesi evliliğe razı olur ve düğün yapılır. Fakat mutlulukları uzun sürmez. Deli düve’nin güzelliğini kabullenemeyen gençler, çifti tehdit etmeye başlar. Hatta bir gün kıza şu korkunç mesajı gönderirler:
“Kocandan ayrılmazsan seni dağa kaldırırız, kocanın gözlerini kör ederiz.”
Sevdiğini korumak isteyen genç kadın, tehditleri duyunca onlara yalvarır:
“Ne olur, kocama dokunmayın. Onu rahat bırakın, ne isterseniz yapayım.”

Kütahya'nın Hüzünlü Aşk Hikayesi: Kütahya'nın Pınarları
Ancak bu fedakâr sözler, kaderin yönünü değiştiremez. Bir gün çeşme başında pusuya yatan gençler, kadını kaçırır. Kadının çığlıklarını duyan kocası, Asalıoğlu, koşarak olay yerine gelir. Fakat bu cesur adım, ölümcül bir çatışmaya neden olur. Asalıoğlu, yaşanan kavgada hayatını kaybeder. Kız, zorla dağa götürülür. Köyde yas havası eser. Oğullarının ölüm haberini alan Asalıoğlu’nun ailesi, acıyla yıkılır.
Bu acı olay, zamanla halkın dilinde bir ağıda dönüşür. Köylüler, yaşananları unutmaz ve bu yürek burkan hikâye, “Kütahya’nın Pınarları” türküsü olarak dilden dile yayılır. Her dizesinde bir gözyaşı, her notasına sinmiş bir aşk ve fedakârlık hikâyesi vardır. Bugün hâlâ Kütahya’da yankılanan bu türkü, bir aşkın sadece mutlulukla değil, trajediyle de hatırlandığını anlatır. “Kütahya’nın Pınarları”, Anadolu’nun en derin duygularından biri olan sevdanın bedelini bize hatırlatır.
            
            
                            
                            



