Cumhuriyet kurulduktan sonra Kütahya’da şehirleşme konusunda önemli adımlar atıldı. O yıllarda, Türkiye genelinde başlatılan modernleşme çalışmaları Kütahya’ya da yansıdı. Nasıl bir modernleşme ise anlamak hâlâ ne mümkün?

Sevindiren yanı demiryolu hatları çekildi, sanayi alanında gelişmeler yaşandı. Özellikle Cumhuriyet döneminin simgesi sayılan hükümet meydanı, geniş ağaçlı yollar ve kamu binalarını birbirine bağlayan İstasyon Caddesi o dönemde yapıldı ve bugün hâlâ kullanılıyor. O caddenin adı da Abdurrahman Karaa Bulvarı olarak anılıyor. Karaa’dan size bahsedeceğim.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında yaşanan ekonomik zorluklar, Kütahya’yı da etkilemişti. Bu dönemde yapılan bazı şehir planları, modern görünsün diye (!) tarihi yapıları ve eski Kütahya evlerini göz ardı etti. Yine de bu yıllarda yapılan kamu yatırımları şehrin kentsel olarak gelişmesine katkı sağladı denilebilir. Öyle ya artık kentsel olarak gelişimden anlaşılan şey değişmişti.

ABDURRAHMAN KARAA

1960 yılında ise Kütahya’nın tüm ihtiyaçlarını dikkate alan kapsamlı bir şehir planı hazırlandı. Daha sonra, belediye başkanlığı görevini üç dönem (1963-67) (1968-1977) yürüten Abdurrahman Karaa döneminde birçok önemli imar çalışması ve özel sektör yatırımı gerçekleşti. Kütahya'nın Cumhuriyet dönemindeki altın yıllarıydı bu. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Abdurrahman Karaa gibi bir belediye başkanı henüz Kütahya’ya gelmemiştir. Ülkenin 1960 ile 1980 arasındaki o kısır döneminde böyle bir belediye başkanının Kütahya’da görev yapması gerçekten de büyük bir şanstır. Bildiğim kadarıyla onun dışında 3 dönem görev yapan başka da bir belediye başkanı olmamıştır. İki dönem yapanlar Süleyman Canan (1994-2004) ve Mustafa İça (2004-2014) olarak kayda geçmiştir.

İHTİLAL YILLARI VE SONRASI

1982 ve 1985 yıllarında İhtilal Belediye Başkanı Burhan Mereyer döneminde yeni imar planlar yapıldı. Şehir bu planlarla Afyon yönüne doğru genişlemeye başladı. Şehirde bu dönemde çok katlı binalar arttı ve yeni mahalleler ortaya çıktı. 2000’li yıllardan sonra ise şehirde en dikkat çeken çalışmalar kentsel dönüşüm projeleri ve toplu konut inşaatları oldu. Bunda da en önemli etken Halil İbrahim Özkaraca dönemi (1989-94) olmuştur.

Kütahya’nın güneyinde Yellice Dağı, kuzeyinde ise ova bulunuyor. Bu nedenle şehir kuzey ya da güneye değil, doğu-batı yönünde uzayarak büyümek zorunda kaldı. Şehir merkezindeki tarihi yapıların korunması gerekliliği de yeni yerleşim alanlarına ihtiyaç doğurdu.

1980’lerden sonra bu ihtiyaç Yenidoğan, 30 Ağustos, 75. Yıl, Zafertepe ve Fatih Mahalleleri gibi yeni yerleşim alanlarıyla karşılandı. Şehir, zamanla merkez dışına ve Afyon yönüne doğru yayıldı. 2000’lerden itibaren ise toplu konut projeleriyle Tavşanlı yönünde büyüme devam etti.

KİTÂBÎ BİLGİLER BİTTİ

Kütahya’nın kentleşmesini kitâbî bilgiler ışığında size kısaca özetlemiş olduk. Cumhuriyet öncesi dönemde Kütahya’da hayat bulan birçok sanat eseri yapı 2000 ile 2024 yılları arasındaki talihsiz yıllarda ne yazık ki ya yıkılmış ya da kaderine terk edilmiştir. 2025 ve sonrası ne olacak inanın hiçbir fikrim yok.

Yıkarlarken hiç gözünün yaşına dahi bakılmamış, “Acaba bunu kimler nasıl yaptı” diye dahi sormamışlardı. Âkif’in “Haydi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, iki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak, hadi gel yapalım şunu geri desen, bir Sinan, bir de Süleyman gerek.” sözlerini sadece sosyal medya yazılarından görebilecek kapasitesi olanlara memleket teslim edilirse böyle olacaktı elbet! Bunda şaşırmaya ne hacet? Öyle ya buna da bir cevap vardı Âkif’ten: “Yıkılır bir gün olur medreseler, ma’bedler; en temiz yerleri en kirli ayaklar çiğner…”

Somut bir örnek vermek gerekirse, Kütahya’daki bir Halveti Tekkesi olan Balıklı Tekkesi şuanda bir kitap kahve. Evet, tekkeyi kitap kahveye çevirdiler. Yıkmadıklarına şükreder olduk…

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Müslüman mülkünü her yerde felâket vurdu. Bir bu toprak kalıyor dînimizin son yurdu! Bu da çiğnendi mi, çiğnendi demek Şer’-i mübîn; Hâk-sâr eyleme yâ Rab, onu olsun. Âmin! Ve’l-hamdu li’l-lâhi Rabbi’l-âlemîn... MEHMET ÂKİF ERSOY