Oyuncak; gelişim süreci boyunca çocuğun, seçme, değerlendirme duygusunu geliştiren, kendi kendine karar verebilmesine ve belirli alanlarda beceriler kazanmasını sağlayan, hareketlerine düzen getiren, zihin, beden ve sosyal gelişimine yardımcı olan, hayâl gücünü ve becerilerini geliştiren tüm oyun malzemeleri… Oyuncak, çocukların oyun oynamak ve eğlenmek, oyalanmak ve farkında olmadan öğrenmek ve öğrendiklerini uygulamak amacıyla kullandıkları her türlü nesne… Oyun; kalıcı öğrenmenin, kişilik, kimlik, karakter kazanmanın en önemli yolu… Oyuncak, çocuğun ruh âleminin ve söylemeden söylediklerinin yansımasını sağlayan bir araç… Oyuncak oynamayan çocuk, büyüyünce oyuncağa dönüşür… Çocuğun gelişiminde, çocuğun kişilik kazanmasında; oyun ve oyuncak çok önemli… Günümüzde doğal oyunların ve oyuncakların terk edilmesi, serbest oyun oynama alanlarının betonlaşması, oyunun ve oyuncağın doğadan ve insandan uzaklaştırılması; geleceğin inşası bakımından bir fâcia…

‘Oyun ve oyuncak’ deyip geçmeyin… Sokak oyunlarının ortadan kaybolması; mâsum çocukluğun yok edilişinin kanıtı… Çocuğun artık başkalarıyla birlikte değil, tek başına oynaması, oyunda insanın yerini nesnenin alması ve doğal ortamın yerini dijital ortama terk etmesi; toplumumuzun nereden nereye geldiğinin ve gelecekte onarılmaz sonuçlara neden olacağının göstergesi… Gelinen vahim durum: Oyun ve oyuncak kültürünün zayıflaması… Hangi malzemeden yapılırsa yapılsın oyuncaklar,  çocuklar için vazgeçilemez nesneler… Oyuncaklar, yapıldığı dönemin kültürünü ve geçmişi yansıtan nesneler… Oyuncak müzeleri,  bunun ispatı… Dünyanın birçok şehrinde oyuncak müzeleri var… Dünyadaki bazı ilginç ve tarihî oyuncak müzeleri… 1971 yılında açılan, 17. yüzyıldan kalma bebek evleri, metal oyuncaklar ve el yapımı çeşitli oyuncaklar gibi geniş bir koleksiyona sahip olan, Almanya Nürnberg Oyuncak Müzesi… Oyuncak trenler, bebekler ve model arabalar gibi çeşitli oyuncakları sergilemekte olan, İngiltere Londra Oyuncak ve Model Müzesi… Fransa Paris yakınlarında bulunan, 19. ve 20. yüzyıldan kalma oyuncakların sergilendiği Poissy Oyuncak Müzesi… Geniş bir oyuncak koleksiyonuna sahip olan, İsveç Stockholm Oyuncak Müzesi… Tarihî oyuncakların sergilendiği İtalya Milano Oyuncak Müzesi… Japonya’nın zengin oyuncak kültürünü yansıtan, Tokyo’da bulunan, Japonya Oyuncak Müzesi… Bebek evleri ve oyuncakları ile ünlü Amerika Birleşik Devletleri Washington Bebek Evi ve Oyuncak Müzesi… Ülkemizdeki oyuncak müzeleri… Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Oyuncak Müzesi… İzmir Urla Bademler Köyü Oyuncak Müzesi… İzmir Urla Musa Baran Oyuncak Müzesi… İzmir Konak Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi… İstanbul Kadıköy Göztepe Sunay Akın Müzesi… İstanbul Kartal Masal Müzesi… Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi… İstanbul Mall ve Lens Yaşam Merkezi Kurtköy İllüzyon ve Oyuncak Müzesi WOX… Antalya Oyuncak Müzesi… Samsun Tekkeköy Ekolojik Ahşap Oyuncak Müzesi…

Çocukların dünyası, oyun ve oyuncak üzerine kurgulanmış… Çocuk oyunlarının millî harsımıza (kültürümüze, tarihî ve içtimaî gelişme sürecinde nesillerden nesillere iletmede kullandığımız maddî, manevî ve millî değerlerimize) uygun olması son derece mühim… Çocuklarımızı, oyun ve oyuncaktan mahrum etmek; kendi ellerimizle onları dış mihrakların, emperyalistlerin emellerine oyuncak etmek demek… Çocuklarımızı kendi ellerimizle canavar hâline getirmenin adıdır bu… Çocuklarımızı kendi ellerimizle millî olmayan güçlere, dijital zehir platformuna yem etmenin yoludur bu… Geleceğimizin şekillenmesi, çocuk terbiyesinde/eğitiminde oyun ve oyuncağa bağlı aslında… Ebeveynler olarak, çocuklarımızın özeline dokunmadan, onları oyun ve oyuncaktan yoksun bırakmamak önemli bir sorumluluk… Cep telefonlarının emzik hâline getirilip oyuncak yapılması ve susturucu olarak çocuklarımıza verilmesi, içler acısı bir durum… Bundan daha kötü olanı ise, okulöncesi eğitim ortamının belirlenmesi… Ticarî kaygılarını önceleyen avutma merkezlerine değil, gerçekten çocuk eğitiminin bilinçli bir şekilde yapıldığı okulöncesi kurumlarına ve kuruluşlarına çocuklarımızı gönderelim… Çocuklarımızı, eğitimsiz şefkat yoksunu kişilerin ellerine bırakmayalım… Çocuk eğitimi ana rahminde başlar… Annenin yedikleri, yaptıkları ve yaşadıkları çocuğun eğitim sürecinin şekillenmesinde önemli rol oynar… Bu sebeple eş seçiminde, öğretmen seçiminde, arkadaş seçiminde, komşu seçiminde, yaşam alanı seçiminde, hatta oyun ve oyuncak seçiminde yapılacak hata ve yanlışlar çocuğun hayatını olumsuz etkiler… Oyun ve oyuncak, çocuğun en birincil hakkı… Bu hakkın gasp edilmesi, çocuk masumiyetinin canavara dönüştürülmesine sebep belki de...

Çocuk; ebeveynini ve çevresindekileri taklit ederek, oyun ve oyuncakla büyür, gelişir, ergen olur... Bu yüzden “Çocuklarla 7 yaşına kadar çocuklaşın, oynayın. 7–15 yaş arasında çocuklarınızla arkadaş olun. 15 yaşından itibaren çocuklarınızla istişare edin” (Hz. Ali) sözünü ölçü edinmek gerek… Çocuğun büyümesi, taklit sürecinin bitmesiyle yaşadıklarını alışkanlık hâline getirdiği ve kendi davranışlarını oluşturduğu yerde oyun ve oyuncakla başlar… Çocuk, sanal dünyadan gerçek dünyaya oyunlarla, oyuncaklarla geçiş yapar… Çocukluğunu oyuncaklarla oynamadan geçiren, çocukluğunda doyasıya oynayamayan, maalesef büyüdüğünde farklı ve kirli oyunlarla hayatını heder (ziyan) eder… Çocukluğumuzu iliklerimize kadar yaşamak lâzım… Bu sebeple çocuk oyunları, çocuk oyuncakları, son derece önemli… “Oyuncak bebeksiz bir küçük kıza çok nâdir rastlanır ve bu kız, çocuksuz bir kadın kadar bahtsızdır.” ( Victor Hugo)… Daha mühimi, çocuk oyunlarının ve oyuncaklarının seçimi… Çocuklarımızın oyunlarının belirlenmesinde ve oyuncaklarının seçiminde hassas ve dikkatli olmalıyız… Oyunlar ve oyuncaklar özellikle çocuklarımızın yaşlarına, gelişim hızlarına ve gelişim dönemlerine uygun olmalı... Hatalı ve yanlış oyun ve oyuncak seçimi, motivasyon bozukluğuna, öz güven eksikliğine ve başarısızlık duygusuna neden olabilir…  Kanserojen veya zararlı kimyasallar içermeyen oyuncaklar tercih edilmeli… Oyun oynamayı bitirdiğinde, çocuk; oynadığı oyuncakları toplamaya teşvik edilmeli… Çocuğa, sorumluluk duygusu kazandırılmalı... Oyun oynarlarken, gerektiğinde çocuklara rehberlik yapılmalı; üstlendikleri rollere ve hayâl güçlerine ket vurulmamalı… Oyun ve oyuncak seçimi yapılırken, birilerinin oyununa gelmeden akıllıca oyun ve oyuncak seçilmeli… “İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk… Ne garip bir oyuncak şu insan! Yürür, konuşur ve acı çeker… Yaprak ağaçtan düşünce, rüzgârın oyuncağı olurmuş.” (Cemil Meriç)… Oyun içinde oyun… Tuzaklar kuranların oyunlarına gelmeyelim; onların oyuncakları olmayalım… Çocuklarımızı, millî olmayan unsurların oyuncakları yapmayalım… Türk malı oyuncaklarımızı üretelim… Bozulan oyuncaklarımızın tamiri yoluna gidelim... Maalesef günümüz dünyasının çocukları eskiyi atıp yenisini istemeyi marifet zannediyorlar… Elbette böyle bir dünyanın çocukları gençleri ihtiyarları, bozulan dostlukları da tamir edemezler… İçimizdeki mâsum çocuğu öldürmeyelim; acıyan sol yanımızla sağduyulu davranalım... “Oyuncak kırılır, haydi, ya insan, nasıl parçalanır, nasıl bölünür?” (Necip Fazıl Kısakürek)… Ne birilerinin oyuncağı olalım ne çocukların mâsum oyunlarına çomak sokalım…

Çocukların oyuncaları belli… Ya yetişkinlerin oyuncakları? Hâlâ oyun ve oyuncak peşinde koşan, çocukluklarını yaşayamamış yetişkinlerin olmadığını kim söyleyebilir? “Yaşlandığımız için vazgeçmeyiz oyun oynamaktan, oyun oynamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız.” (Bernard Shaw)… Hayat bu, dalından düşen yaprak, rüzgârın oyuncağı olurmuş… Dahası, hayatı bir oyun ve kendisinden başka herkesi ve her şeyi oyun ve oyuncak yapan birilerinin var olduğu bir dünyada yaşadığımız gerçeği… Kimine göre,  doğru insan, yanlış zaman… Kimine göre, doğru zaman, yanlış insan… Kim tarafından tutturulabilir; doğru zaman, doğru insan? Aslında, takıldığımız an, takıntılı olduğumuz andır; yanlış zaman yanlış insan… İşte hayat böyle oyunlar oynar her birimize, her zaman… Unutmayalım, sonunda şah da piyon da aynı kutuya konur, oyunun bittiği zaman… Bu, oyun içinde oyun… Bu, zamanın zaman içinde dürüldüğü oyun… Bu, insanın oyuncak hâline getirildiği büyük oyun…

Hayat hikâyemiz sona ermeden, anbean ülkemize kurulan oyunları bozmak, ülkemize karşı yapılan her türlü oyunun üstesinden gelmek, tek amacımız olmalı… Oyunbozan olmadan, kirli oyunlar kurmadan, çocukça oyun oynamak ve çocuğa ait oyun ve oyuncak saflığında kalabilmek dileği ile… Selam, sevgi ve saygılarımla.

Kanalımı takip etmeniz dileğiyle… 

 https://bit.ly/muzafferceven